Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Gencecik bir kız daha yitip gitti
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hiç tanımadım, hiç göz göze gelmedik.

        Ama içim öyle bir sızlıyor ki… Çünkü bir genç kız yitip gitti.

        Bir genç kadın.

        Bir yeni hayat.

        Nihal Candan’ın hikayesi son yıllarda gözümüzün önünde yaşandı. Magazin sayfalarında, televizyon ekranlarında, sosyal medyada. Kimi zaman lüks içinde, kimi zaman gözaltında, en sonunda da cezaevinde. Ve şimdi de artık yok.

        Ölümü kendi seçti deniyor. Beyin öyle bir şey ki, karar veriyorsa bunu en sonunda gerçekleştiriyor. O da ölümü seçti ve gidişi böyle oldu. Nihal artık aramızda değil.

        Yanlış arkadaşlar, yanlış kararlar, şöhretin parlak ama sahte ışıkları… Ve o ışıkların altında kendine yer bulamamak. Belki kendisi gibi olamamak. Belki de hiç kimseye gerçekten kendisini gösterememek…

        Tabii bir de aşık olup inanmak. Belki de inanmak istedi.

        Ve bir çıkış kapısı sandı, belki gerçekten sevdi. Ama o inanç da, ona kurulmuş düzenin bir parçasıydı.

        O güvenin bedeli de ağır oldu.

        Cezaevi sürecine giden yolun taşları, belki de o ilişkiyle döşendi. Çok kişi çok şey anlatıyor. Tanıyan da tanımayan da bir şeyler söylüyor. Ama ne fark eder!!! Bir genç kadın yok artık.

        Cezaevine girdiğinde de çok konuşuldu. Orada yaptığı açıklamalar, psikolojik olarak zorlandığına dair sinyaller veriyordu. Ama herkes kendi gündeminde, herkes kendi derdindeydi. Nihal de karar verdiği eylemine sessiz şekilde devam etti. Kapattı kendini ve gitti.

        Bu ülkede genç olmak, hele kadınsan, hele dikkat çekiyorsan çok zor.

        Kimse sana gerçekten dost değil. Herkes bir şey istiyor. Kimi şöhretin ışığından, kimi düşüşün magazininden besleniyor. Oysa ki, şöyle çıkıp biri elinden sapa sağlam tutsaydı belki de çok başka olacaktı. Belki birileri röportaj yapmak yerine sımsıkı sarılsaydı daha da başka olacaktı.

        Ve olan oldu.

        Çünkü çok güçlü değilsen o ışık eninde sonunda sönüyor.

        İşte bir genç kadın daha yitip gitti.

        Belki de son olmayacak.

        Ama umarım Nihal, bir durup düşünmemize sebep olur.

        Ya da kimi yargılarken aslında nasıl yaraladığımızı, hangi sözlerle insanları uçurumun kenarına ittiğimizi görmemizi sağlar.

        Ve bazen sadece bir “İyisin değil mi?” sorusunun hayat kurtarabileceğini fark etmemizi.

        Huzurla uyu Nihal…

        Umarım ablan Bahar bu gidişinle kendini kurtarır. Ve nerede yanlış yaptığını ve yaptığınızı fark edip senin anını, adını kurtuluşu ile yaşatır.

        Ve umarım Nihal-Bahar kardeşlerin durumu da tüm genç kızlara örnek olur.

        Sosyal medya denen yer

        Dilan Polat ve daha birçokları da bu sistemin bir parçası. Dilan da göstere göstere, çığıra çığıra yürüyen bir felaketin vitrini aslında.

        Ve onun gibi daha nicesi var. Kimi hala ayakta ama içten içe çürümüş durumda.

        Kimi gözaltında, kimi içeride, kimi mezarda.

        Kendine yer ve kimlik bulamamış, altyapı oluşturmamış kişilerin girdabı...