Sokakta yürürken de sosyal medyada gezinirken de önüme düşen hep aynı cümle: “Esin Hanım, Bodrum’u görmüyor musunuz? Neden yazmıyorsunuz artık? Bodrum bitti! Esnaf kan ağlıyor, mekanlar bomboş, fiyatlar uçmuş!”
Evet, bu eleştirilerde haklılık payı çok ama kabul edelim ki artık dönem değişti. Dünya değişti, Türkiye değişti, Bodrum da değişti. Yeni nesil çok farklı.
Bizim nesil için Bodrum; denizdi, rüzgârdı, salaş balıkçıydı, dost sohbetiydi. Ki hala öyle...
Fakat şimdi Bodrum, “gold standard”, “private jet mood”, “billionaire lifestyle” diye uzayıp giden bir vitrinin ortası.
Yeni nesil bambaşka bir şey yaşıyor burada.
Benim Bodrum’la tanışmam henüz 17 yaşımdayken oldu. Mesleğe erken başladığım için de hayatımın neredeyse tüm yazlarını Bodrum’da geçirdim. Haberci olarak, gözlemci olarak, bir parça da tatilci olarak…
Ama artık o bildiğim Bodrum yok. Ne dili aynı, ne ruhu.
Yeni bir Bodrum var karşımızda. Katman katman, sınıf sınıf, çok sesli ve çok gösterişli ve her sene değişen.
Yeni nesil de bambaşka bir Bodrum yaşıyor ve talep ediyor.
Bizim tatil anlayışımızla onlarınki arasında uçurum var.
Bakın net söylüyorum:
1-Yeni nesil artık sadece lüks değil; ultra lüks peşinde.
2-Bizim “deniz, kum, güneş” romantizmimiz onların dünyasında yok.
3-Bodrum artık ikiye değil, üçe, dörde hatta beşe ayrılmış durumda.
Bugün Bodrum’da:
-Evinde sessiz sakin oturan orta sınıf var,
-Yeni açılan her mekana koşan, göz önünde olmak isteyen genç kitle var,
-Ve tabii ki döviz harcayan yabancı var...
Bakın bir örnek vereyim: Dünyaca ünlü Yunan restoran zinciri Opa, bu yaz Yalıkavak Marina’da açıldı. Açılır açılmaz da 1.100.000 TL’lik hesapla gündeme düştü.
Açıldığı zaman Türkiye’de anlaşmasını yapan Mehmet Uğur Deveci beni arayıp davet etti. Ancak gitmedim, gidemedim. Fakat son on gündür o kadar çok anne-baba bana, “Esin bizim çocuklar yeni açılan şu pahalı mekana gidecek bir fikrin var mı?” diye sordu ki... Malum anne-baba hesap derdinde… Çocuklarına “Gitme” de diyemiyorlar.
O mekanları merak eden çocuklar 17 yaşında.
Gideceği arkadaş topluluğunun yaş ortalaması 16-18 arası. Düşünün o yaş grubu lüks peşinde.
Bu merakla ben de önceki gün, önünden geçerken daldım içeriye. Hem mekanı görmek hem de anlamak için. Ne oluyor da bu kadar pahalı bu Yunan restoranı bizim ülkemizde diye.
Benim bulunduğum sırada mekanda çoğunluk yabancıydı. Türkçe konuşana rastlamadım. Mekan genç kaynıyordu.
Ve yine o anda içeride Manos’un ve Scorpios Bodrum’un sahipleri oturuyordu. Sadece bu bilgi bile Bodrum’un nasıl bir lige oynamaya başladığını anlatmaya yetiyor bence.
Fiyatlar mı? Bodrum’un diğer meşhur mekanlarından çok da farklı değil. Ama mesele fiyat değil. Mesele kimin geldiği, neden geldiği ve nasıl yaşadığı. Tatil anlayışı da bu oldu. Yeni nesil denize girerken bile lüks peşinde.
Tabii imkanı olan.
Olamayan da yaratma çabasında.
Ve çoğu da mutsuz!!!
***
Barlar sokağı mı?
Evet, bizim bildiğimiz Bodrum’un Barlar Sokağı kan ağlıyor.
Evet, Gümbet hâlâ aynı “apaçi” kafasıyla dönüyor.
Evet, Marina artık nostaljiden öteye geçemiyor.
Ve evet, bizim bildiğimiz esnaf Bodrum’u yok artık.
Türkbükü de üç mekan dışında iş yapmıyor. Klasik Miam tıklım tıklım.
Ancak “Bodrum bitti” diyenlere sözüm; bizim bildiğimiz Bodrum’un yerini yeni nesil, yabancı ve jet sosyete Bodrum’u aldı.
Konuşulan da o ne yazık ki!!!
Yoksa Bodrum çok güzel.
Yaşamak isteyene şahane…
Eğer lüks peşinde değilsen tabii.
Benim evim olsa çıkmam. Arada uygun yerlere gider mis gibi uygun fiyatla dostlarla yemeğimi yerim. Var çünkü, yok değil.
Tabii ki çok pahalı. Ama artık Türkiye pahalı. Bizm en çok bunu konuşmamız gerek. Sadece Bodrum'un kan ağlamasını değil!!!
***
15 Yaşında gençler beach’te 20 bin TL harcıyor
Beni en çok şaşırtan ve üzen ne oluyor biliyor musunuz?
Bazı beach’lerde bazı imkanı olan 15 yaşındaki gençler su gibi para harcıyor.
Anne babalarla konuşuyorum; “Günlük limiti 20 bin TL” diyorlar.
Düşünün: 15 yaşındaki bir genç 16.00’da beach'e hazırlık yapıyor. Akşam lüks mekanda yemek ve sonra partide. Amaç bu!!!
Deniz umurunda bile değil çoğunun. Güneş hiç değil.
Ama görünmek, fotoğraf vermek, hikâye atmak…
İşte asıl tatil bu!
Hepsi bir kopya elden çıkmış gibi. Kızlar da makyaj, marka takıntısı çok büyük.
Saçlar fönlü!!!!
Erkek çocuklarının kollarda çoğu çakma marka saatler. Falan filan fena anlayacağınız...
Ve bir kısmı sırf geri kalmamak için rol yapıyor, bazıları gerçekten “Bu hayatı” yaşıyor. Ama sonuç şu: Bu nesil bizim nesil değil. Beyinleri aynı, ezber üstüne kurulu bir hayat…
Bizim zamanımızın “havası” denizdi, samimiyetti. Onların havası marka, influencer, jet set.
Bizim dönem tatil yapardı, bu dönem vitrin yapıyor.
O yüzden diyorum ki:
Bodrum bitmedi. Bodrum değişti.
Eskisi gibi zannedip söylenmenin alemi yok. Konuşulan, talep edilenin peşinden gitmezsen Bodrum süper. Yani eski Bodrum’un peşindeyseniz, seçenek çok.