Yıkanmak "ölümcül" görülüyordu! Orta Çağ’da sabun kullanmak neden ayıptı?
Karanlık çağlar olarak bilinen dönemle ilgili en yaygın efsanelerden biri, insanların ömürlerinde sadece bir veya iki kez yıkandığıdır. Ancak tarihi kayıtlar ve o dönemin günlük yaşam pratikleri, bu yaygın inanışın aslında büyük bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu gösteriyor. Peki, sabun ve su o dönemde neden bazen "tehlikeli" veya "gereksiz" görüldü?
Günümüzde temizliğin en temel unsuru olan sabun ve sıcak su, Orta Çağ'ın belirli dönemlerinde doktorlar tarafından "ölümcül bir hata" olarak nitelendiriliyordu. Veba salgınları ve dönemin tıp anlayışı, insanları sudan uzaklaştırırken temizlik anlayışını da tamamen değiştirmişti. İşte detaylar!
ORTA ÇAĞ'DA TEMİZLİK: SABUN NEDEN DERİYE DEĞİL ÇAMAŞIRA DEĞERDİ?
Orta Çağ denildiğinde akla genellikle kirli sokaklar ve yıkanmayan insanlar gelir. Ancak modern araştırmalar ve tarihi belgeler, bu dönemin hijyen anlayışının sanıldığından çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor. Aslında Orta Çağ insanı için temizlik önemliydi; fakat sabunun kullanımı ve banyo yapma sıklığı, dönemin tıbbi inançları ve sosyal yapısı nedeniyle bugün bildiğimizden oldukça farklıydı.
SABUNUN YAPISI VE CİLT TAHRİŞİ
O dönemde sabun kesinlikle bilinen ve üretilen bir maddeydi. Genellikle hayvan yağları, odun külü ve kireç gibi maddelerin karışımından elde ediliyordu. Ancak bu karışım, insan cildi için oldukça sert ve tahriş ediciydi
"Yumuşak sabun" olarak adlandırılan bu tür, cildi temizlemekten ziyade, tekstil ürünlerini ve özellikle keten çamaşırları yıkamak için kullanılıyordu. İnsanlar yüzlerini ve ellerini sık sık yıkasalar da, vücutlarını sabunla ovalamak o dönemin narin cilt anlayışına ve eldeki sabunun kimyasına pek uygun düşmüyordu.
VEBA KORKUSU VE SUYUN "TEHLİKESİ"
Temizlik alışkanlıklarının değişmesindeki en büyük kırılma noktası, Avrupa'yı kasıp kavuran Kara Veba salgını oldu. Dönemin doktorları, sıcak suyla yıkanmanın citteki gözenekleri açtığına inanıyordu.
Bu inanca göre; açılan gözeneklerden "kötü hava" (miyasma) vücuda giriyor ve hastalığa neden oluyordu. Bu nedenle, vücudu tamamen suya sokmak ve sabunla liflemek, hastalığa davetiye çıkaran tehlikeli bir eylem olarak görülmeye başlandı. Sabun kullanıp yıkanmak "ayıp"tan ziyade, hayati bir risk olarak algılanıyordu.
GÜNAH VE HAMAM KÜLTÜRÜNÜN ÇÖKÜŞÜ
Erken Orta Çağ'da oldukça yaygın olan halk hamamları, zamanla sadece temizlenilen yerler olmaktan çıkıp fuhuş ve ahlaka aykırı davranışlarla anılmaya başlandı.
Kilise ve yetkililer, bu mekanları ahlaki yozlaşmanın merkezi olarak görmeye başlayınca hamamlara gitmek toplum içinde hoş karşılanmamaya başlandı. Yani sabunlanmak veya yıkanmak eyleminin kendisinden çok, bunun yapıldığı kamusal alanlar "ayıp" ve günahkar kabul edildi.