Hollywood’un yakışıklısı Leonardo DiCaprio, İtalyan model sevgilisi Vittoria Ceretti ile Ibiza sahillerinde tatilde. Önceki gün genç sevgilisi denizde şen-şakrak kahkahalar eşliğinde arkadaşları ile eğlenirken, Leo lüks yatta tek başına otururmuş; derin, düşünceli, çökmüş, mutsuz halde görüntülendi.
Fotoğraflara bakarken istemsizce, “Seni böyle mutsuz eden hayat bize neler etmez Leo” dedim demesine fakat Leo’nun sevgilisinin kendinden 23 yaş küçük olduğunu fark ettim.
Öncelikle belirtmem gerekirse yaş farkına hiç takılmam. Eğer aşıksan, mutluysan yaşları kaç olursa olsun hiç fark etmez. Ancak şöyle bir gerçek de var ki; 23 yaş kendinden küçük biriyle insan zaman zaman zorlanabilir. Sanırım Leo da bu zorluklardan geçiyor.
Evet, günümüzde artık kimse 50 yaşında yaşlanmıyor, yaşlı gözükmüyor. Fakat yine de fikirlerin, düşüncelerin, zevklerin, hayata bakış açın çok ama çok değişiyor.
Tamam, sen de eğleniyorsun, koşuyorsun, zıplıyorsun, gülüyorsun, birçok yerden geri kalmıyorsun ama kalmak istediğin anlar da eskiye oranla daha doğrusu 20’lerine oranla, daha da bir azalabiliyor. Yani 50’lerinde artık kendin için yaşamak istiyorsun. Yok o kırılmış, yok bu darılmış, yok o küsmüş diye düşünmüyorsun. Daha doğrusu takmıyorsun.
Aman o üzülmesin diye “Denize gireyim, sabahlara kadar eğleneyim” demediğin yaşlarda ve düşüncelerde hayatında 23 yaş küçük insan olduğu zaman işin çok zor. Çünkü artık “Olmasa da olur” diyorsun.
-Ya da öylece durup denize boş boş bakmak istiyorsun.
-Ya da hiçbir şey düşünmek istemiyorsun.
-Ya da hiçbir şey yapmamak…
Ama 20’lerinde böyle olmuyor.
-İlla ki yapıyorsun.
-İlla ki, karşındaki kırılmasın diye oraya gidiyorsun.
-Orada olmak istemesen de oluyorsun. Çünkü istiyorsun.
-Ve her gece eğleniyorsun. Geziyorsun, dolaşıyorsun. Enerjin bitmiyor.
-Hatta saçmayabiliyorsun.
-Hatta saçma konuşuyorsun.
-Hatta gereksiz tepkiler de verebiliyorsun.
-Hatta her şeyi sen biliyorsun.
Ama 50’lerde tüm bunlar geçiyor, düşünceler oturuyor ve birçok şey boş geliyor. Hayat daha da bir güzel akıyor ve bu akışta insan, kendi duygularını hissederek yaşıyor.
İşte Leo da bu derin boşlukta öyle boş boş denize bakıyor ki, o anı yaşıyor. Ve gerçekten o an orada olmak istiyor. Başka bir şey için kendini zorlamak değil.
Ve tam da bunu fark ettiği o çöküş anını yaşıyor, hepsi bu!
Bu yüzdendir ki büyüklerimiz boşuna dememiş: “Boyu boyuna, huyu huyuna, yaşı yaşına uysun" ya da “Davul bile dengi dengine çalar" diye.
Çünkü denklik hayattaki her şeydir. Huzur ve mutluluk öyle her güzellikte bulunmaz. Bulduğunu sandığın şey, kocaman bir mutsuzluk da olabilir.
Aman diyeyim…
***
Nedir bu saçmalık gerçekten!
Athena’nın solisti Gökhan Özoğuz ile Farah Zeynep Abdullah haklarında çıkan aşk dedikodularına bir video ile verdiği tepkiyi görünce, “Dalga mı geçiyorlar, yoksa dalga geçtiklerini mi zannediyorlar" dedim.
İyi de neden?
Niye, kime bu tavır? Ya da şöyle sormak gerek: Nedir bu ukalalığınız?
Öncelikle;
-İkiniz de sıradan insanlar değilsiniz.
-Ne yazık ki ünlüsünüz.
-Şöhretiniz var, tanınıyorsunuz.
-Yani bakkalın, manavın, öğretmenin, apartman görevlisinin sıradan çocuğu değilsiniz.
-Ve evet, ikiniz de tekrar söylüyorum ünlüsünüz.
Sizin hayranlarınız var.
Öyle ya da böyle sizi izleyen, dinleyen, seven insanlar var. Ve elbette bu insanlar arasında özel hayatınızı da merak edenler var ve olacak.
Onlarla dalga geçeceğinize, “Evet var” ya da “Hayır yok” demek bu kadar mı zor?
Kusura bakmayın ama bu tavır şımarıklıktan başka bir şey değil. Kısacası “Evet birlikteyiz ama bu konuda konuşmak istemiyoruz" ya da “Hayır, biz sadece iyi anlaşan iki arkadaşız" diyeceksiniz konu kapanacak.
Bu kadar basit.