Bir ebeveynlik yöntemi olarak HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK
Bazen, bir ebeveynin yapabileceği en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır! Uzmanlar 'helikopter ebeynlik' yerine 'deniz feneri ebeveynliği'ni öneriyor
Oğlumun yeni yeni yürümeye başladığı zamanlara şöyle bir döndüğümde, ilk adımlarını atarken, elbette sık sık yere düştüğünü hatırlıyorum. İşte o anda benim ne tepki verdiğim önemliydi.
Yüzümde endişe varsa veya duyulabilir bir şekilde heyecanlanmışsam, korkması gereken bir şey olduğunu düşünüp o da yüzünü ekşitiyordu, hatta bazen yaygarayı koparıyordu. Sakinliğimi korursam, kendini toparlayıp koşmaya dönüyordu. Onun zihinsel durumunu bu kadar güçlü bir şekilde etkileyebildiğimi görmek, hem ilginç hem de benim açımdan aydınlatıcıydı. Karşımda, hislerini yönetirken bana güvenen bir insan vardı.
Oğlum büyüdü, büyüdü ve artık sosyal çevresi olan bir ilkokul öğrencisi oldu. Elbette arkadaşlarıyla mutlu anlar kadar, zaman zaman sorunlu durumları da paylaşıyor.
Mutlu anlarını anlattığında birlikte gülüyoruz. Peki ya canı sıkıldığında?
İlk şikayetini hatırlıyorum. Kendisine karşı kaba davranan bir arkadaşından bahsetti. Anne olarak yavrumu koruma içgüdüsüyle ilk hareketim, durumu düzeltmek için benim ne yapabileceğimi düşünmek oldu. Öğretmenle mi konuşsam, müdürle mi konuşsam, okulu arayıp harekete geçilmesini mi talep etsem..? Ama tepki vermek yerine durakladım.
"Hmm, zor bir durum gibi görünüyor. Sen ne yaptın?"
"Ben artık onunla oynamayacağım" yanıtını aldım.
"Belki onunla hiç oynamamak değil, ama en azından bir süre uzak durmak harika bir çözüm" dedim.
Kafamda taşlar yerine oturmaya başladı. Bu sıradan diyalog, bana önemli bir ders verdi: Bazen, bir ebeveynin yapabileceği en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır!
Çocuğunu ilk kez kucağına alan insanın hissettiği duygu, "İşte hep benim sorumluluğumda bir insan" diyerek ona bakmak oluyor. Ebeveynlik, neşeli olduğu kadar zorlayıcı ve bazen stresli bir iş kuşkusuz. ABD’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir birimin geçen yıl yayımlanan ‘Ebeveynlerin Ruh Sağlığı’ adlı çalışmasında, baskı altında olan ebeveynliğin, insanların ruh sağlığı için tehlikeli olduğu savunuluyor.
Raporda, sosyal medyanın karmaşıklığından çocukların güvenliğiyle ilgili endişelere kadar tehlikeli bir ebeveynlik manzarasına katkıda bulunan bir dizi faktör sıralanıyor. Ancak her ebeveynin kontrolünde olan önemli bir strateji gözden kaçırılıyor: Aynaya bakmak!
Ya ebeveynlik yapma biçimlerimiz hayatı çocuklarımız için ve bizim için daha zor hale getiriyorsa? Ya ebeveynler, daha az şey yaparak hem çocuklar hem de kendileri için daha iyi sonuçlar elde ediyorlarsa?
Çok sayıda ebeveyn-öğrenci ilişkisine şahit olan eğitimcilerden bazıları, ebeveynlerin aşırı müdahaleci oldukları durumlarda, çocuklarını mücadele ve sebat etmenin getirdiği özgüvenden mahrum bıraktıklarını aktarıyor. Üstelik bu süreçte kendilerini de tüketiyorlar.
Çocuklarımızın acı çekmesini önlemek için biyolojik olarak programlanmışız. Onların zorlu mücadelesini izlemek dayanılmaz gelebilir. Son dönemde tespitler, çocuklarımızın eğitim hayatı, iş hayatı, bir mülke sahip olma gibi konularda bizden daha fazla mücadele etmesi gerekeceği yönünde.
Ebeveynler olarak ilk içgüdümüz, genellikle çocuklarımızın yolundan engelleri kaldırmayı içeriyor. Onlar için bunaltıcı gelen, ancak bizim kolayca aşabileceğimiz engeller bunlar. Duymuşsunuzdur, çocuklarının etrafında pervane olan, her konuya müdahil ebeveynlere ‘helikopter ebeveynler’ deniyor.
‘Helikoper anne’ ya da ‘helikopter baba’, belki çocukluk döneminde tolere edilebilir; ama ilerleyen yaşlarda geri dönülemez sorunlara yol açabiliyor.
Çocuk ve ergen psikiyatrları, “Çocuk, artık bir genç olduğunda, ebeveyninin kendisi adına müdahale etmesine alışmasından dolayı, kendi başına hareket edemeyeceğine inanmaya başlar ve bu da hem kaygıyı hem de bağımlılığı besler” diyor.
Doktor Kenneth Ginsburg’ün başını çektiği bazı Amerikalı pediatristler, ‘helikopter ebeynlik’ yerine ‘deniz feneri ebeveynliği’ni öneriyor. Bu, çocuğunun yolculuğunun her yönünü kontrol etmeden, güvenlik ve netlik sağlayan istikrarlı, güvenilir bir rehberliğe işaret ediyor.
Diyelim ki, çocuğunuz bir ödevden /projeden bunalıyor. Ona, içeriğe dair ne yapması gerektiğini adım adım anlatmak, onun adına işin bir kısmını üstlenmek, istemeden çocuğa ebeveyn katılımının gerekli olduğu mesajını iletir. Bazen bir çocuğun ihtiyacı olan şey sadece kabul edilmektir.
"Vay canına, bu ödev çok fazla gibi görünüyor!"
"Gerçekten çok çalıştığını görüyorum."
"Ödevini /projeni hazırlarken ne yapmak istediğine dair fikirlerin var mı?" gibi yüreklendirici ve onaylayıcı ifadeler, denizcilerin kayalara çarpmasını engelleyen deniz feneri etkisi yaratabiliyor çocuklarda.
Uzmanların önerdiği annelik/babalık biçimi olarak ‘deniz feneri ebeveynliği’, çocuklara kendi zorluklarıyla başa çıkma özgürlüğü verirken, duygusal destek sağlamayı da içeriyor. Deniz feneri ebeveynler, çocuklarına zor durumlarla karşılaştıklarında, kendi iradeleriyle başa çıkabileceklerine güvendiklerini gösteriyorlar.
Nasıl deniz feneri ebeveyni olabiliriz?
Kendimizle ilgili yapabileceğimiz en önemli değişikliklerden biri, sorunları çözme dürtümüzü, dinleme sabrıyla değiştirmeyi öğrenmek aslında. Hızlı çözümlere koşmak, duyguları veya sorunu bastırmaya yönelmek yerine; dinlemek, bir sorunu çözmek için acele etmeden duyguların varlık göstermesine izin vermek gerekiyor.
Uzmanlara göre dinlemek, çocuğumuzun zorluklarla başa çıkma becerisine güvendiğimiz mesajını iletiyor ona. Sorun ne kadar karmaşık olursa olsun…
Çocuklar büyüdükçe, patron rolünden danışman rolüne geçmemiz gerekiyor. Bu da bağımsız yetişkinler yaratma yolunda ilerliyoruz demektir.
2018’de hayatını kaybeden Klinik Psikolog Diana Baumrind, 1960'larda, araştırmacıların çalışmalarını temel alarak, sonunda 4 ebeveynlik stilini tanımladı: ‘Otoriter’, ‘izin verici’, ‘ilgisiz’ ve ‘yetkili’.
Buna göre otoriter ebeveynler, çocukları adına tüm kararları, müzakere için çok az alan bırakarak alırlar. İzin verici ebeveynler, çok az sınır koyarak çatışmadan kaçınırlar ve genellikle çocuklarının disiplin ve odaklanma konusunda zorluk çekmesine neden olurlar. İlgisiz ebeveynler, çocukla bağlantısız kalıp asgari destek sağlarlar.
Yetkili ebeveynler, net beklentileri dinlerler ve bir miktar esnekliğe izin verirler. İşte bu yetkili ebeveynler, ‘deniz feneri ebeveynler’dir. Değerler konusunda nettirler, ancak bu değerlerin uygulamaya konulabileceği farklı ve çeşitli yollara açıktırlar. Araştırmalar, yetkili ebeveynliğin çocuklar için en iyi sonuçları verdiğini, mutlu ve yetenekli yetişkinler yaratma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu çerçeve basit görünse de çok fazla ebeveyn bunu benimsemekte zorlanıyor ama.
Tüm ebeveynler, duruma ve kendi hayatlarında olup bitenlere bağlı olarak farklı zamanlarda otoriter, hoşgörülü, ilgisiz veya yetkili olabilir.
Ancak ebeveynlikte, kısa vadeli tasarruflar yerine uzun vadeli sonuçlara odaklanmamız gerektiğini hatırlamalıyız. Bu sayede hem ebeveynliğin stresini bir miktar azaltabilir, hem de çocuklar için daha iyi sonuçlar elde edebiliriz.
Evet, ebeveynlik stresli ve emekliliği olmayan bir ‘meslek’ gerçekten. Ancak destekleyici rehberler olarak bir adım geride kalıp çocuklarımızın kendi yollarında ilerlemelerine güvendiğimizde, kendi yükümüzü hafifletebilir, gelişmeleri için onları güçlendirebiliriz.
Evet, ilk iş ne yapıyoruz?
Hemen sorunu çözmek için koşmuyoruz. Nefes alıp biraz zaman kazanıyoruz, dinliyoruz ve çocuklarımıza kendi sorunlarını çözmeleri fırsat veriyoruz.
Tıpkı bir spor egzersizinde olduğu gibi… Bu defa bedenimize değil, zihnimize talim yaptırıyoruz… Ne dersiniz, başarabilir miyiz? Bence başarırız…