Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Derya'lı, Sıla'lı, Remos'lu ve hatta Anna Vissi'li, Valeron'lu… Yunanlısı, Rus turisti ile bol Bodrum
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Malumunuz bu yaz iki farklı yüzü ile Bodrum var karşımızda.

        Bir taraf, “Kimseler yok, Bodrum bu sene bomboş” derken, diğer tarafın Bodrum’u tıklım tıklım…

        Perşembe’den Pazar’a arabeskin damarına vurduğumuz, “Kafa nereye biz oraya” dediğimiz, “Ela ela” diye taverna gecelerine ışınlandığımız tıklım tıklım olan diğer Bodrum’dan bildiriyorum…

        Perşembe günü Bodrum Günay sahnesinde ilk kez sahneye çıkan Derya Bedavacı tıklım tıklım. Hiç aklımda yokken, “Aaa Derya varmış” deyip içeriye daldığımda kalabalığı görünce şok geçirdim. Günlerden Perşembe ve masaların arasında zor yürünüyor. İyi de “Hani Bodrum boştu” diye diye “Amaaa geçecek” havasına bürünmem iki saniyemi aldı.

        Beni bilen bilir, yıllardır “Siz Uyurken” bildirdiğim için kapıdan geçerken çat diye girmelerim meşhurdur. (Malumunuz habercilik refleksi)

        Ancak arabesk sevgim de tartışma kaldırmadığı için, Derya’nın bol acılı şarkılarının bir anda içine girivermem kısa sürdü. Tabii neredeyse daha kimseler bilmezken, dinlemezken, henüz Hakan Altun, kendisini halka tanıtmadığı dönemlerden dinlediğim Derya Bedavacı sesi, yorumu ve şarkılarını seven biri olarak benim için ayrıca sürprizli ve keyifli bir gece oldu.

        Ve pek tabii zor yıllardan ve hatta sezonlardan geçerken işletmeyi, sanatçıların tüm kapris ve aldıkları yüksek ücretlere rağmen ayakta tutan Bayram ve Vahit kardeşlere de ayrıca tebrik. Ülkenin en önemli mekanlarından birini, bunca zaman ayakta tutmak zor iş. Ebru Gündeş, Mahsun Kızmızıgül, Cenk Eren, Ajda Pekkan ile istikrarlı bir şekilde devam ediyor müşterilerini memnun etmeye; çalışıp pes etmeden devam ettiriyorlar.

        Zor geçen zamanlarda bu tarz işletmelerin ayakta kalması hem çalışan için, hem de evine para götüren, ailesine bakanlar için çok önemli.

        ***

        Sıla şarkıları

        Tam da aynı mekanda bir gün sonra Niyazi-Hasena Mete’nin davetlisi olarak Sıla ile "Kafa nereye biz oraya" havasındaydık. Sıla ve şarkıları diye bir gerçek var. Mekan yine tıklım tıklım.

        Ayrıca kadın söylüyor arkadaş, resmen albüm kaydı dinliyorsunuz. O gece de Sıla’nın güzel şarkıları hem kendisini izlemeye gelen annesini hem de bizleri keyiflendirdi.

        Ses, yorum ve Sıla. Başka söze gerek yok. Kadın sahnede resmen devleşiyor.

        ***

        Ve

        Cuma günü Bodrum’un diğer “çok kalabalık” kesimi koşuşturmada. Her yerde bir organizasyon var. Elit kesim neredeyse denize girmiyor koşturmaktan. Kuaförler tıklım tıklım, abartmıyorum.

        Cuma akşamı çok organizasyon var ama bazılarının beklediği, her sene günler öncesinden yer yaptığı Yunanistan’ın en ünlü şarkıcısı, Atatürk ve Türkiye aşığı Antonis Remos var. Murat Delibalta’nın sahibi olduğu otelin beach’ine sahne kurulmuş, “Ela ela” diyor.

        Ön masalarda kişi başı 1500 Euro, standlarda 300 Euro olan Remos, her şarkı arasında gerek Murat’a gerekse Bodrum’a övgüler yağdırıyor.

        Yunan, Rus turistin çoğunluk olduğu gecede elbet Türkler de yok değildi. Ama son yıllarda “Kim bunlar” diye diye bilmediğim, hiç tanımadığım insanlar çoğunluktaydı. Ve çoğunun da 4 kişiden oluşan korumaları falan vardı.

        Evet evet, “Ah eskiden” demeyeceğim ama gerçekten eskiden böyle mekanlara girdiğim zaman en az 10 masayı tanırdım ve dibimizde de korumalar olmazdı.

        Hani son yıllarda “Para el değiştirdi” dediğimiz bir kitle mekanları dolduruyor ve hepsinin de koruması pardon pardon korumaları var. Nedenlerini hiç çözemiyorum. Vardır bir bildikleri.

        Neyse diyor, Remos’un Bodrum aşkına dönüyorum. Kendisi Türkiye'yi ve Bodrum'u özellikle Atatürk'ü çok seviyor. Sık sık dile getiriyor. Türkiye'den de çok Türk dostu, arkadaşı var. En son ülkeye gelen Yunan ünlülerin arasında. Bu hafta kendisi gibi ünlü Yunan şarkıcısı Anna Vissi de sessiz sedasız Bodrum’a gelmiş... Hatta Yunan’ın meşhur yeri Scorpions’ta her Çarşamba setin başında olan Valeron’u dinlediler.

        Anna Vissi arkadaşlarının teknesi ile tatile çıkmış ve Bodrum'da bir gece geçirip dostlarıyla eğlenmiş. Yani Remos, Anna Vissi ve Valeron ile Bodrum’da adeta Yunan çıkarması yaşanmış.

        Ne diyelim; “Ela ela.”

        ***

        Bodrum’un iki yüzü

        Anlatmaya çalıştığım tam da buydu işte. Yani “Bodrum bitti, sen ne kafadasın?” diyenlere iki hafta önce yazılarımla anlatmaya çalıştığım tam da buydu.

        Bodrum ikiye ayrıldı.

        Ve bir taraf “lüks, zenginlik Bodrum’u”…

        Diğer taraf “evi olanlar ve daha mütevazı yaşayanlar” kısmı.

        Ve tabii bir taraf fırsatçı esnaf kısmı. Üzgünüm ama, "O kan ağlayan esnaf" kısmı çıkarcı, artan fiyatları fırsat bilip her gün artış sağlayanlar. Uygun olan, her gün farklı hesaplar ile müşterilerini rahatsız etmeyen işletmeler gayet de güzel iş yapıyor.

        Her zaman söylüyorum; Biten kısım, fırsatçı kesim... (Tabii hepsi değil)

        Ve “Bodrum bitti” diyenlere de ayrıca çok kızıyorum. Arkadaş, bir şeylerin bitmesine ne çok meraklısınız. Neden bitsin güzelim tatil beldemiz? Sadece yön değiştiriyor.

        Benim evim olsa evden çıkmam; mis gibi denizi, havası ile mutlu olurum. Ama diğer taraftan marinada kat kat bindirmiş lüks tekneler ile dünyaca ünlü marinalar ile yarışan Bodrum ile de gurur duyardım.

        Tek şikayetim, o muhteşem koyların oyulması, çirkin oteller ve tesisler, yollar ve bakımsız sokaklar.

        Ayrıca insanımız kapısının önünü de temizlemiyor ne yazık ki!!! Bodrum yabancıların elinde olsa girişte ekstra para alırlardı turistlerden. O da ayrı bir konu!!!