Trump’ın bir faydası daha ortaya çıktı ama Amerika yararına değil. Elit üniversitelerin yabancı öğrencilerini deport niyeti sayesinde Çin’den Avrupa’ya birçok akademik kurum ABD’den parlak beyinleri kapmak üzere harekete geçti, cazip programlar hazırlamaya başladı. Hatta Almanya’nın yeni hükümetinden Harvard’a “Gelin burada sürgün kampüsü kurun” teklifi bile gitti.
Eleştirilere bakılırsa, Amerika’nın başarı modelinin taşıyıcı sütunu olan bilim ile hükümet ve iş dünyası üçgenindeki işbirliğine zarar verecek bir serüvene girişmiş bulunuyor Trump. Günümüzün çığır açan teknolojilerinin kaynağı Amerikan üniversitelerine dadanarak altın yumurtlayan tavuğu kesiyor. “Özgürlükler ülkesi” ABD’nin, cazip çalışma koşullarıyla dünyanın dört bir yanından bünyesine çektiği bilim insanlarının yeni keşiflerde büyük payı vardı. Kabarık Nobel Ödülü listesinden Aziz Sancar ve Daron Acemoğlu bu uluslararası deha gücünün aktörlerinden sadece ikisi.
Trump operasyona Harvard’dan başladı; üniversitenin 3 milyar dolarını kesip uluslararası öğrenci kayıtlarını durdurduğu gibi yaklaşık yedi bin öğrencisini vize iptaliyle ülkeden postalamak istiyor. Süreç yargı kararıyla geçici olarak askıda. Şimdilik Harvard namlunun ucunda ama Yale, Princeton gibi diğer Ivy League üniversitelerine de sıranın geleceğinden kimsenin kuşkusu yok. Çünkü yabancılardan kurtulmak için ileri sürülen gerekçeler biteviye çeşitleniyor, genel olarak akademinin özerk ve liberal yapısını hedef alan, eleştirel sesleri susturmayı amaçlayan sağ popülist hamle izlenimi bırakıyor daha çok. Başkan Yardımcısı JD Vance üniversiteleri “düşman” gördüğünü açık açık söyledi.
ÇİNLİ ÖĞRENCİLER VE MUSLUKÇULAR
Harvard’a karşı hamle temelde antisemitizmle mücadele ambalajına sarılıyor, İsrail’in Gazze kıyımını protesto eylemleri Yahudi öğrenci ve öğretim üyelerinin güvenliğine tehdit sayılıyor. Ancak aniden, Pekin’le rekabet de devreye giriyor.
Dışişleri Bakanı Marco Rubio açıkladı; Çinli öğrencilerin, özellikle de Çin Komünist Partisi’yle ilişkisi olan ve kritik alanlarda çalışan öğrencilerin vizelerinin acilen iptal edileceğini söyledi. Kritik alanların hangileri olduğunu söylemedi ama ABD’deki 277 bin Çinli öğrencinin yarısı matematik, mühendislik, bilim ve teknoloji öğrenimi görüyor. Komünist Parti’nin ise 100 milyon üyesi var ki, bunların önemli bölümü ideolojik nedenlerden çok sosyo-ekonomik statü için partiye giriyor. Vize iptallerini yürüten İç Güvenlik Bakanlığı’nın başındaki Kristi Noem ise Harvard’ı Çin Komünist Partisi’yle çalışmakla ve partinin milis güçlerini ağırlayıp eğitmekle suçluyor.
Harvard kampüsüTrump antisemitizmi öne sürüyor ama LGBT+ karşıtlığı da Harvard’a yönelik husumetin gerekçesi haline geliveriyor. En son Truth Social paylaşımında “İleri derecede antisemitik Harvard’ın üç milyar dolarını alıp ülke çapında meslek okullarına vermeyi planlıyorum. Şiddetle ihtiyaç duyulan teknik elemanlar için büyük yatırım” dedi Trump. Yatırım doğru da, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt Fox News’daki yayında retoriği derinleştirdi; ülkenin LGBT+ mezunlardan çok Amerikan değerlerine bağlı çıraklara, muslukçu ve elektrikçilere ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
SAVAŞ MAKİNESİNDEN İNOVASYONA
Antisemitizmle mücadele gerekçesi, Yahudi kadrolara göre de bahane. Bu görüşü dile getirmek üzere üç bini aşkın Yahudi öğretim üyesi ve öğrenci “Not in our name” başlığıyla açık protesto mektubu yayınladı. “Demokrasiler Nasıl Ölür” kitabının yazarı Harvard’lı Yahudi Prof. Steven Levitsky’ye göre ABD demokrasisi artık çöküşte ve otoriter tarzıyla Trump’ın asıl amacı, eleştirel ses yükselten bilim insanlarını ve sivil toplumun diğer aktörlerini sindirmek. Bunu yaparken de Amerikan başarı modelinin köküne dinamit koymayı göze alıyor.
Oysa bugüne kadar ABD yönetimleri hangi renkten olursa olsun, yüksek öğrenim kurumlarındaki temel araştırmaları milyarlarca dolarla destekledi. İdealizm adına değil, kendi yarar ve çıkarına destekledi. Soğuk savaş döneminde amaç Sovyetler Birliği’ne karşı silahlanma yarışını kazanmaktı. Ancak şu görüldü: Araştırmacıların askeri alanda geliştirdiği yenilikler sivil hayata uyumlu inovasyonlardı aynı zamanda. Üniversiteler çevresindeki iş dünyası gelecek vaat eden icatlara yatırım yaptığı için prototipler kısa sürede piyasaya sürülen ve büyük paralar kazandıran ürünlere dönüştü. Federal hükümetle bilim ve iş dünyası arasındaki işbirliği sayesinde. GPS ve mRNA aşılarından tutun Google arama motoruna kadar bütün çığır açıcı teknolojilerin kaynağı üniversitelerdi.
mRNA'nın mucidi Katalin Kariko, Macaristan göçmeni. Drew Weisman ile birlikte Nobel aldıBir araştırmaya göre, ABD yüksek okulları tarafından yapılan patent başvurularının dörtte üçünden fazlasında mucitlerden en az biri ABD dışında dünyaya gelmiş. Ayrıca değeri 1 milyar dolardan fazla olan start-up’ların çoğunun kurucusu da göçmenler.
HER ÜLKEYE LAZIM
Başkalarının “beyin göçü” daima ABD’nin kazancı oldu, ancak mevcut misilleme iklimi üstün vasıflı lise ve lisans mezunlarını Harvard ve diğer elit ABD üniversitelerine başvurmaktan alıkoyacak. Çünkü günün birinde ülkeden postalanma riski çok yüksek. Zaten ABD elçilik ve konsolosluklarına gönderilen talimatla öğrenci vize işlemleri durduruldu.
Şimdi Trump parlak beyinleri ülkeden kovalarken, birçok ülke onları çekmeye çalışıyor. İlk harekete geçen Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi oldu, Harvard’ın uluslararası lisans ve lisans üstü öğrencilerine akademik destek vaadiyle açık davet yayınladı.
AB Komisyonu ise “Choose Europe for Science” pilot programını uygulamaya koydu. Gerçi programın 2025 bütçesi sadece 22.5 milyon Euro, ancak bazı AB üyeleri ABD’den araştırmacıları çekmek için müstakil girişimlerde bulunuyor. İspanya, önümüzdeki iki yıl için 45 milyon Euro’luk destek sağlıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise 100 milyon Euro’luk bir program başlattı; yeni internet platformu “Choose France for Science” üzerinden araştırma projelerine fon başvurusunda bulunmak mümkün.
Almanya’daki yeni Merz Hükümeti ise her ülkeye lazım nitelikli beyinleri çekmek için programa girişmedi ama Kültür Bakanı Wolfram Weimer, Bloomberg’e açıklamasında “Gelin burada bir sürgün kampüsü kurun” diye Harvard’a davette bulundu. Bakan, Harvard ve diğer ABD üniversitelerinin öğrencilerine Almanya kapılarının açık olduğunu söyledi.
Trump’tan daha güvenilir olabilirler mi? Amerikan kampüslerinde İsrail'i protesto etmiş öğrencilere vize problemi çıkarmayacaklarından emin olabilir miyiz acaba?