Direkt, bodoslama konuya gireceğim.
Kim ne derse desin, kim nasıl eleştirirse eleştirsin inanın umurumda değil. Çünkü artık bazı insanların tam da bu zamanlarda duyar kasmalarından çok sıkıldım. Ya da sahteliğinden desem daha doğru olacak.
Birçok olayda da yaşandığı gibi, Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki otel yangınından sonra yine ve yeniden günahsız insanlar; vicdansız, gözünü para hırsı bürümüş, edepsizler yüzünden suçu-günahı olmayan insanlar utanıyor-uz!!!
Olay olduğu andan itibaren, "Uyurken, yemek yerken, gülerken, eğlenirken, daha önceden plan yapılmış ve iptal edilememiş tatiller" yüzünden suçluluk hissediyoruz.
Yine ve yeniden sosyal alemde birileri normal hayatını yaşamaya çalışırken linç ediliyor.
Ki bu linç edilmelerin saçmalıktan ibaret olduğunu düşünüyorum. Bazılarının da sahtelik ya da dikkat çekme çabasından...
Herkesin acı çekme, üzülme şekli ve tavrı farklıdır. Kimseyi de ilgilendirmez nasıl üzüldüğü, olaya nasıl baktığı. Başkasının hatası, vicdansızlığı yüzünden sen yine bir başkasına zulüm edemezsin arkadaş. Sen baksana kendi duyguna, işine...
Gerçekten sen bak işine. Ayrıca o kadar rahatsız oluyorsan da takip etmez ya da sosyal medyayı açıp bakmazsın, olur biter. Bu kadar basit!!!
Sonra oraya, "Yine dayanamayıp paylaşım yaptığı için takipten çıktım birçok kişiyi" demene ayrıca ne gerek var. Kime neyi ispat ediyorsun. Ya da sen daha mı çok üzülüyorsun da o üzülmüyor. Üzüntü mü yarıştırıyorsunuz?
Farkındaysanız hala sömestr ve insanların çocukları tatilde. İnsanlar bir yerlerde aylar öncesinde program yapmış ve çocukları, yeğenleri için de bir yerlerde ya da olabilir.
Kime ne, sana ne, ona ne, bana ne!!!
Önceki gün bir annenin gözyaşlarına şahit oldum. Kadın, "Arkadaşlarım bana söylemediklerini bırakmadı. Ama ne yapayım, çocuğum için bir yerlerde olmak zorundayım. Aylar önce planlanmış, küçücük çocuğa bu durumu nasıl anlatayım. Zaten sosyal medyada görüyor psikoloji berbat" diyor. Eminim o eleştiren kişiler o kadının yerinde olsaydı onlar da aynı durumda olacaklardı.
Ve evladını kaybetmiş annelerin feryadına. Zaten onların acısını hisseden insan bu yarışlara girmez ki!!! Bu acı çok büyük, çok. Tarifi zor ve yıllarca unutamayacağımız görüntüler.
Ama bizim insanımızın en büyük eksikliği de bu; EMPATİ!!!
Ve daha çok şey...
Ve bu yüzden, insanlar sürekli açıklama yapmak zorunda bırakılıyor. Oysa ki, vicdanlı, iyi insanlar değil, vicdansız insanlar açıklama yapıp yaşadığımız bu travmanın yükünü üstlerine almalı. Ve onca kayıplarımızın acısını bin kat yaşamamız. Ama insanlar bu tarz olaylarda o kadar çok birbirine giriyor ya da açık arıyor ki, bunlara sebep olan insanlar da aradan sıyrılıveriyor.
Bakın bizler bu topraklarda öyle olaylarla karşılaştık ki, her defasında da aynı şeyleri yaşıyor ve asla ders almıyoruz. Gerek yetkililer, gerek işletmeciler, gerekse vicdansızlar aynı yönde ilerlemeye devam ediyor.
Bizler değil, bizlere bunlara yaşatanlar utanmalı, uykuları kaçmalı.
***
Özellikle hassas olmak gerek
Uzun süredir hastanede tedavi gören Tanyeli, ziyaretçi akını sonrası grip olduğu için hastalığı ağır geçiriyor. Ve solunum cihazına bağlı şekilde de sosyal medya hesabından "Gelmeyin" diye açıklama yaptı.
Yıllardır tanıdığım Tanyeli'nin bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyor ve dua ediyorum.
Ama Türk insanın "yanında olayım", "göreyim" duygusu bazı hastalıklar için geçerli değil ve olmamalı. Bazen sevdiğin insanın daha da acı çekmemesi için kapının dışından desteklemeli ve yalnız olmadığını hissettirmelisin.
Tanyeli'nin durumu da şu an yanında olarak değil, biraz uzakta, ötede olarak destek verilecek bir noktada.
O yüzden Tanyeli'yi seven herkesin daha hassas olması gerektiği bir durumda; "Gittim", "Gördüm", "Yanındaydım" demeden önce bir kez daha düşünün derim.