Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Bodrum yazım WhatsApp gruplarında dolaşıyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İki gün önce “Bodrum bizim bildiğimiz Bodrum değil, değişti” yazımı anne ve babalar WhatsApp gruplarında birbirine gönderip kendi aralarında konuşuyormuş. Hatta çoğu bana da sosyal medya üzerinden, “Eksiği var, fazlası yok” diye mesaj atıp dertleşiyor.

        Kaçıranlar için;

        Bana gelen mesajlardan bazılar şöyle:

        -Merhaba Esin Hanım, yazınızı şimdi okudum. Bodrum’da yazlığım var. Tespitlerinizin hepsinin altına imzamı atarım. Geçen hafta Yalıkavak Marina’ya yemeğe gittik, her yer 14-15 yaşındaki çocuklarla doluydu. Beach'lerde marka çantalı kızlar, makyaj, fön… Pahalı restoranlar tıklım tıklım, orta sınıfa hitap eden yerler bomboş.

        -Duygularıma bu kadar kimse tercüman olamazdı. Esin, eksiği var fazlası yok bu yazının. Bir haftadır buradayım, yaşlandım resmen çocukların peşinde koşmaktan. Ama asla mutlu da olmuyorlar. Sürekli partilerde olmak istiyorlar. Artık evi satıp kaçmak istiyorum.

        -Yazınızı yeni okudum Esin Hanım. Hatta burada bütün anne babalar yazınızı birbirine gönderiyor. Çocuklarla artık baş edemiyoruz. Hep daha lüks istiyor. Lüks mekanlarda yemek yemek istiyor. Asla söz geçiremiyoruz. Para da yetiştiremiyoruz. Denize girmiyor, hiçbir şeyin keyfini çıkarmıyorlar. Tek dertleri belli başlı beach'lerde görünmek. Vallahi çocuklarımızı Bodrum’a getirmek istemiyoruz artık. Yurt dışına yollasak içimiz daha rahat.

        -Benim kızım yaz okuluna gidiyor diye seviniyorum açıkçası. Bodrum’da bu yaz yaşlandım. Ne söz dinliyor ne bir şey…

        -Oğlum günde 20 bin TL harcıyor. Bu yüzden evde kavga çıkıyor. Çünkü arkadaşları günde 100 bin TL harcıyor. 15 yaşında çocuk bu! Marka saat, kıyafet, ayakkabı… Biz elimizden geleni yapıyoruz, çocuğumuzu iyi bir okulda okutuyoruz ama bazı okul arkadaşlarının aileleri çocukla hiç ilgilenmiyor, sadece para veriyor. Bizimkiler de etkileniyor tabii. Siz anlarsınız bu durumu…

        -Şimdi meşhur bir içki var, erkek çocukları sırf onu sipariş edip fotoğraf çektiriyor. Çok pahalı bir alkol. Nasıl içiyorlar kendi aralarında… Kontrol edemiyoruz. Her gün kavga var evde. Çocuklar bizimle savaş halindeyiz.

        Bu mesajlar böyle uzayıp gidiyor…

        Aslında zaman zaman yeni nesil tarzlarından bahsediyorum. Özellikle imkanı olan ailelerin çocuklarının başka bir boyutta yaşadığını yazıyorum. Ama bir de diğer taraf var. İmkanı olmayan çocukların da bu dünyaya yetişmek için girdiği başka şekiller, başka haller var. Sosyal medya bu noktada bambaşka bir “görünme” baskısı yaratıyor. Ve evet, çoğu genç, o hayata özenip garip garip hallere giriyor, giriyorlar…

        Velhasıl…

        Bu iş uzun ve çetrefilli.

        Ve bu işi sadece anne baba çözer.

        Kurallar koyarak, limit belirleyerek.

        Ve işe, çocuklarına “Anneciğim, babacığım” diye kendi rollerini karıştırmadan başlamaları gerek.

        Keza çocuk annenin annesi mi, babanın babası mı belli değil.

        Kafa karışıklığı en başta başlıyor.

        Bir keresinde; “Çoğu anne, baba çocuklarından korkuyor, sürekli özür diliyor" diye yazdım.

        İnanın doğru.

        Büyükler çocuklardan korkuyor artık.

        Kardeşim, anne baba çocuğundan korkar mı ya? Korkmaz! Korkmamalı!

        Çocuk çocuktur. Anne anne, baba babadır.

        Eski dönem baba, "Çocuk şımarmasın" diye despottu. Bu dönem baba da maşallah. Ergen çocuğuyla yarış halinde. Ondan daha ergen takılıyor!

        Biz nasıl yetiştik bir düşünün.

        Biz nerede hata yaptık da bugün bu noktaya geldik?

        Neyse…

        Benim bu yazıyı yazmaktaki asıl meselem “Bodrum bitti, kan ağlıyor” diyenlere anlatmaktı bazı değişiklikleri.

        Bodrum bitmez arkadaş.

        Sadece boyut atlar.

        Ve inanın değişimin sebebi de tam olarak o atladığı boyut!

        ***

        Ne meraklısınız bir şeylerin yok olmasına!

        Gerçekten bazıları sürekli “Bodrum bitti, kan ağlıyor” diye naralar atıyor.

        Bodrum niye bitsin, neden yok olsun, neden kan ağlasın?

        Bitmesin zaten!

        Dünyanın gözü Bodrum’da.

        Bizim bu değişime ayak uydurmamız, sahip çıkmamız gerekiyor.

        Bakın iki gün önce de yazdım yine yazıyorum; benim evim olsa Bodrum’da, havalara uçarım!

        Oh derim, keyif çatarım.

        Evimde mis gibi yaşarım.

        İlla popüler, konuşulan, para saçılan yerlere gitmeye ne gerek var?

        Havası mis, denizi güzel.

        Değerlendikçe değerlenecek bir yer Bodrum.

        Tek sorun ne mi?

        Bazı otellere, inşaatlara verilen kontrolsüz izinler.

        Bu güzelliği, bu cenneti madene çeviren zihniyet.

        Mesele bu.

        Bizim konuşmamız gereken asıl mesele bu.

        ***

        Ah Alaçatı bitti… Ah Bodrum bitti…

        Bu “bitti” edebiyatı bitsin artık. Zamanında Alaçatı için de, sürekli "Bitti bitti bitti" diye konuşuyordu.

        Alaçatı’yı bitiren şey, herkese dağıtılan meyhane ruhsatlarıdır.

        Bu kadar net.

        Bu iş matematik gibi:

        Bir bir daha iki.

        ***

        Ve evet, Bodrum kan ağlıyor

        Ama neden?

        -Artık bir kesim evinden çıkmıyor.

        -Bir kesim sadece salaş, kazıklanmayacak yer arıyor.

        -Bir kesim “gezdim, gördüm” deyip artık huzur istiyor.

        Ama meydan gençlerin…

        Zaman onların.

        Ve evet, yeni neslin başka bir dili var.

        Bu dil bizim bildiğimiz bir dil değil.

        Bu dilin adı: lüks, zenginlik, şöhret, ün, gösteriş. O yüzden “Bitti, kan ağlıyor” laflarının peşine takılmak, büyük resmi görememektir.

        Bodrum bitmedi.

        Biz değiştik.

        Ve bu değişimi okumak, anlamlandırmak gerekiyor.