Blue jean giymiş, üzeri çıplak gençler düşük bütçeli turistlerin gittiği barlarda dans ediyor. Marmaris’te çekilen bu video’yu görmeyen kalmadı herhalde. Her eğlence anlayışı müşteri kitlesine göre şekilleniyor, mekanlar da bu tarz animasyonlar belli ki talep gördüğü için sürdürüyor. Birkaç gün içinde böyle onlarca video gördüm.
X algoritması bu video’ları özellikle önümüze düşürüyor, çünkü bu platformun misyonu dünyanın her yerinde nefreti körüklemek. Ülkelere göre X’in hedef aldığı halklar da değişiyor. Hintliler ya da Afrikalılara yönelik ırkçı paylaşımlar algoritmanın iştahını kabartıyor. Epey bir zamandır Türkiye’deki “timeline” da kasıtlı olarak Kürt düşmanlığını besliyor.
KENDİNİ KURTARMA ÇABASI
Bu paylaşımlar bilinçaltına işliyor, zaman içinde algımızı ve dünyaya bakışımızı şekillendiriyor. Marmaris’teki dans video’suyla ilintili olarak da Kürtlerin asıl görevlerinin inşaatta amelelik yapmak olduğu, turizme gölge düşürdükleri, turistleri kaçırdıkları yorumları öne çıkartılıyor. Anadolu’nun bağrından kopan gençlerin turist avlamak için bu gibi mekanlarda çalışmaları yeni değil. 90’larda ana haber bültenlerinin gündemini işgal eden bir Sarah-Musa aşkı vardı; Türkiye’ye gelen 13 yaşındaki İngiliz turist 17 yaşındaki Maraşlı garson Musa’dan hamile kalmıştı. Bodrum’un Gümbet kasabasında yerel ekonomi yıllardır Sarah-Musa modeliyle ilerliyor. Zaten bu gibi orta ve düşük bütçeli turiste hitap eden kasabalarda turizm bedenlerin alışverişine dayalı daha çok.
Sistem yıllar içinde bazı değişikliklere uğradı. Mesela, yine X algoritmasından gördüğüm video’larda yaşını başını almış birçok kadın çeşitli Afrika ülkelerinde “nişanlılarıyla” buluşuyor. Bu genç, yakışıklı, yapılı Afrikalı erkeklerin yaşı ilerlemiş kilolu beyaz kadınlarla gerçekten aşk yaşadığına inanmak zor. Olabilir de; ama yorumlara bakılırsa asıl motivasyon pasaport. Üçüncü dünya erkeği elindeki tek sermayesini, bedenini, kendini kurtarmak için kullanmaya hazır. Karşısındaki kadınların da bu kadar kolay kandırıldığını zannetmiyorum. Ölmüş tutkularının dirilmesi, yeniden heyecanlanabilmek, hayatta ikinci bir şans bulabilmek adına bu oyuna gönüllü razı oluyorlar.
Marmaris ve Gümbet gibi yerlerde çalışan turist avcısı gençlerin önceleri tek motivasyonu bedensel hazdı. Yetiştikleri küçük yerlerde seks bir tabuydu; çoğu erkeğin ancak evlenince tanıştığı bir gerçek. Bugün özellikle İnternet sayesinde seks Türkiye’nin en karanlık bölgelerinde bile eskisi kadar gizemli değil. Hala tabu olabilir, ama insanlar cinsellikle çok daha erken tanışıyor. Sadece erkekler değil, kadınlar için de geçerli bu söylediğim. Akıllı telefon bize pek çok dünyayla birlikte seksin de kapısını açtı.
Zorlaşan ekonomik koşullarsa özellikle geri kalmış yerlerde yetişen erkekleri ne pahasına olursa olsun kendilerini kurtarmaya şartlandırdı. Bu kurtuluş çabası Kürt veya Türk olmakla ilgili değil, sınıfla alakalı. Motivasyon artık sadece cinselliğe daha açık olduğu varsayılan yabancı bir kadınla yaşanacak geçici bir tatmin değil. Garson Musa başarılı olamamış, İngiltere’ye gidememişti. Yeni kuşak bedenleriyle pasaportu garantilemek istiyor.
MARMARİS YANIYOR
Bir değişen koreografi. Geçmişte de bu tarz turist avcısı mekanlarda dans eden erkekleri gördüm. Ama son günlerde önüme düşen bu dans tarzına Türkiye’de ilk kez rastlıyorum. Üzeri çıplak bu gençlerin hareketleri kesinlikle Anadolu’nun alfa-maço kültüründen çıkmıyor. Kökeni 80’lerde New York’taki yeraltı balolarına dayanıyor. Bazı hareketler birebir kopyalanmış.
Balo derken kadınların tuvalet, erkeklerin smokinle katıldığı nezih davetler düşünülmesin. Ryan Murphy’nin “Pose” dizisinde de anlattığı AIDS tehdidi altında yaşanan o dönemde New York’ta özellikle siyah, Latino, eşcinsel erkekler ve transseksüellerin rağbet ettiği balolar düzenlenirdi. Bir defile podyumunu andıran sahnede, isimleri modaevlerinden ilham alan gruplar jüriye kendilerini beğendirmek için yarışırdı. Yaptıkları dansın adı Vogue’du.
Daha sonra Madonna’nın kariyerinin en iyisi şarkısı ve video klibi sayesinde herkesin adını duyduğu bu dansta yüz ifadeleri, elleri kullanmak, esnek vücutları şekilden şekle sokmak önemliydi. Ellerin yüzün etrafında bir kare oluşturduğu, erkeklerin hızlıca çömelip ayağa kalktığı beden hareketleri dansın en bilindik unsurları. Önceden belirlenen bir kategoriye göre jüriyi etkilemek amaç.
Dans balo kültürünün sadece bir unsuru. Bugün varlığını hala sürdüren “House of Balenciaga” gibi balo toplulukları kostümlerine, makyajlarına saatler harcıyor. Balo kültürü eskisi kadar ya yaygın olmasa da New York’ta devam ediyor.
Balo kültürü yerüstüne ilk kez 1990 yapımı “Paris is Burning” belgeseliyle çıktı. Afişinde bahsettiğim el hareketini görmek mümkün. Madonna da “Vogue” video’sunda bu belgeselde öne çıkan Latino dansçıları kullandı. “Vogue”şarkısını bilmeyen pop müzik dinleyicisi yoktur herhalde; ancak balo kültürüne aşina olmayan pek çok kişi şarkının adının dergiye gönderme olduğunu zanneder.
RuPaul bu kültürü “Drag Race” programıyla televizyona taşıdı, “drag” ve “vogue” böylece daha fazla insanın radarına girdi. En son da, dediğim gibi, “Pose” dizisi kurgusal da olsa bu dönemin belgeseli oldu.
Birkaç sene önce Madonna sahnede balolardaki yarışmayı canlandırdı, hatta kızı Estere dans etti. Bu görüntüler de konserleri izleyen binlerce insanın akıllı telefonunun kaydedildi, sosyal medyada yayıldı.
Türkiye’de bir genç akıllı telefonundan rastgele sosyal medyada görüntülere bakıp bu Vogue’ing video’larından birine mi takıldı? Sonra arkadaşlarına gösterip birlikte denemeye, bu dansı kendilerine uyarlamaya mı karar verdiler? Bütün kışın emeği bu yaz Marmaris’te mi sergilendi? Kategori: Varoş. Marmarisli gençler: “Strike a pose!”