Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Kardeş, evlat, abi, ana, baba: AİLE
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Show TV'de bir dönem yayınlanan başrollerini Serenay Sarıkaya ve Kıvanç Tatlıtuğ'un oynadığı "Aile" dizisinde yaralı evlat Aslan'ın, yine aileden yaralı Nevin'e; "Bütün mutlu aileler birbirine benzer, ama her mutlu ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır. Biz böyle bayılmıyor muyuz aile konusu gelince, didik didik macunlamaya. Onlardan aldığımız mutsuzluğu bile kutsuyoruz. Hatta en hastalıklı olan şey de ne biliyor musun? Öyle bir yer ki, aile denen yer. Bütün kötülükler iyi niyetle yapılır. Böyle tatlı tatlı. Babam benim küçükken bir kere bile olsun başımı okşamadı. Hep diledim, hep istedim. Böyle bir kere ya. Bir kere dedim ki, 'Oğlum seni çok seviyorum' dediğini duymak için nelerimi vermezdim. Ama duyamadım. Ama ben onu çok sevdim biliyor musun" cümlesi ile gayet net özetlenen; yaralı, öksüz, eksik bireyler ülkesi Türkiye.

        İşte bu yüzdendir ki, bugün Özcan Deniz'in ailesi ile savaşını çarşaf çarşaf izliyoruz.

        Oysa ki, 11 ayın sultanı Ramazan ayındayız. Ramazan demek "Hoşgörü" demek. Ama yine, yeniden ne oldu; hoşgörüsüzlük, kavga, hır, gür, "Aile" kavlarımın saygınlığını yitirmesine ne yazık ki, şahit oluyoruz.

        Şahsen kendi adıma "Aile" kavramına çok büyük önem verip saygı duymamdan ötürü Özcan Deniz ve yaşadığı durumu üzüntü ile izliyor ve hiç hak etmediğini hissediyorum.

        Çünkü yaşadıkları her akşam evlerimize konuk olan, reyting rekorları kıran bir dizi değil, maalesef gerçek hayat!!!

        Bakın bir eğitmenin konuşmasında, "Anne ve babalar çocuklarını 'Artık seni sevmeyeceğim' diye tehdit ettiğinde bile çocuk yine anne ve babanın peşinden gider. Çünkü çocuk anne ve babayı koşulsuz sever" cümlesi geldi aklıma. Çünkü gelinen noktada anladığım Özcan Deniz ile ailesinin durumu bu. Çünkü neredeyse mesleğe başladığım günden bu yana bir şekilde devam ediyor ancak kendisi hep üstünü kapatıyordu. Artık kapatılamayacak bir noktaya geldi ve evlat, kardeş, abi Özcan Deniz önceki gün sosyal medya hesabından "Adımın karşısına koyamadığınız sıfatları benden de beklemeyin artık. Beni evlat, kardeş olarak göremeyip 'Rakip' olarak görüp yaptığınız düşmanlıkların ayıbıyla, günahıyla yaşayın. Bugün evimi başıma yıkmaya, yuvamı dağıtmaya çalışan sizleri Allah havale etmiyorum. Allah'a emanet ediyorum. Haklının acelesi yoktur. Sabırlıyım. Başaramayacaksın" dedi.

        Yani "Aile"si ile tüm bağlarını kopardı.

        Ve yine sonuç; "Biz yanlış sevilen yalnız çocuklarız" maalesef.

        Özcan Deniz'in kardeşleri ile başlayan savaşı bu noktaya getirdi. Ve bu çocukları kim dünyaya getiriyor, kim seviyor, koruyor, kolluyor, kayırmıyor, ayırmıyor; Anne-Baba...

        Söyleyecek söz kalmadı maalesef. Deniz ailesinde ne savaş bitecek gibi ne de sular durulacak gibi gözükmüyor.

        ***

        Keşke

        -Anne ve baba tüm çocuklarını eşit oranda sevip, koruyup, kollayabilse. Tüm sorumluluğu bir çocuğun üstüne yüklemese ve kardeşler kavga ederken eşit oranda, dengeli hüküm verse.

        -Ailenin diğer bireyleri her konuya karışmasa.

        -Kol kırıldığında yen içinde kalabilse.

        -Gelinler, damatlar işin içine karıştırılmasa.

        Diye uzayıp giden bir liste yapabilirim.

        Ancak bugün bile günümüzde izlediğimiz yine ve yeniden reyting rekorları kıran dizilerde izlediğimiz şey; çocuklar hep anne ve babalarının kaderini yaşıyor. Bireyler hep ailenin verdiği kararları yaşamaya diretiliyor. O yüzdendir ki, biz daha çok izleriz böyle tartışma ve kavgaları. Mahkeme koridorlarında!!!

        ***

        Kime göre, neye göre

        TÜİK Türkiye'de evlenme çağında, yaşında olup hiç evlenmemiş kişi sayısını; 19 milyon 485 bin 977 kişi olarak belirlemiş. Tamam da kime göre, neye göre evlilik yaşı...

        Kimine göre 18 yaş evlilik için uygun.

        Kimine göre, 25'ler...

        Kimine göre de 30'lar...

        Belki 40'lar...

        Özellikle son yıllarda evlilik kavramının tamamen yok olması ile birlikte "Evlilik çağı" diye bir şey kalmadı ki!!! Özellikle boşanma oranlarının günden güne çoğaldığı günümüzde bu rakam ve istatistik kime göre, neye göre anlamak mümkün değil.