İnsan ve değerleri üzerine düşünmek…
"Değer nedir?", "Bir şeye neden 'değer' atfederiz?", "Değerlerimiz evrensel midir?", "Aynı olaylar neden farklı şekillerde değerlendirilir?" gibi sorular felsefenin tartışma alanında sorulmaya ve yanıt aranmaya devam ediyor. Düşünür İonna Kuçuradi, "İnsan ve Değerleri" adlı eserinde bu sorular ile tartışma yaratırken aynı zamanda bizlere felsefe yapma ve derin düşünme imkanı sunuyor.
İoanna Kuçuradi'nin "İnsan ve Değerleri" adlı kitabı, insanın eylemleri hakkında derin bir felsefi inceleme sunuyor. İnsan ilişkilerindeki dinamikleri, birçok çatışmanın kaynağını felsefi kavramlar üzerinden sorguluyor. Şu soru felsefenin alanında düşündürmeye devam ediyor: Neden aynı eylem ve olayların farklı şekillerde değerlendirilmesi insan dünyasının bir olgusudur? Bu değerlendirme farkları hatta zıtlıkları, Kuçuradi'de başkaldırı duygusu uyandırıyor ve kitabında bu olguyu açıklamaya girişiyor. Değerlendirme sürecini ve "değerlendirilen şeyi” uygun bir şekilde nasıl değerlendirebileceğimizi derinlemesine sorgulamak, Kuçuradi'nin felsefi çalışmalarının merkezinde yer alıyor.
DEĞER DEDİĞİMİZ NEYDİ?
“İnsan, tür olarak insan, tek tek kişilerin gerçekleştirebildikleri ve yaşayabildikleriyle varlığa yeni boyutlar kazandırmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri değerdir. Kişilerin fiilen yaşadıkları, fiilen gerçekleştirdikleriyle değerlenir insan. Bu değerlenme ise varlığın apayrı bir boyutudur. Bu bakımdan, değerli bir şeyi değerli olmayandan ayıran, amaç, anlam v.b. şeylerin kausal oluşla iç içe verildiği olaylar ve durumlarının değerini belirleyen, bunların insana kazandırdıklarıdır; başka bir deyişle, insanın yaşantı ve eylem imkanlarının genişlemesinde nasıl bir katkıda bulunduklarıdır.”
Kitap; “değeri”, “değerleri” ve “değerlendirme yapmayı” titizlikle ele alıyor. Bu kavramların anlamsal olarak nüans farklarının altını çiziyor. Kuçuradi’ye göre anlamsal olarak değer ve değerler ayrı şeylerdir. Değerler var olan imkanlardır. Değer ise bir şeyin bir çeşit özelliğidir. Değerin oluşumunda da bir şeyin başka bir şey ile “ilgili olma hali” ve “bağı” onun önem ölçüsünü veya niteliğini gösteren ön koşuldur. Bu bilgiler ışığında aynı eylemler, aynı olaylar veya aynı durumlar, farklı kişilerce oldukça farklı değerlendirilir. Kimisi bir olaya olumlu bakarken kimisi olumsuz değerlendirmelerde bulunabilir. Kimisi bir şeye “iyi” derken kimisi “kötü” diyebilir.
Öte yandan doğruluk, iyilik, güzellik ve fayda dediğimiz kavramlar ise epistemolojik, etik, estetik ve ekonomik değer olarak adlandırılır. Dolayısıyla “değer” insan için önem taşıyan, dünya ve toplumla kurduğumuz ilişkide ortaya çıkan olgudur. Bu açıdan da “değer” insan yaşamının önemli ögesidir. Değer insan için geçerli olan önem ve öncelik gördüğü anlamlar bütünüdür.
Kitap, "insanın değeri", "insanın değerleri", "kişinin değeri" gibi kavramların birbirinden farklı olduğunu vurguluyor. Aynı şekilde "sanatın değeri" ile "sanat eserinin değeri"nin de farklılığının altını çiziyor. “’insanın değeri derken kastedilen, insanın tür olarak insanın, diğer varlıklarla (insan olmayan her şeyle) ilgisi bakımından özel durumu, başka bir deyişle insanın varlıktaki özel yeridir. Dünyaya gelen her kişinin yaşama, beslenme, eğitilme hakkı, dokunulmazlığı, kısacası çeşitli uluslararası bildirilerde ve anayasalarda birçoğu ‘insan hakları’ adı altında toplanan (…) haklar, temellerini insanın değerinde bulur (…) ‘İnsanın değerleri’nden kastedilen şey, tür olarak insanın bütün başarılarıdır. Bunlar, insanın varlık imkanlarının gerçekleşmesidir; varlık şartlarının ürünü olan fenomenlerdir” diyor Kuçuradi…
Ortaya koyulan başarılar da kişi-üstü değerler olarak insan dünyasının belli başlı ögesidir. Kuçuradi sanatın değeri için de kişilerin yaşamı için ifade ettiği şey ve yaşamındaki yeri tanımlamasını yaparken, sanatın değerleri için ise sembol, anlatış tarzı ve form, kompozisyon gibi unsurların önemine dikkat çekiyor. “Bunlardan anlaşıldığı gibi değer, yani bir şeyin değeri, kendisiyle aynı türden olan şeyler arasındaki özel yeridir.” diyor Kuçuradi… Bu bağlamda bir şeyin diğer şeyler arasında insan için taşıdığı özel anlamı “önemli” duruma geliyor.
İYİ VE KÖTÜ BİRER “DEĞER” Mİ?
Kuçuradi, değerlendirme eyleminin belirli kurallar, ilkeler, modalar ve normlara göre yapıldığını belirtiyor. Ne var ki bu durum değerlendirilen şeyin kendi öz değerini göz ardı ediyor. Örneğin, bir kişiyi sadece dış görünüşüne göre değerlendirmek, onun gerçek değerini yansıtmıyor. Dolayısıyla değerlendirme edimi bir çeşit “değer biçmeye” dönüşüyor. Buna bağlı olarak Kuçuradi, yapılan değerlendirmelerin, değerlendirilen şeyin gerçek doğasını dikkate alması gerektiğini vurguluyor. Aynı zamanda doğru değerlendirme yapmanın önemine dikkat çekiyor. Doğru değerlendirmeler, kişinin eylemlerinin ve ortaya koyduklarının neyle ilgili olduğunu ortaya çıkarıyor. Böylece değerlendirilenin doğru anlaşılmasını sağlıyor. Kuçuradi’ye göre değerlendirilenin (bir kişi, bir eylem) kendinde taşıdığı değeri bulmak için onu yargılamamalıyız, doğru anlamalıyız.
Kuçuradi doğru değerlendirme yapmayı bir bilgi, aynı zamanda bireysel bir sorun olarak görüyor. Bu durumda ise eylemlerimiz ile ilgili iyi-kötü ikileminde bir felsefi sorun ortaya çıkıyor. Zaten, kitabın ortalarına doğru “O halde iyi nedir, kötü nedir” yönünde soru sormaya başlıyoruz. Öyle ki Kuçuradi, “iyi”nin tanımlarına ilişkin Platon’dan Kant’a birçok düşünürün görüşüne yer veriyor. Platon’da “iyi” ideaların ideasıdır. Erdemlerden meydana gelir. Bir şeyin iyi olması için ölçülü ve dengeli, kendi kendine yeterli olması gerekir. Aristotales’te “iyi” ise insanın erdemlere göre etkinlikte bulunması ve bu etkinlikten duyduğu sevinçtir. İnsanın (ruhun) erdemlere uygun huy edinmesi iyidir. Bu bakımdan “iyi” mutlulukla eş anlamlıdır. Kant’ta ise iyi, saf pratik aklın, kesin buyruğun belirlediği istemedir. İyi kavramını mümkün kılan ahlak yasasına kayıtsız şartsız uymaktır.
Kuçuradi, filozofların “iyiyi”, “iyi böyle yaşamaktır.”, “iyi kesin buyruğa uymaktır” türünde yargılar ve tanımlar ile sınırlı hale getirmelerini tartışmaya açıyor. Bu yargılar bir şeyin “ne” olduğundan çok “nasıl” olduğunu belirtiyor: “(…) filozofların iyinin ne olduğunu gösterme çabası, günlük yaşamdaki değer biçmelerinin göreliğine karşılık, değerli eylemde bulunmak için bir ölçü vermek çabadır.” Kuçuradi’ye göre iyi ve kötü birer değer değildir. Fakat bunların değer olmayışı ve göreliliği insan ilişkilerinde ortaya çıkan değerlerin göreli olduğunu göstermez. Kuçuradi “değerlerin değerlendirilmesi ne şekilde yapılmalı” sorusunun üzerine düşünmemiz gerektiğini tavsiye ediyor. Kitap bunlar gibi birçok analiziyle “Bir şey ne için değerlidir” sorusunu soranlar için önemli bir kaynak niteliğinde.
“Önemli olan, şeylerin köklerine ulaşmak değildir artık; önemli olan, mademki dünya olduğu gibidir, bu dünyanın içinde nasıl davranacağımızı bilmektir.” diyor Albert Camus…