Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Zohran Mamdani nasıl kazandı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        New York belediye başkanlığı yarışı için Demokrat Parti’nin adayını belirleyecek ön seçim yapıldığında uzun zamandır yaşadığım şehirden epey uzaktaydım. Buna rağmen sonuçları adeta bir genel seçimi takip eder gibi merakla izledim. Genel bir kanıya göre altı seçmenden birinin Demokrat olduğu New York’ta bu partinin ön seçimini kazanan belediye başkanlığını da garanti etmiş oluyor. Adını birkaç ay öncesine kadar hiç kimsenin duymadığı Zohran Mamdani’nin de şehrin yeni belediye başkanı olacağı varsayılabilir.

        Mamdani birkaç açıdan ilklerin başkanı olacak, eğer seçilirse: İlk Güney Asya kökenli başkan, ilk sosyalist başkan, Amerika’da doğmayan ikinci başkan ve, tabii, ilk Müslüman belediye başkanı. Ama aynı zamanda da en tecrübesiz başkan. Siyasi tecrübesi birkaç dönem eyalet meclisinde görev yapmasından ibaret. Birkaç kişilik ekibi dışında hiç kimseyi yönetmedi.

        Bir ara rap yıldızı olmaya soyunmuştu; özgeçmişindeki en önemli iş tecrübesi annesinin filmlerinden geliyor. New York şehri personel sayısı ve bütçesiyle çokuluslu şirketlere benzer; hiç tecrübesi olmayan birinin Koç Holding’in başına geçtiğini düşünebilir misiniz? New York’taki ilerici seçmen heyecanlanırken ben seçim sonuçları açıklandığında sadece kaygılanıyordum.

        HAYAT PAHALILIĞI VURGUSU

        Ancak seçmenler bunu bilerek Mamdani’ye şans vermeyi tercih etti. Batı’da başka şehirlerde de Müslüman belediye başkanları var. Benzer şekilde sık sık büyük şehirlere sosyalist belediye başkanlarının da seçildiğini görüyoruz. Son zamanlarda daha fazla vakit geçirdiğim Paris’i iki dönemdir yöneten başkan Anne Hidalgo sosyalist. Bir önceki seçimde İzmir’i çok yüksek bir oyla kazanan Tunç Soyer de bana kendisini Amerika’da Bernie Sanders’la başlayan demokratik sosyalistlerle özdeş gördüğünü söylemişti—Mandani’nin de kendisini ait hissettiği siyasi hareket.

        Bir belediye başkanı da şehrin sadece işlemesiyle, altyapısıyla ilgili değil. Ruhuna, kimliğine de zarar verebilir. Kadir Topbaş’ın İstanbul’u yönettiği yıllarda gördüğümüz gibi New York’un da mevcut başkanı Eric Adams’ın yönetimi altında şehrin adeta ışığı döndü.

        Bir yandan da yaşam giderek daha pahalı olmaya başladı. Mamdani’ye asıl kazandıran da hayat pahalılığına dikkat çekmesi oldu.

        New York’a hayallerini takip edip gelenler üç ayrı işte çalışıp dört ev arkadaşıyla kiralık evde yaşayarak ayakta kalabiliyorlar. Bir zamanlar sanatçıların gezdiği sokaklarda bankacılar dolaşıyor; aynı bankacılar bir zamanlar sanatçıların yerleştiği mahallelerdeki evleri de teker teker satın alıp taşınıyorlar. Mamdani bile Manhattan adasında değil, Manhattan’da yaşayanlar tarafından geleneksel olarak küçümsenen Queens’de oturuyor, çünkü parası ancak oraya yetiyor.

        Aslında bu kaygılar yeni değil. New York’un bir önceki başkanı Bill de Blasio seçim kampanyasında “iki şehrin hikayesi” vurgusu yapmıştı. Ancak gelir adaletsizliğine müdahale etme konusundaki hamleleri çok cılız kaldı. Dahası popüler değildi, pek karizması da yoktu. Yine de bedava kreş gibi icraatları bugün şehirde yaşayanlar tarafından takdir ediliyor. Bill de Blasio’nun parayı elinde tutanlar tarafından hiç sevilmediğini, Wall Street Journal gibi kapitalizmin sözcüsü gazetelerde tarihin en kötü belediye başkanı olarak anıldığını eklemeliyim.

        Zohran Mamdani benzer bir siyasi çizgiden gelerek daha da sert bir söylemle kurulu düzene meydan okudu. Müslüman olması sadece bir ayrıntı. New York her zaman kapsayıcı bir şehir oldu. Şehrin en büyük zenginliği farklı etnisitelerden insanların bir arada yaşaması. Her gün 40 farklı aksan duyulur, eve onlarca değişik mutfaktan yemek söylemek mümkündür.

        Mamdani’nin yaptığı en akıllıca işlerden biri Trump’a oy veren mahallelerdeki seçmene gidip kaygılarını dinlemekti. Mesajını buna göre şekillendirdi. Hemen herkesin şikayet ettiği ortak konuyu buldu: Hayat pahalılığı. Seçim kampanyasının merkezine bu mesajı yerleştirince de normal şartlarda siyasette ayak bağı olabilecek kimlikleri—sosyalist, Müslüman, Filistin destekçisi—geri plana itildi. Rakiplerinin yetersiz olması da etkiliydi, ama şehir zenginler tarafından ele geçirilirken Mamdani’nin mesajı her yerde karşılığını buldu. İronik bir şekilde şehrin ayrıcalıklı mahallelerini de ciddi oy farkıyla kazandı.

        ÜLKE GENELİNE ETKİSİ

        Demokrat Parti’nin birkaç yıldır en büyük ikilemlerinden biri daha sola mı kaymak daha merkeze mi yerleşmek. Bernie Sanders’ın önü kesilerek adeta parti içi darbeyle Joe Biden aday yapıldı 2020’de ve seçimi kazandı. Bu başarı pek çoklarında Demokratlar’ın merkeze kaymaları gerektiği olarak yorumlandı. Siyasi pozisyonunu bir türlü tutturamayan, ama adını solcu-ilerici bir politikacı olarak duyuran Kamala Harris’in kaybetmesi de benzer kaygıları bir kez daha gündeme getirdi. New York’ta bir önceki belediye seçiminde Eric Adams da merkezdeki aday olarak seçilmişti.

        Partinin merkeze kayması konusunda bir uzlaşma sağlanmışken Mamdani’nin dünya çapında dikkat çeken başarısı ezberleri yeniden bozdu. Merkez sol daha fazla sola mı kaymalı tartışmaları şimdiden yapılıyor. Bu çıkarımlar yapılırken zafer sarhoşluğundan New York’un kendine özgü dinamikleri olduğu pek göz önünde bulundurulmuyor.

        Daha da önemlisi Mamdani henüz başkan seçilmedi, sadece ön seçimi kazandı. Oyların bölünebilme ihtimali çok kuvvetli. Kasım ayındaki seçimden önce ciddi çıkar grupları önünü kesmek için uğraşıyor. Bel altı vuruşlar çoğalacak, Mamdani’nin Müslümanlığına vurgu yapan reklam kampanyaları artacak, 11 Eylül sonrası beliren korkular tekrar diriltilecektir. Bir yandan da “Komünizm geliyor!” sloganları atılacak. ABD’nin favori iki düşmanlığını tek başına simgeliyor hem sosyalist hem Müslüman aday.

        Siyasi hayatı bitti gözüyle bakılan mevcut başkan Eric Adams bile bu kaostan faydalanıp aradan sıyrılmanın hesabını yapıyor. Sıyrılabilir de; hiç şaşırtıcı olmaz. Dolayısıyla Mamdani’nin siyasi gücünü ölçmek ve New York’a etkisi değerlendirmek için önce seçilmesini beklememiz gerek.