HT Gastro
Stil

Anne saçı: Hormonlar ve kadınlara düşündürdükleri

Pek çok kadının anne olduktan sonra saçını kısalttığını hiç fark ettiniz mi? Görünümünde köklü değişime giden kadınların 'anne saçı'na geçmesi, aslında artık yeni bir statüye kavuşma isteğinden değil, zorunluluktan. Oysa özgüven ile fiziksel görünümümüz arasındaki bağlantı, göz ardı edilemeyecek kadar güçlü

Giriş: 22.01.2025 - 07:30 Güncelleme: 22.01.2025 - 07:30
Haberler Stil Anne saçı: Hormonlar ve kadınlara düşündürdükleri

Gür saçlara sahip bir kadın olarak saçlarımın dökülmesi sorun ettiğim bir konu hiç olmadı. Ama her elimi attığımda avucumda kalan saçlarımın hamilelikte hayatımın en sağlıklı döneminde olması çok şaşırtıcıydı. Günlük banyo rutinlerimin ardından her tarayışta fırçaya takılan saçlar birkaç telden fazlası değildi.

İşte anneliğin mucizesiydi benim için!

Bedeninde minik bir can büyüten bir kadının hayatının en sağlıklı, en sağlam döneminde oluşunun gözle görülür bir kanıtıydı adeta. Peki uzmanlar bu durumu nasıl anlatıyor?

"Hamileliğin hormonal değişiklikleri saç döngüsünde bir değişime neden olur. Böylece tüm saçlar büyüme aşamasında kalır. Dinlenme veya dökülme aşamasına geçmez" diyorlar.

Peki, doğumdan sonra neler oluyor? İşte orada tersine bir durum baş gösteriyor.

Doğum sırasında, büyüme aşamasından dinlenme aşamasına ani bir geçiş oluyor ve bu da bol miktarda dökülme aşamasını tetikliyor.

Pek çok kadının anne olduktan sonra saçını kısalttığını hiç fark ettiniz mi? Saçının boyunu kısaltıp köklü değişime giden kadınların 'anne saçı'na geçmesi, aslında artık yeni bir statüye kavuşma isteğinden değil, zorunluluktan.

Çocuk sahibi olmanın beraberinde getirdiği kimlik krizleriyle boğuşurken, bir de üstüne, görünümde radikal bir değişime gitmek, aslında herkesin kaldırabileceği bir durum değil. Ama ne yaparsınız ki, hormonlar...

Daha dolgun, daha canlı saçlar kazandıran hamilelik hormonları, doğumdan yaklaşık üç ay sonra saçların geri çekilmesinden de sorumlu oluyor ne yazık ki. Sonuçta, dökülen saç miktarı yaklaşık olarak aynı olsa da daha yoğun bir şekilde döküldüğünü görmek endişe verici olabiliyor.

Doktorlar, saç dökülmesinin başlangıcı olarak üç aylık dönüm noktasını işaret ediyor. İlk üç ayın ardından gerçekliği yeniden kavramaya başlıyorsunuz. O noktadan önce, o kadar fazla bebeğe yoğunlaşmış oluyorsunuz ki, muhtemelen tamamen kel bile kalsanız umursamayacağınız bir dönemde oluyorsunuz.

İlk birkaç hafta ve ay, korkunç uyku yoksunluğu ve bitkinlikle birlikte hayatta kalma mücadelesiyle geçiyor genelde. Sonra, ritminizin en ufak bir parçasını geri kazandığınız anda, başka bir fiziksel adaletsizlikle karşılaşıyorsunuz:

"Saçlarım! Saçlarıma ne oldu?"

Vücudunuz iyileşiyor, çocuğunuzun beslenmesini düzene koymuş oluyorsunuz... Tam kendinize dönmeye başlıyorsunuz ki, saçlarınız canınızı sıkıyor. İşte o zaman kısa saç imajı zorunlu hale gelebiliyor. Doğumdan sonra kısalan saçlara da bu nedenle 'anne saçı' deniyor.

Onlarca yıldır kısa saç ve annelik, çeşitli nedenlerle eş anlamlı olarak kullanılıyordu. Kolaylığı ifade ediyordu aslında. Ama kadınlar daha geç yaşta çocuk sahibi olmaya başladıkça ve çoğu zaman zaten rahat olduğumuz görünümü seçtikçe, anne saçının anlamı değişmeye başladı.

Yeni bir anne olarak kimliğinizi oluştururken bu aşamanın ne kadar önemli olduğunu etkileyebilecek başka bir sinir bozucu zamanlama daha var. Ülkemizde doğumdan öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 8 hafta olmak üzere toplamda 16 haftadan oluşan doğum izniyle işe dönüş, saç dökülmesinin en yoğun olduğu döneme denk geliyor. İşe ve kariyere dönüş, gözyaşları ve tedirginlikle veya tam gaz bir "Oh be, sonunda evden uzaklaştım!" hissi ile yaşansa da özgüven ile fiziksel görünümümüz arasındaki bağlantı göz ardı edilemeyecek kadar güçlü.

Moda ve güzellik, çalışan annelerin uğraştığı acil sorunlarla karşılaştırıldığında yüzeysel görünse de, bunların devam eden zihinsel ve duygusal yolculuğun son derece önemli faktörleri olduğu inkar edilemez.

Çocuk sahibi olmanın getirdiği radikal değişimi deneyimledikten sonra, saçlarımızı ve onun sağladığı kimlik doğrulamasını hafife alıyoruz sanki.

Doğumdan sonra hızlı saç dökülmesi daha çok 2-6 aylık dönemde görülüyor. Buradan, yaşanan durumun geçici olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Dolayısıyla 'anne saçı' kolaycılığına kaçıp kendimiz gibi olmaktan uzaklaşmanın zorunlu olmadığını unutmamak gerekiyor.

Şimdi, kim olduğumuzu ve neyi sevdiğimizi hatırlamalıyız. Kendimize has saçlarımız, küçük bir insanı hayatta tutmaktan sorumlu kişiden çok daha fazlası olduğumuzu gösteriyor.

ABD'de çok satan kitaplar arasında yer alan ve kadınların doğum sonrası işe dönüşüne odaklanan 'The Fifth Trimester' adlı kitabın yazarı Lauren Smith Brody, "Bu sizin kişisel markanız" diyor.

Haksız sayılmaz!

Anne saçı artık, mecburiyetten kısaltılmış ve bizi biz olmaktan uzaklaştıran bir imaja başvurmayı temsil etmiyor. Anne olduktan sonra da hâlâ kendimiz gibi hissetmek çok önemli!

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER