Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Sessizlik en büyük yük
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Genç bir oyuncu var, adı Bahar Şahin…

        Katıldığı bir programda, isim vermeden bir oyuncudan bahsedip; “Bana varoş dedi, üstüme yürüdü, kimse yanımda değildi… ‘Küçüksün, idare et’ dediler” diyerek kendisine mobbing uygulandığını anlattı.

        Sonra tabii, bu kişinin Mine Tugay olduğu iddia edildi ve olaylar büyüdü. Günlerdir de bu mesele konuşuluyor.

        Olayların geçtiği projeler ise biri 2019 tarihli “Zalim İstanbul”, diğeri 2022’de yayınlanan “Gülümse Kaderine.”

        Yani aradan hatırı sayılır zaman geçmiş.

        Belli ki Bahar Şahin, genç bir oyuncu olarak yaşadığı bu travmayı hala üzerinden atamamış. Ve iddiaların merkezindeki Mine Tugay ise bu iddiaları yalanlayarak; “Hiç söylemediğim şeylerle itham edilmeyi saygısızca ve hedef gösterme amaçlı buldum. İyi niyetli olduğunu düşünmüyorum” dedi.

        Ardından Bahar Şahin, telefonunu eline aldı, peş peşe videolar çekip yaşadıklarını anlatmaya devam etti. Konuşuyor… Konuştukça da belli ki yarası hâlâ taze.

        Doğrudur, haklıdır, haksızdır. Yaşananların yanında değildik, bilemeyiz. Görgü tanıkları, o dönemin yapımcısı, yönetmeni, senaristi falan da mevzuya hakim değil ve konuşmuyorsa ancak ve ancak; Mine Tugay’dır ya da başkası…

        Bu iddialarla kesin bir yargıya varmak kolay değil. Ama ben bu yaşıma geldim, çok net bir şey öğrendim ve kesin tavsiyemdir ki;

        -Eğer tacize uğruyorsan,

        -Haksızlığa uğruyorsan,

        -Zorbalık varsa,

        -Başına kötü bir şey geliyorsa,

        -Kendini kötü hissediyorsan,

        -Ve yaşadığın şey sana ağır geliyorsa…

        O an, o dakika, o saniye sesini çıkartacaksın!

        Korkmadan, sakınmadan, “Başka iş bulamam”, “Kimse arkamda durmaz” demeden, ses vereceksin.

        Çünkü o ilk sessizlik, hayat boyu taşınan bir yüke dönüşüyor. Keşke Bahar Şahin de, “Beni kimse korumaz” diye düşünmeden o anda konuşabilseydi.

        Belki hayatı çok başka olurdu.

        Belli ki o olaydan sonra toparlanmakta zorlanmış. Oyunculuğa küsmüş, içine kapanmış, o mevzular yaşandıktan sonra yıllar sonra konuşmak daha da zor ve çok daha büyük yük oluyor. Evet hiç kolay değil, hele ki genç yaşlarda.

        Zamanında biz de yaşadık, biz de sustuk ve hatta keşke susmasaydık. Ama belli bir zaman sonra; "Keşke"lerin hükmü ne yazık ki, olmuyor, geçmiyor. Ve gerçekten susmamak gerekiyor.

        Çünkü en büyük yük, zamanında çıkmayan o ses oluyor. İnanın herkese en büyük tavsiyem budur.

        ***

        Buna bile şükreder olduk, yazık bize!!!

        Kadıköy’de 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi bıçaklanarak hayatını kaybetti. Hem de ne pahasına... Hiç!!!

        Ailesi acı içindeyken bir de tehditlere maruz kalıyor.

        Düşünebiliyor musunuz? Kadın çocuğunu kaybetmiş bir de üstüne, “Çocuğun öldü, bitti gitti… Sus, otur!” mesajı veriliyor adeta.

        Ailenin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, kendisine ve eşine gelen tehdit mesajlarını geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaştı.

        Ve önceki gün; “Bu konudaki açıklamamız sonrasında, hem Başsavcılık makamının hem de bizim itirazımız neticesinde, bizi tehdit eden ve serbest bırakılan fail hakkında tutuklamaya esas yakalama kararı çıkarılmıştır" dedi. Buna seviniyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Hatta şükür ediyoruz. Olması gereken hatta en başta alınması gereken karara seviniyoruz.

        Yani özetle: Evladını kaybeden bir aileyi tehdit eden kişi serbest bırakılmış, ancak kamuoyu tepkisi ve avukatın çabaları sonrası yeniden yakalama kararı çıkmış. Zaten avukat Epözdemir’in de; “Keşke bizim açıklamamıza ve sosyal medyadaki tepkilere gerek olmaksızın, zamanında ve gereği gibi reaksiyon gösterilebilseydi" diyor. Evet işte mesele bu!!!!

        Bu tür durumlarda sosyal medya baskısına gerek kalmadan adaletin devreye girmesi gerekmez mi?

        Sokaktan geçen bir çocuğa sorsanız bile, Ahmet’in ölümünde doğrudan ya da dolaylı bir suç olduğunu anlar.

        Ama o hayatını kaybeden çocuğun annesi, bizler hâlâ hak, hukuk, adalet için mücadele veriyoruz.

        Ahmet’in annesi bile, sesini duyurmak için oturma eylemi yapıyor.

        Bir anne, çocuğunu toprağa verdikten sonra adalet için de sokakta oturuyorsa, hepimizin oturup iyice düşünmesi gerek. Ve acilen yasaların değişmesi...

        Unutmayın: Adalet bir gün ona, ertesi gün hepimize lazım.