Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Ey aşk derin bir suya dalar gibi
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Müzik dünyasının 'Minik Serçe'si Sezen Aksu, 8 yıl aradan sonra “Kendi istediğim şarkılar” dediği “Paşa Gönül Şarkıları” ile çıka geldi… Ama ne gelme…

        16 şarkı, 51 dakika…

        Çevir çevir dinle, oku, hisset… Sezen Aksu’nun duyguları adeta dile geliyor. Yaşadıkları, yaşamadıkları, özledikleri, kaybettikleri… Hatta yarım kalan aşklardan, üzdüğü gönüllere kadar…

        Herkese selam çakıyor Minik Serçe.

        Tabii tüm bunları yaparken müzik dünyasındaki sound, müzik ve müzisyenin önemini de öne çıkartıyor. Bence bu albümde Sezen Aksu, “Evet, benim istediğim şarkılar ama bu albümde sound var. Dünya müziğine de göz kırpıyorum ve hatta müzik ile müzisyenlerin değerini de veriyorum” diyor.

        Albümün çıkış şarkısı “Ey Aşk”tan sonra “Sen Ağla” ve “Bahçe” bana göre alışık olduğumuz Sezen Aksu şarkıları.

        Fakat “Gemiler” ve “Şuh Nefes”te adeta müzisyenler şov yapıyor. Albümün en etkili şarkılarından olan “Gemiler”i Ozan Bayraşa, Okan Barış ve aslında yılbaşı gecesi ilk görücüye çıkan “Şuh Nefes”i ise Mustafa Ceceli ve Murat Acar,düzenlemeleri ile dinleyiciye sunuyor Sezen Aksu.

        Anlayacağınız, bu albümde sound olarak bize ciddi yenilikler sunmuş Minik Serçe. Ve Sezen Aksu’nun sözleri, sound'lar ve müzik kendini konuşturuyor, "Paşa Gönül Şarkıları"nda. Ve Sezen, bir kez daha müziğe ve müzisyenlere ne kadar önem verdiğinin altını çizip bastıra bastıra anlatıyor.

        ***

        Ustalar unutulmamış

        Tabii Ferdi Tayfur ve Müslüm Gürses’i de unutmamış Sezen Aksu. Daha önce bir dizi için seslendirdiği Ferdi Tayfur şarkısı “Bana Sor”, bu albümde de dile geliyor. “Sen Ağla”da da Müslüm Baba’ya selam gidiyor.

        Ne diyor Sezen Aksu:

        "Acıyasım var kendime çok.

        Anlatasım var elin adamına.

        Hadi koy bacım bir Müslüm Baba…

        Ağlayasım var yana yana.”

        Cesur yürek Sezen, tüm düşüncelerimizi dile getirmiş, bize de sadece dinlemek düşüyor. Ve tabii içli bir saygı duruşu bu albüm, hem ustalara hem yaşanmışlıklara.

        ***

        Öncelikle:

        1-Geç kalmış bu Sezen Aksu albümü, müzik dünyası için ciddi bir heyecandır.

        2-Bir albümle bile bu heyecanı yaşatabiliyorsa, en kısa sürede sahnelere geri dönmelidir Sezen Aksu.

        Evet, iklim zor…

        Evet, iklim sıkıntılı…

        Evet, eski sahnelerin tadı yok…

        Ancak;

        Müzik duyguları harekete geçirir.

        Müzik güzelleştirir.

        Hele ki, Sezen Aksu gibi etkili bir kalemin bu kadar uzak kalmaması gerekir.

        Sahnelerde onun enerjisine ciddi ihtiyaç vardır.

        Bakın, önceki gün de yazdım:

        10 yaşındaydım, yıl 1986 ve benim harçlıklarımla aldığım ilk albüm Sezen Aksu’nun “Git” albümüydü. Döne döne, gece gündüz dinlediğimi hatırlıyorum o albümü. Ancak, 10 yaşında bir çocuk ne anlar o duygulardan, öyle değil mi? Ama 10 yaşında bile bir kız çocuğunu yakalayabiliyorsa ve hala kendini dinletiyorsa, Sezen Aksu çok da uzak kalmamalı. Ve bizlere bu haksızlığı yapmamalı.

        Tabii sonra mesleğe başladım, 19’larımda… Sezen Aksu ile sayısız zaman geçirdim. Sayısız konserini takip ettim. Hatta o dönem Harbiye Açıkhava ve Rumeli Hisarı gibi mekanlarda konserlerinin çoğunun takibi bendeydi. Ve bir haberci olarak neredeyse 19:00’da girer, sanatçı sahneden inip evine dönene kadar da ayrılmazdık. O zaman haber takibi öyleydi. Şimdiki gibi kopyala-yapıştır değil. Yaşayarak, hissederek, görerek, anı yaşayarak haber yapardık.

        Ve o dönem mesela Sezen Aksu bir-iki gece değil 8-9, bazen 10 gece sahneye çıkar, şovunu yapardı.

        Ve tabii birçok ünlü isim de öyle…

        Düşünsenize; 10 gece Sezen Aksu izliyorsunuz. Daha 19’larınızda, 20’lerinizdesiniz. Her akşam, her akşam, her akşam…Espriler, kostümler, şarkılar… Şimdi dönüp bakıyorum da;

        Meğer ne şanslıymışım…

        Meğer ne kıymetliymiş…

        Meğer ne güzelmiş…

        Meğer ne çok zenginmişim o gecelerde.

        Tamam, itiraf edeyim;

        O zaman bu kadar anlamıyordum, bu kadar çözemiyordum şarkıları belki ama, geldiğim bu noktada anlıyorum ki, o şarkılarla aşık olmuşum meğer. O şarkılarla üzülmüşüm, gülmüşüm, dans etmişim, efkarlanmışım. Hata yapmışım, "Hadi git" demişim. "Gitmeeee" diye feryat etmişim. Meğer benim duygularım canlanmış o şarkılarda.

        Bu arada sadece ben yalnız değilim. Önceki gün bir arkadaşım, “Ben eskiden boşu boşuna Sezen dinliyormuşum meğer. Şimdi çok başka geliyor. Son yıllarda sürekli Sezen dinliyorum” dedi.

        Evet… Çünkü biziz o şarkılar. Duygularımız, düşüncelerimiz, yaşadıklarımız…

        Evet çok ağladık, çok güldük. Tıpkı “Gemiler” şarkısında da Sezen’in söylediği gibi; “Karalar bağladım, o da geçti. Ağlamadım, yağdım, o da geçti…”

        Geçiyor geçmesine de senin gibi “İnsan ne olursa olsun yaşıyormuş” be Sezen.

        Ama gel, birlikte geçirelim, birlikte yaşayalım.

        Artık bizi bu kadar uzun sensiz koyma.

        ***

        Ve

        Basın danışmanlığını Özgür Aras'ın yaptığı Sezen Aksu’nun albümünün ilk klibi “Doğrucu”, Google’ın video üretim modeli Google Gemini ve Veo 3 ile hazırlandı. Klibin yönetmenliğini ise Öner S. Biberkökü üstlenmiş. Daha doğrusu yapay zeka bir anlatı aracına dönüştürülmüş.

        Diğer klip “Ey Aşk” ise Seçkin Sunguç tarafından gerçekleştirilmiş. İkisi de sizi bir anda içine çekiyor. Harikasın Seçkin ki, şimdiye kadar yaptığı tüm klipler çok iyiydi. Sezen Aksu'nun Seçkin'i seçmesi müthiş cesur. Ve Seçkin döktürmüş. Kliplerin İkisi de buram buram Sezen Aksu...

        ***

        Şarkılara gelecek olursak

        Albümün başlangıç şarkısı "Linç" dünyada olan biteni anlatıyor. Adeta düşünceler dile gelmiş.

        "Doğrucu"da Ozan Bayraşa dikkat çekiyor. Ve "Haklı olmak uğruna unuttuk manaları" ile günümüz insanı özetleniyor.

        Üç müzisyen farklı düzenlemeler ile "Gemiler"i daha çok konuşur, dinler, tartışırız.

        "Yaygara"da tıpkı yine günümüz insanını anlatan "Ağzı olan konuşuyor, ağzını da bozuyor" diyor Sezen. Ve bu yaygara çoook konuşulur. Biz kendimizi bozmayalım aman... Değerlerimizi çarşı pazar dökmeyiz evelallah...

        Bildiğimiz şarkı "Nanik", Gülben Ergen sonrasında sahibinin sesinden yeniden sahnede.

        Ve albümün çıkış şarkısı "Ey Aşk" iyi ki dedirtiyor. Aşk güzel şeysin, yaşadığımızı hissettiriyor. Varsın büyük denizde boğulalım ama aşk hep olsun diyor insan dinlerken. Ki çok kez, "Bana aşk yaramıyor" dediysem de "Aşk" olmadan olmuyor be arkadaş. Aşk insana yaşadığını hissettiren güzel bir duydu. O yüzden de "ey aşk sen ne güzel şeysin" diyor ve Sezen'e yeniden bunları bize hissettirdiği için ayrıca teşekkür ediyorum.

        "Dümenci", sözlerini sevdiğim, şarkılarına bayıldığım bir Soner Sarıkabayı şarkısı. Evet "Aşığım diyen insan yapmaz mı hata?" diyor şarkıda. Aşk demek hata yaptırmaz mı zaten dedirtiyor dinlerken.

        Ve Ferdi Baba'nın "Bana Sor" dinle dinle bıktırmaz. Ölene kadar "Bana Sor" diye diye dinleyeceğiz...

        Benimde bu şarkıyı dinlerken "Yandı İçim" ah Sezen yandı içim.... Şarkının satır arasında "Küfür kafir, ağız dolusu sayıp sövdüm. Özledim köpek gibi, hasretinden öldüm. Ufaldıkça ufaldım, toza zerreye döndüm. Bu elim hadisede gerçek yüzümü gördüm" be Sezen. Ben de gördüm inan!!!

        Ve "Abanoz'daki Emine", bir Necati Cumalı şiiri hayat buluyor.

        Ve "Sen Ağla" dinleye dinleye ağlıyorum ve çalışıyorum bir Müslüm Baba...

        "Bahçe" ve "Şuh Nefes" benim albümdeki diğer favorilerim.

        İlk etap döne döne dinlediğim ilk üçü soracak olursanız?

        -Ey Aşk.

        -Sen Ağla...

        -Bahçe...

        Güzel dinlemeler....