Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Trump ve Erdoğan ne konuşacak

        Bütün dünya geçen hafta hayretler içinde Trump’ın İngiltere ziyaretini izledi. Tarihi bir şatodaki ziyafet “Downton Abbey” dizisinin bir bölümü ya da kötü yazılmış bir piyes değildi. İngiltere gerçekten de Trump’ı alışılmadık bir şekilde el üstünde tutarak ağırladı. Erkekler frak, kadınlar tuvalet giydi ve krallara layık bir sofra kuruldu. Zaten ev sahibi de Kral Charles’dı.

        Sınıfçılık Charles’ın damarlarındaki kanda var, alt tabakalardan gelip kendi sınıf mücadelesini tamamlayamamış insanları elinde olmadan küçümsüyor. Nitekim Trump konuşurken de müstehzi ifadesini gizleyemedi. Ancak devletin resmi başı olarak kendi kişisel hissiyatı ne olursa olsun yapması gereken bir görev olduğunu biliyor, bu yüzden de çıkarları gereği ABD Başkanı Trump’ı en iyi şekilde ağırlıyor. Arkasından kim bilir neler diyordur.

        TRUMP’LA İŞ YAPMANIN YOLU

        Queens’den çıkan ve ne kadar zengin olsa da bir türlü elitler arasında kabul görmemiş Trump’ın İngiliz şaşasından gözünün kamaştığı kesin. Ertesi gün hemen ticaret anlaşması imzalandı, üstelik Trump ikinci kez resmi ziyarette bulunduğu İngiltere’ye karşı başka devletlere nazaran daha iyi şartlar sundu.

        Bu ziyafet sofrası İngilizlerin diplomaside ne kadar usta olduğunu bir kez daha bütün dünyaya gösterdi. Trump’ı kısa süre de olsa kendi dünyalarına aitmiş gibi hissettirdiler ve istediklerini aldılar.

        Teatral diplomasi Trump’la iş yapmanın bir yöntemi. Benzer sahneleri Amerikan Başkanı’nın Arap ülkelerine ziyaretinde de gördük. Hiç kimse Trump’ı öfkelendirmediği gibi bütün devletler el üstünde tutmaya, pohpohlamaya çalışıyor. Trump bazılarına kanıyor, bazılarındansa daha fazlasını istiyor.

        Katar sırf Başkan’la arayı iyi tutmak için uçak armağan etti mesela. Ama bu bile İsrail tarafından bombalanmasına mani olmadı. En azından “bir kerelikti, bir daha olmayacak” sözü aldılar.

        BOEING SİPARİŞİ

        Uçak bu hafta gerçekleşecek Trump-Erdoğan görüşmesinin de gündemlerinden biri. Türk Hava Yolları kısa süre önce Airbus’a epey yüklü bir uçak siparişi verdi. Boeing’in uçaklarında birbiri ardına problemler çıkmaya başlayınca yolcular bile önceden uçak tipini seçmeye başladı. Boeing hem prestij hem de değer kaybetti, Airbus kazandı.

        Amerikan firmalarının—ne kadar kalitesiz ürün üretirlerse üretsinler—dış dünyaya satış yapmalarını sağlamak Trump’ın pazarlık şartlarından biri. Avrupa Birliği’ne kızmasının sebeplerinden biri katı kurallar yüzünden ABD’de üretilen etlerin bu ülkeler tarafından alınmaması, çünkü regülasyonlara takılıyor.

        Benzer şekilde Avrupa otomobilleriyle kıyasla ciddi kalite farkı olan Amerikan otomobillerinin de başka ülkelerde satılmasını istiyor Trump. Bu yüzden başka ülkelere baskı uyguluyor, hatta masaya bu gibi garantileri aldıktan sonra oturuyor. Pek çok ülke 50 bin dolara Tesla almaktansa daha iyi ve daha ucuz BYD’yi tercih etmeye başladı. Bu da ABD firmaları için kayıp demek.

        Türk Hava Yolları’nın Boeing’e vereceği 250 adet uçak sipariş Trump’ın gözüne girebilmek için önemli. Bu uçakların alınıp alınmaması, siparişin gerçek olup olmaması da önemli değil. Önemli olan sipariş vermeye niyetliymişiz gibi gözükmek.

        Trump sadece şu kadar uçak sattığını söyleyerek kendisini tabanına büyük bir iş bitirici olarak göstermek istiyor. Geçmişte duyurduğu pek çok anlaşmanın sonradan çok az bir maddi getirisi olduğu, ilk açıklamaların sadece şova yönelik yapıldığı ortaya çıktı.

        Türkiye bu taktiği biliyor, uyguluyor. Doğrusunu yapıyor.

        Daha geçenlerde Silikon Vadisi milyarderleri de Trump’ı övgülere boğdu. Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg ülkeye 600 milyar dolar yatırım yapacaklarını söyledi.

        Daha sonra, açık mikrofona takılan Zuck’ın yatırım sorusu karşısında gafil avlandığı ortaya çıktı. Trump’a “Tam o sırada nasıl bir rakam söylememi istediğini bilmiyordum,” dediği duyuldu. 600 milyar doları kafadan atmış.

        Yabancı patronlar da sadece Trump’ın gözüne girebilmek için ABD’ye fabrika kuracaklarını vaat ediyorlar. Bir fabrikanın planlanması, kurulması, faaliyete geçmesi yıllar sürüyor. Bir uçağın sipariş alındıktan sonra teslim edilmesi de. O zamana kadar ortada Trump falan kalmayacak. Dahası, Boeing son yıllarda siparişleri zamanında yetiştiremiyor ve müşterileri de rakibine kaptırıyor.

        Merak ediyorum, bu uçak mevzuundan gündem yaratmaya çalışan muhalefet aynı durumda olsaydı ne yapacaktı. Elbette onlar da Trump’la görüşmek için benzer taktikler deneyeceklerdi.

        RUSYA DOĞALGAZI SORUNU

        Trump’la görüşmemek gibi bir seçenek yok. İngiltere, Japonya, AB gibi Türkiye’den daha kuvvetli ülkeler bile Trump’la görüşüyor çünkü ABD bugün hem ekonomik hem askeri hem de teknolojik olarak dünyanın çok ilerisinde. ABD’yle bozulacak ilişkileri her türlü dengeyi sarsacak. Rusya ve Çin’le yapılacak herhangi bir ittifak ancak Türkiye’yi biraz daha geride bırakır.

        Trump mutlaka Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerini de gündeme getirecektir. Bloomberg’in haberine göre diğer NATO ülkelerine yaptığı gibi Türkiye’nin de Rusya’dan gaz alımına son vermesi için baskı yapacak.

        Şu anda Türkiye doğal gazının yüzde 41’ini Rusya’dan temin ediyor. Türkiye, Batı’nın Rusya boykotuna karşı çok usta bir denge politikası uyguladı ve taraf olmadan ilişkileri sürdürdü. Trump’la görüşme sonrası ABD’den likit gaz alımı yönünde bir anlaşma yapılma ihtimali var.

        F-35 PROGRAMI

        Türkiye’ nin beklentisi yeniden F-35 programına alınmak. Hatta Trump’la iyi geçinmenin, uçak siparişi vaat etmenin tek gerekçesi de bu. Burada tedbirli bir iyimserlik önemli.

        Trump’ın bu konuda Erdoğan’a ve Türkiye’ye şahsi yaklaşımı ne olursa olsun yaptırımın Kongre tarafından uygulandığı unutulmamalı. ABD’de bir ülkeye yaptırım uygulamak kolay ama kaldırmak çok zor. Trump’ın da Kongre üzerindeki etkisi—her ne kadar parti tamamen onun askeri gibi gözükse de—bu gibi konularda sınırlı.

        TRUMP ÖVGÜ İSTİYOR

        Bugüne kadar Erdoğan’a ve Türkiye’ye karşı olumlu sinyaller veren Trump karşılık beklediğini de belli edecek görüşmede. “İş bitirici” olduğu için hiç kimseyi karşılıksız övmediğini bu sefer iyice gösterecek. Türkiye tarafı bu durumun farkında ama şu ana kadar ilişkiyi tek taraflı yürütüyordu. Mesela Japonya Başbakanı’nın söylediği gibi Trump’ın dünyanın başına gelmiş en iyi lider olduğuna benzer açıklamalar yapmadı. Özellikle İsrail konusunda ABD’nin tutumu Türkiye’nin Trump’ı sınırsız övmesini içeride oluşacak tepkilerden dolayı engelliyor. Ama Trump da sürekli pohpohlanmak istiyor.

        Erdoğan nasıl bir manevra yapacak, merakla bekliyorum. Beden dilini ve satır aralarındaki sözleri dikkatli takip etmemiz gerekecek.

        ORTADOĞU HARİTASI VE SURİYE

        Trump’ın ekonomik anlaşmalar ötesinde Türkiye’den bir isteği de Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesi konusunda harekete geçilmesi. Washington’dan duyduğum ABD’nin Dışişleri’yle bir yere kadar ilerlediği ama Saray’a takıldığı, Saray’ın ABD’nin itelemesine rağmen biraz isteksiz davrandığı.

        Türkiye şu ana kadar Suriye konusunda da hep kazanan taraf oldu, belli bir denge politikasını da sürdürdü. Ancak anlaşılan ABD bir sonraki aşamaya geçmek istiyor, ancak Ankara’nın biraz ağırdan aldığından yakınıyor. Amerikan Büyükelçisi Tom Barrack bütün enerjisini bu konuya ayırdı ama henüz beklediğini bulamadı.

        Bu görüşmeden sonra Ankara tıpkı ABD’nin istediği gibi heyecanlanacak mı? Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin Suriye politikasında bir değişiklik gözlemlenirse bunu Trump-Erdoğan görüşmesine bağlamak yerinde olacaktır.