Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Güzel memleketimizin güzel toprakları yanıyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Karanlık bir yazı olacak... Güzel şeylerden bahsetmek istiyorum şu güzel Temmuz gününde. Şarkılardan, mekanlardan, yazlık yerlerden. Ama yok bu yazı üzgün bir yazı...

        Magazinden dem vurmak istiyorum. Ama olmuyor...

        Eğlenmekten, gülmekten ancak içim almıyor, güzel memleketimizin güzel toprakları yanıyor...

        Ancak yemek yiyor, uyuyor, uyanıyoruz. Gitmemiz gereken yerlere gidiyor, çalışıyor, hayatı devam ettirmeye çalışıyoruz. Ama bu, hiçbir şeyi umursamıyoruz anlamına gelmiyor. Çünkü insanız.

        Evet etrafta olaylara duyarsız, bihaber insanlar var. Hatta bazıları, "Ben de üzülüyoruz canım" diyor bir öylesine. Hatta bir de utanmadan “Oh olsun” diyenler var.

        Söyleyin, bu nasıl bir karanlık ruh halidir?

        Ve zaten onlar insan değil. İnsan görünümlü yaratık hepsi o kadar ve onları ciddiye almayı çoktan bıraktım. Size de tavsiye ederim. Normal hayatta suratlarına bile bakmıyorum.

        Bakın biz ne yaşıyoruz biliyor musunuz? Korkunç bir yüzyıldan geçiyoruz. Ciğerimiz yanıyor, insanımız korku içinde.

        Hayvanlar, ormanlar, börtü böcek yanıyor. Ve bu sadece doğa değil, vatanın canından can kopuyor. Görüntüler gerçekten korkunç. Ve o videolarda gördüğünüz yangınlar bir parça bile canınızı acıtmıyorsa, siz zaten “insanım” diye çıkmayın insan içine. Çünkü bu insanlık olamaz. Hele bazı videolarda yangını çıkaranlar var, neresi olduğu önemli değil. Çıkartmış bir yerde işte. Ve bir de onları izleyip kayda alanlar var.

        İşte onlar da o yangını çıkartanlardan farksız ve suçlular. Kardeşim git üstüne atlasana!

        Polise haber versene!

        Durdurmaya çalışsana!

        Ben izlerken öyle küfür ettim ki, buraya yazsam ki yazamam. Ama içim soğuyor mu? Soğumuyor elbet. Nasıl soğusun Allah aşkına. Yangın çıkartmak nedir aklım almıyor. Nasıl bir anne ve babanın evladı bunu yapar sorarım. Bunlar hiç sevgi görmedi

        O-la-maz!

        Aklım almıyor, almıyor! Gerçekten sizin başınızı kimse okşamadı mı? Bu nasıl bir sevgisizlik.

        ***

        Aklımız fikrimiz oralarda

        Güzel İzmir’imiz. Canımız, ciğerimiz.

        Çeşme, Alaçatı, Urla… Cennet vatanın cennet köşesi. Günlerdir yanıyor. İzmir olmuş, Çeşme olmuş fark etmez. Hatay olmuş, Ankara olmuş, Bodrum olmuş fark etmez. Hepsi bizim vatanımız, canımız güzel memleketimiz.

        Hepimizin orada dostu, kardeşi, anısı, hikâyesi var. İşletmecisi zaten bu yaz perişan. Şimdi bir de yangın.

        İnşallah bu son olur. İnşallah…

        ***

        Ama rüzgâr var

        Temmuz, Ağustos geldi mi deli gibi eser o rüzgar oralarda. Bilen bilir ve o rüzgâr, yangını da alır götürür.

        Üç saniye değil, bir saniye bile durmaz!

        Şunu net yazıyorum:

        Bir orman yakan,

        Yangın çıkaran,

        Kafasına göre mangal yakan,

        Sokaklara izmarit atan,

        Arabadan sigara fırlatan…

        Hepsi ömür boyu müebbet almalı!

        Bu memlekette bir ağaç dikene kıymet verilmiyor ama orman yakana ceza da verilmiyor benim aklım asla da basmıyor. Nasıl olacak yeter artık!

        Adalet bugün bana, yarın sana, öbür gün diğerine. Adalet herkese lazım. Hak-huk herkese lazım, bazılarına değil. Bir gün herkese lazım...

        ***

        Bir de sosyal medya meseleleri

        Zaten insanların canından can gitmiş, her gün bir mevzu. Ve bazıları “Mekanlar müzik yapıyor, insanlar eğleniyor” diye tepkiler veriyor. Tamam gerçekten çok çok haklılar. Ben bile buradan izlerken öfke duyuyorum.

        Ancak öte yandan bazı gerçekler de yok değil. Mekân müşteri almıyoruz diyemez ki. Eğlenmeye gelen varsa, mekan ne yapsın? Kapısını açacak. Zaten iki ay iş yapıyor. Orada çalışanı düşünün bir de. Garsonu, DJ’i, güvenliği, temizlikçisi…

        Bazıları sadece yaz sezonu çalışabiliyor.

        Kaldı ki her yaz bu tür felaketler hep turizm sezonuna denk geliyor ve kara yazlar peşimizi bırakmıyor.

        Arada derede mutlu olmaya çalışan bir ülkeye döndük ve bazıları da evine ekmek parası götürmek zorunda.

        Gelen müşteri duyarlı değilse mekan ne yapsın!!!

        ***

        Ve yeni nesil

        Bir de diğer bir mesele var. Gerçekten çoğu gencimiz mutsuz ve hatta umutsuz. Hatta çoğunun fikri yok. Çoğu odasının kapısını kilitliyor. Ve bunu anne ve babaları söylüyor. "Benim çocuk sürekli kapısını kilitliyor" diyor. Enteresan!!!

        Çoğunun arkadaşı yok. Ve çoğu da yapay zekayla arkadaşlık yapıyorlar. Onunla dertleşiyor. Hatta ödevlerini bile ChatGPT’ye yazdırıyor. Anne, babalar da, “Bizim kerata ödevini chatte yaptırmış” diye gülüyor.

        Gülmeyin!

        Ağlayın!

        Çünkü farkında bile değilsiniz, çocuğunuz kaybolmuş.

        Beyinler durmuş, çalışmıyor.

        Düşünemiyor, yaratamıyor, yazamıyor.

        Yazık!!!

        Gerçekten yazık…

        Ve çok vahim.

        Durup düşünmenin vakti geldi.

        Ama sadece düşünmek değil, harekete geçmek, karar almak, sahip çıkmak gerek. Anne ve babaların artık "Aman çocuğum üzülmesin, ceza veremem. Aman çocuğum üzülmesin eksik kalmasın" diye diye çocuklarını kocaman bir eksik olarak yetiştiriyor. Zaten çoğu genç yurt dışına kapak atma derdinde. Gerçekten gençlerimiz gitmek istiyor. Çok üzgünüm.

        Vatanımıza da, çocuklarımıza da, vicdanımıza da…