Türk savunma ve havacılık sektörü en fazla ihracatı Amerika ve Avrupa’daki ülkelere yapıyor. 2024’te gerçekleşen 7.2 milyar dolarlık ihracatın yarıdan fazlası olan 3.7 milyar dolarlık kısmını bu iki bölgeye yapılıyor. Başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere sık sık gündeme gelen diğer dost ve müttefik ülkelere Türkiye’nin ihracatı kamuoyunda sanılandan çok daha az. Mesela 2024’te 890 milyon dolar Orta Doğu ülkelerine, 800 milyon dolarlık ihracat da Afrika’ya yapılmış.
Bir başka önemli husus ise savunma ve havacılık sektörümüzün Avrupa ve ABD için iyi ve güvenilir tedarikçi olmasıdır. ABD’de Boeing’e Avrupa’da Airbus’a TUSAŞ uçak gövdesi üretimleri yapıyor. TUSAŞ Motor (TEI) da ortağı GE sebebiyle ABD’ye uçak motor parçaları ihraç ediyor. Ayrıca son yıllarda hem ABD hem de Avrupa ülkelerine ciddi anlamda da mühimmat ihracatı gerçekleştiriyoruz. Rusya-Ukrayna savaşının bu gelişmede büyük payı var.
Öte yandan Savunma Sanayi Başkanı (SSB) Haluk Görgün'ün kamuoyuna sosyal medyadan duyurduğu ihracat listesinde lideri olan Baykar Teknoloji’nin İHA pazar alanı ise çok daha geniş. Avrupa ülkeleri de var, dünyanın herhangi bir noktasında aklımıza dahi gelmeyecek devletler de söz konusu.
İhracat sıralamasında Baykar’dan sonra ikinci sırada yer alan TUSAŞ’ın Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu ise bu sene ve sonrasından ihracat anlamında fazlasıyla ümitli. Özellikle Almanya ile Türkiye arasındaki pürüzlerin büyük oranda ortadan kalkması sonrası Avrupa ülkeleriyle savunma sanayinde karşılıklı olarak ticaretin artacağına dair beklenti çok yüksek. Avrupa’dan sadece daha önce kısıtlanmış olan savunma ürünlerini ithalat etmeyeceğiz, bu defa helikopter gibi platform araçlarını bile satabileceğimize bir havanın oluştuğuna dair işaretler var.
Avrupa-Türkiye arasında ortaya çıkan olumlu havadan kaynaklı olacak ki Mehmet Demiroğlu, savunma sanayi ürün ihracatında hem de platform araçlarda Avrupa pazarına yöneldiklerini, hatta Almanya’ya Atak helikopteri satmayı hedeflediklerini vurguluyor. Ortada henüz somut bir görüşme, anlaşma yok, ama Almanya ve ABD’ye ihracat yapabileceğimize dair inanç ve beklenti yüksek. Her iki coğrafyada da Türkiye’nin ürettiği ürünlere yönelik algı oldukça iyi olduğundan iyi bir stratejiyle bu pazarlara girebiliriz. Böylece Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere başka devletlere ürün satarken de şu anki kadar enerji sarf etmeye gerek kalmaz.
TUSAŞ, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) güç veren, hatta ülkemizi bu alanda farklı bir lige taşıyan Atak helikopterini Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde gelişmiş ülke pazarlarında da rahatlıkla pazarlayabilir. Yeter ki, TUSAŞ Motor (TEI) yerli/milli motor tarafında gerekli adımları atabilsin.
Hava araçlarında motor meselesi önemli ve şu an tüm gelişmelerin en dar halkasını oluşturuyor.
Hava aracı motorlarını sıfırdan yerli/milli yapmak da kolay bir iş değil. Başlarken güzel sözler veriliyor. Prototipler yapılıyor, çalıştırılıyor, ümitleniyoruz. Ancak iş seri üretime gelince biraz tıkanma yaşıyoruz. Yavaşlıyoruz. Aslında yavaşlamıyoruz da işin asıl doğasına geri dönüyoruz. Çünkü hava aracı motorları maalesef bu alanda tecrübeli şirketlere sahip ülkelerde bile kısa sürede geliştirilemiyor. Ama seri seri üretim konusunda özellikle de kamu mantığıyla çalışan, verimlilik ve performansı esas almayan bazı vakıf şirketlerinde sıkıntıları olduğu biliniyor. Bunu meseleyi de aşmanın yolu belli. Tecrübeli şirketlerimizden işletme ve istihdam politikası konusunda faydalanabilirler. Özel sektör gibi çalışacak modellere geçebilirler. Tedarik zincirinin nasıl kurulduğunu ve başarılı seri üretimi nasıl geçildiğini böylece çözmüş olurlar.
Ayrıca yerli/milli olarak geliştirdiğimiz motorların verimli, rekabetçi ve uygun fiyatlı olması da başka bir detay. Çünkü motorunuz olmadığı zaman yüksek fiyatlara dışardan satın almanız da mümkün olmayabilir. Alsanız dahi ihracat kısıtlamaları getiriliyor. Diğer taraftan yerli/milli motor konusu başarıldığında ise yurtdışındaki engeller kalkıyor, hatta çok daha uygun fiyatlarla yerli motorun önünü kesecek, kullanımını azaltabilecek teklifler de yapılabiliyor.
Dolayısıyla başından itibaren verimli, rekabetçi ve uygun maliyetli ürün geliştirilmesi gerekiyor. Öne çıkan bir özelliğiyle övünüp, dürbünlere oynayıp zaman kaybetmek yerine her kategoride toplam değerine bakmak gerekiyor. TEI’nin İHA’lar için geliştirdiği ve 2016’da hazır dediği PD170 model motoru yaklaşık 9 yıl sonra, çok az sayı ile hizmete girmiş durumda. Şu an Aksungur’da kullanılıyor. Anka da ise testleri devam ediyor, diye biliyorum. Bayraktar TB3’de testlerde kullanılıyor. Sonrasında da bu modellerin motoru olacak. Yurtdışına da sanıyorum 6 adet ihraç edildi. Ama fiyatının rekabetçi olmadığı konusunda endişeler var.
Atak helikopteri için de henüz kendi motorumuzu bitirip, takmış değiliz. Yurtdışına satışlarda da motor önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. TEI’nin genel maksat helikopteri Gökbey için geliştirdiği yerli motor da henüz hizmete girmiş değil. TEI Genel Müdürü Mahmut Akşit’e Gökbey motorunun durumunu sordum. Önümüzdeki günlerde seri üretim için TUSAŞ ile anlaşma imzalayacaklarını söyledi. Ama ne zaman Gökbey’i uçuracak duruma geleceği hakkında net bir bilgi yok…
Netice itibariyle TSK bünyesinde hizmet veren Atak helikopterleri rüştünü ispat ettiği için TUSAŞ’ın pazarlamasında ve pazar bulmasında sıkıntı olmayacaktır. Fakat motor sorunu karşılarına çıkmaya devam edebilir. Zira Trump’ın başında olduğu ABD’den şirketlerin helikopter satabileceği bir pazar için Türkiye’nin Honeywell’den LHTEC CTS800-4A turboşaft helikopter motoru almasına sıkıntı çıkarabilir. Tek dar halka var; motor. Bunun dışında evet, Almanya’ya Atak satmanın önünde engel yok. Zira TUSAŞ, yıllardır Airbus’a ürün yapıyor. ABD’de ise Boeing’in iyi tedarikçisi. Zaten geçen yaptığı ihracatın büyük kısmı, 750 milyon dolarlık rakamın 600 milyon doları sivil havacılık alanında bu iki şirkete ait.
Öte yandan TUSAŞ, Almanya’ya helikopterle uçmak isterken, ABD’ye de insansız hava araçlarıyla ulaşmak istiyor. Demiroğlu, Amerika pazarını ciddi anlamında radarına almış durumda. Hatta ABD’ye Aksungur İHA’yı önermişler. Hem de Meksika sınırını koruma amacıyla Aksungur’u teklif etmişler. Çünkü 2 gün havada kalabilen Aksungur’un iyi ve etkili bir çözüm olabileceği düşünülüyor. Bu gelişmeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk görüşmesinde ABD Başkanı Trump aktarırsa, TUSAŞ hızlı sonuç alabilir. Meksika sınırı denince her türlü çözüme açık olan Trump’ın tedbir paketleri içinde Aksungur İHA neden olmasın?
Başlıktaki soruyu da cevaplayalım. TUSAŞ, ABD'ye İHA, Almanya'ya helikopter neden satmasın? Her ikisinin de üretiminde ve kullanılmasında en başarılı ülkeler arasındayız.
En çok ihracat yapan 10 büyük savunma ve havacılık firması;