Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Geçmişten gelen bir mektup, bugünü değiştirebilir mi?

        Hiç düşündünüz mü…

        Geleceğe bir mektup yazsaydınız, kendinize ne söylerdiniz?

        Mesela; "Ah benim akılsız kafam, 20 yıl önce yaptıklarını şimdi yapmasaydın keşke!" mi dersiniz? Yoksa; “E ne oldu, ben sana dedim yapma diye. Şimdi ne haldesin, bir dön bak bakayım arkana!” mı?

        Ya da omuzunuza şöyle bir dokunur, “Helal olsun sana. Aferin! Doğru kararlar verdin ve sonunda doğru yere vardın,” mı derdiniz?

        Hayatın bir yerinde yazılan kelimeler, bugünün kalbini değiştirebilir ya da gerçekten değiştirebilir mi? Netflix’deki “Geleceğe Mektuplar”da edebiyat öğretmeni Fatma Ayar, öğrencilerine bir ödev veriyor ve; "Herkes 20 yıl sonra kendisine ulaşacak bir mektup yazsın" diyor. Ve beş öğrenci 20 yıl sonrasına mektup yazıyor. O yaşta ve duyguyla yıllar sonra bazı gerçekler de ortaya çıkıyor. Ve tabii sırlar da...

        Malum tozlu zarflar, geriye itilmiş duygular ortaya saçıldıkça, yüzleşmeler de başlıyor. Ve yıllar önce yazılan satırlar, yıllar sonra sahiplerinin hayatlarına geri dönüyor ve onları yerle bir ediyor.

        Yani “Geleceğe Mektuplar”, yalnızca geçmişi değil; bugünü, geleceği, alınan kararları ve kaçırılan ihtimalleri de sorgulatan bir dizi olmuş. Ben de izlerken kopamadım. Bir çırpıda bitirdim.

        Senaryosunu Rana Denizer kaleme aldığı, yönetmenliği Cenk Ertürk'ün yaptığı dizide Gökçe Bahadır, Onur Tuna, Selin Yeninci, Erdem Şenocak, Saygın Soysal, İpek Türktan, Banu Fotocan, Pelin Karahan ve Yusuf Akgün rol alıyor. Tabii bu isimlerin 20 yıl önceki hallerini de genç oyuncular; Güneş Şensoy, Can Bartu Aslan, Kerem Alp Kabul, Deniz Bakacak, Nilüfer Bayraktutan, Çağıl Aydıner ve Berk Özgür canlandırıyor. Feridun Düzağaç da dizide konuk oyuncu.

        Öncelikle ben diziyi sevdim. Çünkü;

        1-Su gibi akıp gidiyor.

        2-Oyunculuklar çok güzel ve samimi.

        3-İnsanların göründükleri gibi olmadıklarını bir kez daha dizi gün yüzüne çıkartıyor.

        4-Düşündürüyor.

        5-Hayatta verilen kararların, sonucunda neler olabileceğini gösteriyor.

        Ve "Kendime 20 yıl önce mektup yazsaydım ve o mektubu bugün okusaydım neler değişirdi hayatımda acaba" diye sormadan edemiyorum. Ve son günlerde sık sık "20 yıl önce bazı kararları verseydim, bugün neler olurdu?" diyorum.

        Ki son yıllarda sanırım çoğunluk bu soruları soruyor, kendine. Çünkü hayatta illa ki, hatalar yapıyor, düşüyor, kalkıyoruz.

        Sunulan yollardan seçimler yapıyor ve seçimlerimizin kararlarını yaşıyoruz. Fakat şöyle bir gerçek var ki, "Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım" diyor geçmişi iyisiyle, kötüsüyle kabul edelim diyorum. Yoksa geçmiş sıkıntılar insana bir yapıştı mı bırakmaz alimallah... Tabii bir de yıllar önce verilen karar bugünlere iyi bir yere getirmediyse vah ki ne vah.

        ***

        Asla demeyeceksin bu hayatta

        Spoiler vermek istemem ama dizide 20 yıl önce “Asla olmaz” denilen iki kişi, 20 yıl sonra birbirine yeniden âşık oluyor. Hem de öyle böyle değil. Kalpten… Gerçekten… Samimi…

        Mesela İsmail Hacıoğlu, 2020 yılında boşandığı eski eşi Duygu Kamarki ile beş yıl aradan sonra yeniden “Evet” demiş.

        İkilinin bir kızları var. Demek ki, birbirlerinde bulduklarını beş yıl içinde bulamamış yeniden dönme kararı almışlar. Ne güzel. Hatta birbirini tanımaktan sıkılmamış, geçmişin tortusunu silmiş, yeni bir yolculuğa hazır bir şekilde yeniden kavuşmuşlar. Bravo ben böyle insanlara saygı duyuyorum.

        Ne kibir...

        Ne ego...

        Ne de inat yok...

        Hissetmiş, istemiş ve olmuşlar. Helal!!!

        Tabii;

        -Kötü ayrılmadılarsa,

        -Kalp kırılmadıysa,

        -Ve birbirlerini gerçekten anlamaya çalışıyorlarsa…

        Neden olmasın?

        Sonuçta insan en çok neyi ister?

        Güvende olmayı… Mutlu olmayı… Eğlenmeyi… Huzur bulmayı…

        Demek ki, bu ikili tüm bunları birbirinde bulmuş.

        Beş yıl geçmiş, yeniden kavuşmuşlar. Çünkü kalp unutmazsa, zaman bazen sadece bir ara. Sonra o kalp seni ne yapar eder kavuşturur öyle değil mi?

        İsteyip kavuşamayanlar o zaman bu çift örnek olsun ne diyelim.