Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin "YMCA" şarkısından kaçmak imkansız
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Salı akşamı New York’taki Penn Station’a içimi anlaşılabilir bir şekilde huzur kapladı. Birkaç gündür Washington D.C.’deydim ve hayatımda hiç görmediğim kadar çok MAGA destekçisiyle iç içe oldum. Otel lobilerinde, sokaklarda, lokantalarda, cafe’lerde Trump destekçileri haklı zaferlerini kutluyordu.

        New York’ta gözle görünür MAGA’cı pek çok. Bu şehir zaten her zaman Amerika’nın geri kalanından ayrı bir adaydı, bu kopukluk aynı zamanda bir sığınağa benziyor.

        New York’tan D.C.’ye başkanlık törenini izlemek için giden sadece ben değildim. Türk hükümetinin ona Türk Hava Yolları üzerinden sağladığı ‘upgrade’ avantajları yüzünden hakkında soruşturma açılan Belediye Başkanı Eric Adams da oradaydı. New York’a kutup soğukları gelmiş ve acil durum ilan edilmişken üstelik. Ama Adams eli boş döndü. Çünkü Trump’tan af bekliyordu, hatta bu uğurda aylardır peşinden ayrılmıyordu. Yeni Amerikan başkanı 6 Ocak’ta Kongre’yi basıp devleti yıkmakla suçlananları affetti, ama bedavaya business class’ta uçan Adams’a istediğini vermedi. 6 Ocak’çıları affetmesinin Trump’a siyasi getirisi var, bitmiş tükenmiş ve bir daha seçilemeyecek Adams’ı affetmesinin kendisine sağlayacağı bir fayda yok.

        MAHALLENİN GAY’LERİ

        New York’ta “YMCA” şarkısı da çalınmıyor. En azından uzun bir süre daha çalınmayacak. Halbuki şarkının çıkışı buram buram New York. Şarkıyı ünlü yapan grup adını New York’un—zamanında eşcinsellerle anılan—bir mahallesinden alıyor. “Village People” tasarım itibarıyla bir zamanların eşcinsel fantezilerini karşılamak için kurulmuş bir grup, genç erkeklere eğlenmek için YMCA adlı yurda gitmelerini tavsiye edenler de eşcinsel fantezilerinden fırlamış stereotip’ler: Polis, Kızılderili, kovboy bahriyeli, S&M derici…

        Trump orijinal üyelerinden sadece bir tanesinin hayatta kaldığı bu grubu Pazar geceki mitinginde sahneye çıkardı, onlarla dans etti. Böylece polis, Kızılderili, kovboy, bahriyeli gibi figürlerin arasına bir de Başkan eklenmiş oldu. Bir o eksikti.

        “YMCA” sadece Başkan’ın sahnesinde çalmıyor. Günlerdir D.C.’de her köşe başından yükseliyor. Sokaklarda Trump destekçilerini taşıyan Pedicab’lerden veya otomobil radyolarında çalıyor. Zamanının eşcinsel şarkısını Trump aldı kendi zafer marşına dönüştürdü. Tarihi yeniden yazabilme kabiliyetinin bir göstergesi.

        Ama acaba bir subliminal mesaj mı? Seçim öncesinde Arnold Palmer’ın cinsel organının ne kadar büyük olduğuna dair bir konuşma yapmıştı Trump. Bir ara tuttuğu önündeki mikrofonu sadece oral seks olarak yorumlanacak bir canlandırmayla tutmuştu. Trump döneminde çok eğleneceğiz.

        Neyse, “YMCA” şarkısını beş sene önce ayrıntılarıyla yazmıştım.

        ***

        Amerika'da doğan çocukların pasaportu geri alınmayacak

        Amerikan Anayasası’nın verdiği haktan faydalanarak Amerika’da doğum yoluyla çocuğuna vatandaşlık alanlar arasında Türkler de var. Zamanında Amerika’nın işgücüne ihtiyacı vardı, bu yüzden de göçmenlerin ülkeye entegrasyonunu hızlandırmak için bulunmuş kolay yoldan bir çözümdü doğumla alınan vatandaşlık. Teker teker başvuruları incelemektense böyle bir yola başvurdular. (Yakında vizyona girecek “The Brutalist” bu minvalde mükemmel bir göçmen hikayesi.)

        Bugün artık ABD’nin yeni göçmene ihtiyacı yok. Hatta mümkünse hiç kimsenin gelmemesini istiyorlar. Bu durum da başkanlardan başkanlara değişen bir tercih değil, bir Amerikan politikası. Göçmenliğin önünün kesilmesi kim seçilirse seçilsin tartışılacak bir konuydu.

        Donald Trump daha göreve gelir gelmez imzaladığı kararnamelerde doğumla alınan vatandaşlığı hedef aldı. Kastı yasadışı göçmenlerin çocuklarına verilen vatandaşlık. Çünkü sınırı geçip burada çocuk doğurup bir süre sonra vatandaşlık alan pek çok yasadışı göçmen var. Amerika’da doğan çocuklar yetişkin olduklarında anne-babalarına da sponsor olarak burada oturum alabiliyorlar.

        ABD’de doğum yapan Türk zenginleri ise kaçak olarak girmiyor ülkeye. Turist vizesiyle birkaç ay önceden giriyor, burada doğum yapıp çocuklarına vatandaşlık aldıktan sonra ülkelerine geri dönüyorlar. Görünen ilk başta bu Trump’ın kararı yürürlüğe konsa bile onları bağlamayacağı yönündeydi. Pazartesi günü Trump'ın danışmanları da kararın ABD'ye yasadışı giriş yapıp doğum yapanları ilgilendirdiğini söylemişti. Ancak kararnamenin metnini dikkatli inceleyen New York Times'a göre Trump'ın yapmak istediği bundan çok daha geniş.

        Öyle görünüyor ki göçmen karşıtı politikalarla göreve gelen Trump doğumla alınan vatandaşlığı ABD'de öğrenciyken doğum yapan ya da özel çalışan vizesiyle bir şirkette görev alanların çocuklarından da esirgeyecek. Trump'ın kararnamesine göre doğumla alınan vatandaşlık sadece anne-babalardan birinin Amerikan vatandaşı ya da 'green card' olarak bilinen süresiz oturum izine sahip kişilerin çocuklarına uygulanacak. Bu durumda, kararnamenin ilk yorumlanışının aksine turist vizesiyle girip doğum yapanlar da vatandaşlık hakkından muaf olacak.

        ABD bu doğum turizminin elbette farkında ama bunca sene göz yumdu, çünkü ülke için de önemli bir gelir kapısı. Doğan her vatandaş otomatik olarak vergiye tabi oluyor, hem de ömür boyu. Hem de ülkede yaşasa da yaşamasa da. Dahası, Amerika’da doğmak da tıpkı ölmek gibi epey masraflı. Bazı göçmenler ise buradaki sağlık sigorta sisteminden faydalanarak doğum yapıyor ya da hastane masraflarını ödemeden kaçıyor ama.

        Başka ülkeler yaşadığınız süreye bakarak vatandaşlarından vergi alıyor. Mesela bazı meşhur Fransızlar bile yüksek vergi oranlarından kaçmak için kendi ülkelerinde yaşamıyorlar. Ama Amerikan vatandaşıysanız nerede yaşarsanız yaşayın gelirinizin yüzde 30’unu her sene ABD’ye ödemek zorundasınız. Bu yüzden Türk zenginleri çocuklarına vatandaşlık alırken kendileri Türk pasaportu taşımaya devam ediyor. ABD’de oturumu bulunan pek çok kişi de kasten vatandaşlığa geçmiyor. İngiltere de bugün tıpkı ABD gibi bütün vatandaşlardan, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, vergi alınması için girişimde bulunuyor.

        Trump’ın kararnamesi mahkemeden dönecek, çünkü Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve Anayasa’ya girmiş bir hak doğumla vatandaşlık almak. Trump bunu bile bile kararnameyi imzalıyor. Yapmak istediği bu tartışmayı açmak, bir anlamda da ileride yapılacak bir düzenlemenin altyapısını hazırlamak.

        Amerikan Anayasası’nı değiştirmek çok zor, hele hele yüzde 50-50 bölünmüş bugünkü gibi bir Kongre’de imkansız. Ama ABD her zaman böyle bölünmüş kalmayacak. Bir gün, tıpkı eskiden olduğu gibi, iki partinin üyeleri ortak meselelerde birleşip adım atacaklar. Belki 10 yıl, belki 50 yıl sonra. O gün gelecek.

        ABD artık sadece nitelikli göçmen istiyor, bunun için de bir düzenleme yapılacak. Şu ana kadar verilen vatandaşlıklar alınmayacak ama doğumla herkese verilen vatandaşlık hakkı bir gün geri alınacak. Burada da ‘herkese’ vurgusu önemli.

        *

        NOT: Yazının ilk hali kararnamenin turist ya da çalışma vizesiyle ABD'ye giriş yapıp doğum yapanları kapsamayacağına dair yanlış bir bilgi içeriyordu. Kararname metninin ayrıntılı incelenmesinden sonra düzenlenmiştir.