Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin "AI Balonu" hakkında bilmek istediğiniz her şey

        Bu sene Mart ayında pek çokları gibi ben de bilgisayar ekranına dünyanın çökeceği korkusuyla baktım. Daha yeni göreve gelen Donald Trump’ın gümrük vergisi tehdidi yüzünden Amerikan borsası sert bir düşüşe geçti. S&P yüzde 5.8, Nasdaq yüzde 8.2, Dow Jones ise yüzde 4.2 değer kaybetti. Dünyanın en kıymetli şirketlerinden Nvidia hisseleri Nisan ayı geldiğinde 94 dolar seviyesine kadar geriledi.

        Amerikan borsaları son yıllarda fazlasıyla değer kazandı, çok kişiyi de zengin etti. Ancak bu baş döndürücü büyüme piyasaların bir gün kendi kendini düzelteceği, bu yükselişin biteceği endişesini de beraberinde getirdi. Yaklaşık bir yıldır Wall Street Journal’dan New York Times’a borsadaki yükselişe yönelik temkinli olunması gerektiğine dair yazılar çıkıyordu. Hiç kimse düşüşün ne zaman başlayacağını bilmiyordu, ama herkes düşüşün başlayacağından emindi.

        Mart ayındaki düşüş bu beklenen felaketin başlangıcı olabilir miydi? Oklar her geçen gün aşağıya doğru savrulurken herkesin aklındaki soru işareti de yine global bir krizin eşiğinde olup olmadığımızdı. Ekonomi döngüseldir sonuçta.

        Ancak korkulan olmadı. Donald Trump bir başkası yapsa “insider trading” suçundan hüküm giyebilecek şekilde sosyal medya hesabından “Hisse almak için harika bir fırsat,” paylaşımı yaptı, ardından da gümrük vergilerini erteledi. Piyasalar zamanla toparlandı. Örneğin, 4 Nisan’da 94 dolar olan Nvidia hisseleri 11 Nisan’da 110 dolara fırladı.

        Kısa sürede piyasalar Trump’ın gümrük vergisi tehdidine de alıştı—anons edip erteleyip vazgeçip tekrar tehdit etmesine. Ve endeks yükselişe geçmeye devam etti. Bugün aynı Nvidia hissesi 180 dolar civarında seyrediyor. Sadece birkaç ay önce, düşüş sırasında yatırım yapan biri karını ikiye katladı. Beş sene önce bin dolarlık Nvidia hissesi alanınsa bugün 12 bin doları var.

        HİSSELER FAZLA PAHALI

        Geleceğimiz bir anlamda Nvidia’ya bağlı. New Yorker’da şirket üzerine yazılan bir yazıya göre özellikle yapay zeka devriminin belkemiği Nvidia’nın ürettiği chip’ler. Şu an için eşi benzeri yok. Her ne kadar Çin üretimi chip’ler geçtiğimiz aylarda çok daha az maliyetle daha fazla iş yapıyor gibi gözükse de hiçbir rakibi Nvidia’nın inovasyonunu aşamıyor. Nvidia’yı dünyanın en değerli şirketlerinden biri yapan chip’lerinin vazgeçilmezliği olduğu kadar geleceğin yapay zekada olduğuna inanılması.

        New York Üniversitesi profesörlerinden Scott Galloway’in ifadesiyle “Amerika şimdi yapay zekâya büyük bir bahiste bulunuyor.” Ülkenin çok ciddi bir borcu olmasına rağmen teknoloji şirketlerinin çok değer kazanması ve dünyanın öncüleri olması ABD’yi şu anda olası bir çöküşten koruyor.

        “The Big Short” kitabı ve filmiyle ünlenen dahi yatırımcı Michael Burry bir süredir Nvidia gibi teknoloji hisselerinin haddinden fazla pahalı olduğunu bas bas bağırıyor. Hatta kendi elindeki teknoloji hisselerini sattı, Nvidia’dan tamamen çekildi. Ancak Burry uyardığından beri Nvidia hisseleri daha da yükseldi, yatırımcısına daha da kazandırdı.

        Sadece Nvidia değil, Amerikan borsası rekor üzerine rekor kırıyor. Buna rağmen Warren Buffett gibi bir finans dehası da elindeki hisseleri toplu halde satıyor, bilançosunda 344 milyar dolarlık nakit hacmi gözüküyor. Buffett yatırım yapmayı bırakmış değil, ama hisselerin fiyatlarının çok pahalı olduğunu düşündüğünden daha akıllı ve seçici yatırımlar yapıyor.

        Bugün Amerikan borsasının neredeyse yarısına yakınını “Magnificient 7” denilen teknoloji şirketleri oluşturuyor. Son yıllarda S&P endeksinin yükselmesinin ardındaki güç de Apple, Tesla, Alphabet’in aralarında bulunduğu yedi teknoloji firması. Hemen hepsi de geleceği yapay zekada (AI) gördükleri için bu alana yatırım yapıyor. Buna rağmen Goldman Sachs, Bank of America, Bank of England gibi kurumlar yatırımcıların “AI hisseleri aşırı şişmiş durumda,” diyor.

        Geçen hafta, borsa endeksi yine inip-çıkarken, şöyle rastgele bir okumayla bile Bloomberg’ten Financial Times’a pek çok saygın mecrada “AI Balonu” konulu yazılara denk gelmek mümkündü. Birkaç hafta önce Silikon Vadisi’ndeydim, yine herkesin konuştuğu bir balonun şiştiğiydi.

        Endişeler yersiz değil. En iyi ihtimalle yeni bir devrimin eşiğindeyiz, en kötü ihtimalle bir balonun üzerinde oturuyoruz ve bütün balonlar, tanımı gereği, bir gün mutlaka patlar.

        GELECEK YAPAY ZEKA’DA

        Silikon Vadisi’nde sözü en çok dinlenenlerden Google’ın eski yöneticisi Eric Schmidt iyimser düşünenlerden: “Balonlar iyidir,” diyor ve yapay zekanın tam potansiyeline ulaşması için astronomik rakamların harcanmasının normal olduğunu savunuyor. Ona göre bu durum “yeni bir sanayi yapısının yükselişi.”

        Halka açık bir şirket olmayan OpenAI bu alandaki öncü konumunu kullanarak her sene milyarlarca dolar zarar ediyor, bir yandan da gelecekteki potansiyeline bağlı olarak yatırım topluyor. Nvidia, Oracle gibi şirkler geçtiğimiz haftalarda birbiri ardında Open AI’a yatırım yapacaklarını açıkladı, yüz milyarlarca dolarlık rakamlar telaffuz edildi.

        Google, Meta, Amazon, Apple, Oracle gibi bütün teknoloji şirketleri de geleceği yapay zekada gördükleri için harcamalarını buraya kaydırdılar. Veri merkezleri, hatta enerji kaynaklarının inşaatına milyarlarca dolar harcanıyor. En az birkaç sene sürecek bir yatırım hamlesi bu. Yapay zeka vaat ettiği potansiyeli gerçekleştirirse, beklendiği gibi bir devrime dönüşürse bu yatırımlar karşılığını fazlasıyla bulacak.

        YAPAY ZEKA DAHA DA GELİŞECEK

        Gündelik hayatta kullananların tecrübe ettiği gibi yapay zeka birçok alanda kolaylık sağlıyor. Ama şu aşamada kalifiye bir elemanın yerini tam olarak tutmuyor. Hatta yapılan araştırmalara göre birçok işi yapay zekaya yükleyen çalışanlar vaktinin büyük bölümünü teknolojinin yanlışlarını ayıklamakla uğraşıyor. Örneğin ABD’de hukuk firmaları dava dosyalarını yapay zekaya hazırlatıyor, ancak teknoloji halüsinasyon görerek gerçek olmayan geçmiş davalara ve kanun maddelerine atıfta bulunuyor.

        Sıradan bir kullanıcı bile Chat GPT’ye sorduğu bir sorunun doğruluğundan emin olmak için birkaç kere teyit etmek zorunda. Çünkü bu yazılım bir arama motoru veya ansiklopedi değil, metni anlayan ve üretebilen bir yapay zeka modeli. ChatGPT’ye tam olarak ne yaptığını sorduğumda kendisinin “temelde bir tahmin makinesi” olduğunu söyledi, bir sonraki kelimeyi veya sembolü tahmin etmek üzere eğitildiğini açıkladı.

        Bu yüzden de modelin gelişmişliği ve aldığı eğitime göre hata yapma oranı da değişiyor. Ödev okuyan öğretmenler ve haberlerini Chat GPT’ye yazdıran gazeteciler bu yüzden sık sık rezil oluyor. Çünkü şu aşamada yapay zekaya ikinci bir göz, bir insan gözü, şart.

        Beklenti teknolojinin daha da gelişeceği, öğreneceği, daha az hata yapmaya başlayacağı yönünde. Şimdiden bazı yapay zeka modellerinin hata yapma oranı insanınkiyle aşağı yukarı aynı. Teknolojinin insanı aşabilmesi için çalışıyor, aşamaması için de bir engel yok gibi duruyor.

        ABD’NİN ÜSTÜNLÜĞÜ

        Bu alanda öncülük ABD’nin. Galloway’in “yapay zekaya bahis oynanıyor” dediği de bu. Amerikan teknoloji şirketleri Çin ve Avrupalı rakiplerinin çok ama çok ilerisinde, hem yazılım hem de donanım olarak üstünlükleri var. Bu yüzden de Silikon Vadisi’nin devleri son birkaç yılda iyice devleşti, değerlerine değer kattı.

        Teknoloji şirketlerinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğu S&P endeksi dünya piyasalarının yüzde 51’ine tekabül ediyor. Morgan Stanley’e göre, bu kadar yoğunlaşma modern piyasa tarihinde görülmedi. Asıl risk de bu zaten. Çoktandır finansal sistemin çeşitliliği kayboldu. Küresel yatırım fonlarının yüzde 60’ı bir şekilde bu 10 hisseye bağlı. Japonya’nın emeklilik fonu bile Apple ve Nvidia hissesi taşıyor.

        Büyük bir çöküşün başlaması için bu muhteşem yediliden sadece bir tanesinin “Biz yapay zekadan beklediğimizi alamadık, bu yüzden yatırımlarımızı yavaşlatıyoruz,” demesi yeterli. Sadece tek bir Amerikan devi yapay zeka yatırımlarını azaltmaya niyet ederse o beklenen global çöküş gerçekleşecek. “AI balonu” patlarsa, etkisi yalnızca Silikon Vadisi’yle sınırlı kalmayacak. Londra’dan Tokyo’ya kadar bütün endeksleri sarsılacak.

        “Balon” sadece endişeli yatırımcıların dillendirdiği bir korku değil. OpenAI CEO’su Sam Altman da geçen sene yapay zeka balonundan bahsetti ve bazı şirketlerin bir süre sonra tarihe karışabileceği endişesini dile getirdi.

        Eğer beklenen dönüşüm gerçekleşmezse ya da çok gecikirse büyük kayıplar kaçınılmaz olacak. Bu yüzden Mart ayındaki düşüş bir uyarı sinyali gibiydi.

        2000’DEKİ KRİZİN ETKİSİ

        Hollanda’daki lale balonundan başlayarak dünya tarihi benzeri ekonomik çöküşlerle dolu. 2000 yılındaki dot.com balonunu bugünlerde hatırlatan çok kişi var. O zaman da teknoloji hisseleri uçmuş, yeni kurulan internet şirketlerine çok fazla umut yüklenmiş ancak bir süre sonra kar etmedikleri anlaşılınca yatırımcı kaçmıştı.

        Oysa daha 1997 yılında balonun şiştiğini söyleyenler vardı. Bu insanlar birer erken uyarı sistemiydi belki; kulak asılmadı. Herkes İnternet’in gelecek olduğuna kendisini inandırmış, yükselen hisselerin büyüsüne kapılmıştı.

        Dünya Ekonomik Forumu’ndan John Letzing ve Minji Sung’un altını çizdiği gibi 2000’lerdeki dot.com balonu patladı ama aslında geride tam anlamıyla bir enkaz bırakmadı. Evet, on binlerce insan işsiz kaldı ama bugünün teknoloji devleri de bu balonun patlamasıyla doğdu.

        Mesela Google adında yeni bir ‘start-up’ çıktı. Amazon sadece internette kitap satan bir mağazayken bulut teknoloji işine girdi; aynı alana Microsoft da yatırım yaptı ve bu teknoloji bugün bu iki devin en önemli gelir kaynağı: “Bu üç firma sadece şu birkaç senede toplam değerlerine fazladan beş trilyon dolar kattı. Şimdi yapay zeka dalgasını gerçeğe dönüştürmek için çalışmaları tesadüf değil.” Aynı yazı çok abartılan lale balonunda Hollanda toplumunun en üst tabakasında birkaç kişinin dışında çok fazla etkilenen olmadığını vurguluyor.

        2000 yılındaki balonla bu dönemin belirgin bir farkı var: O zaman balon adeta hayal satmak, internetin geleceği belirmesi üzerine şişmişti; bu kez veri merkezleri, chip’ler, yazılım altyapıları gibi somut yatırımlar var. Eğer çöküş gelirse bile, ardında kalıcı bir endüstri bırakacak. Nvidia’nın fabrikaları, OpenAI’nın modelleri, Microsoft’un bulut kapasitesi bir anda buharlaşmayacak. “Balon” olsa bile, üzerinde yükseldiği zemin daha sağlam.

        Veya bu veri merkezleri bugün hiç kimsenin uğramadığı Amerikan alışveriş merkezleri gibi hayalet binalara dönüşecek.

        TRUMP GARANTİSİ

        Balonun en azından birkaç sene patlamayabileceğine dair bir gösterge de Trump’ın borsanın yükselişine önem vermesi. Borsa kazandırdıkça otoriter eğilimlerini hiç kimse sorgulamıyor, kendi hareket alanı genişliyor.

        Ayrıca, tarihte hiçbir zaman olmadığı gibi bu Beyaz Saray yönetimi fazlasıyla Silikon Vadisi’inin etkisi altında. Yemin töreninde teknoloji CEO’larını arkasına dizmişti Trump, sık sık onlarla buluşmaya yapmaya devam ediyor. Başkan Yardımcısı J.D. Vance ise bizzat Silikon Vadisi milyarderi, Facebook’ın ilk yatırımcılarından ve Palantir’in kurucularından Peter Thiel tarafından o koltuğa yerleştirildi. Silikon Vadisi’nin hükümette adamı var ve kendi çıkarlarını korumasını bekliyor.

        Bu arada Thiel yeni keşfettiği dindarlığıyla yapay zekanın gelişmesine karşı çıkanların dünyaya Deccal’i çağırdığını da iddia ediyor. Bu mantığa göre demek ki AI aynı zamanda Tanrı’nın koruması altında.

        Belki de Eric Schmidt’in dediği gibi “balon iyidir.” Bugün en azından yapay zekanın potansiyelini görebilmemiz için balonun biraz şişmesi, yatırımların artması şart. Teknolojinin nereye varabileceğini ancak yatırım yapıldıkça göreceğiz. Kesin olan, balon patlatsa da patlamasa da, birilerinin bu dönemden de çok zengin ayrılacağı ve birilerinin çok fena batacağı.