Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SURİYE konusundaki en büyük tereddütlerden biri, üniter devlet yapısını koruyup korumayacağı üzerineydi.

        Bölge ülkelerinde de endişe yaratan bu durum, 8 Ekim’de Esad rejiminin yıkılması sonrası daha belirgin bir hale gelmişti.

        Son olarak Lazkiye’de Suriye Alevilerine (Nusayri) dönük saldırılar da bu endişenin yükselmesine yol açmıştı.

        Şam’da önceki akşam Ahmed Şara ile SDG yapılanmasının lideri Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, endişelerin bir nebze de olsun ortadan kalkmasına da yaradı.

        “REJİMİ KORUMA ÇABASI VAR…”

        Uzun yıllardır bölgedeki Kürt hareketleri üzerinde çalışmalarda bulunan Doç. Dr. Vahap Çoşkun’un da dünkü sohbetimizde vurguladığı gibi “kesimlerin bölge ülkeleri ve batılı ülkelerde legalleşmesine ve birlikte hareket etmesine” fırsat tanıdı...

        Doç. Dr. Çoşkun, “Batı da Suriye’de istikrarın ve rejimin korunması için çaba gösteriyor” dedi.

        Aslında 8 Ekim’den bu yana iki yapı arasında görünmez bir elin bağ kurduğu anlaşılıyordu.

        Şara liderliğindeki HTŞ ve birlikte hareket ettiği gruplar İdlib’den Şam’a yürürken, SDG kontrolünde bulunan mahallelere girmemeye özen gösteriyor, güçlerini o bölgelerden uzak tutuyordu.

        Diğer bölgelerde çatışmalar en ağır şekilde yaşanırken, DSG’nin (PYD-YPG) bulunduğu yerlerde bir tek mermi dahi atılmıyordu.

        DSG çatısı altında buluşan örgütler de Şam’da meydana gelen değişim, sanki meseleleri değilmiş gibi davranıyordu.

        Uzun süredir, Suriye’nin Kuzeyinde ABD korumasında güç kazanan SDG ile Şam arasında görüşmelerin olduğu da biliniyordu.

        Bu temasın bölgede bulunan ABD’li, İngiliz ve Fransız yetkililer tarafından gerçekleştirdiği de bilinen bir başka gerçekti.

        Aynı ekibin, bölgede varlığını koruyan ancak YPG-SDG ile yıldızı barışmayan, Kuzey Irak destekli ENKS ile de görüşmeler yaptığı sır değildi.

        KAMIŞLI’DAKİ TOPLANTI

        Son görüşme de önceki gün Şam’da gerçekleşen imza töreninin hemen öncesinde Kamışlı’da yapıldı.

        Bu toplantılarda ele alınan konuların önceki gün imzalanan metinden farklı olmadığını da Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) adını alan yapının sözcüsü Faysal Yusuf’un açıklamalarından anlıyoruz.

        Yusuf, bugüne kadar ABD’li yetkililerle yaptıkları toplantılara son dönem Fransız ve İngilizlerin de dahil olduğunu, Esad’ın yıkılması sonrası ortaya çıkan durama ilişkin yol haritasını belirlemeye çalıştıklarını açıkladı.

        Aslında yadırgamamak da gerek…

        Yakın geçmişte Fransız yöneticiler, SDG’nin kontrolündeki bölgede yer alan IŞİD militanlarının ve ailelerinin hapis tutulduğu kampların korunması gerektiğini dile getirmişti.

        ABD, İNGİLTERE VE FRANSA DEVREDE…

        Neden de açıktı, bu kamplarda çok sayıda IŞİD mensubu Fransızın yer aldığı, dolayısıyla bunların ülkelerine gönderilmemesi gerektiği üzerinde duruluyordu.

        Anlaşılan o ki bu konuda da Şara ve Abdi bir anlaşmaya varmış, sınırlar gibi, cezaevi kampın korumasını da Şam üstlenmiş.

        ABD’nin bu anlaşmadaki rolünün ne denli etkin olduğu da Abdi’nin Şam’a bölgede DSG’ye büyük destek veren CENTCOM’a ait helikopter ile götürülmesinden anlaşılıyor.

        CENTCOM Komutanı Eric Kurilla’nın Şam’daki anlaşma öncesi Mazlum Abdi ile görüşmede bulunması da ne denli etkin olduğunun bir diğer göstergesi.

        Fransızların bu anlaşmada ne denli etkin olduğu da Paris’te görüşmelerde bulunan, Fransız askerlerinin bölgede kalması gerektiğini savunan SDG’nin eski eş Başkanı İlham Ahmed’in dünkü açıklamasında görmek olası…

        Ahmed, Lazkiye’de yaşanan çatışmaların sonrasında anlaşmanın geldiğine dikkat çekerek, “halkımızın kıyıda tanık olduğu acı olaylar bağlamında gerçekleşiyor ve bunları durdurmayı amaçlıyor” dedi.

        LAZKİYE HIZLANDIRDI

        Anlaşmanın bu denli hızlı gelmesinin gerisinde Lazkiye ve Tartus’ta yaşananlar olduğu kanısı Ankara’da da hakim…

        Yaşananların Şara’yı zayıflattığı, içerde batı ile olan sıkıntılarına yenilerini eklediği, azınlıklara dönük sorunu olduğu algısını yarattığına yönelik kaygıların artmasına yol açtı.

        Anlaşmanın diğer tarafı DSG’nin de elini rahatlattı; çünkü ABD Başkanı Trump, uzun süredir bölgeden asker çekmekten söz ediyordu.

        DSG bu anlaşma ile Türkiye’den gelen silah bırakmanın kendisini de kapsadığına yönelik baskıların azalmasına, ABD güçlerinin aniden çekilmesi halinde de bölgede düşman olarak gördüğü Arap aşiretlerine karşı da Şam korumasında kalmasına aracılık etti.

        MUHATAP ŞAM

        Şurası açık ki anlaşma Suriye’nin toprak bütünlüğünü korurken, Türkiye açısından da rahatlatıcı bir yönü var.

        O da uzun süredir Türkiye açısından risk oluşturan Suriye’nin kuzeyindeki PKK bağlantılı yapı Şam’ın kontrolünde kalacak.

        Her ne kadar sadece sınır bölgelerinin korumasının Şam güçleri tarafından sağlanacağı, kent içindeki jandarma, kolluk ve zabıta güçlerinin DSG yönetiminde olacağı gibi detaylar olsa da sonunda Türkiye sınırının en geniş bölgesinde bir devletle muhatap olacak.

        Meydana gelecek her türlü terörist girişimlerde muhatabı, ilişkileri de çok iyi durumda bulunan Şam olacak.

        PKK’nın silah bırakıp, kendini fesih etmesinin ardından PYD/YPG’ye dönük, "Onlar da silah bırakacak" çağrılarına da bundan böyle Şam çözüm üretecek...

        BARZANİ’DEN DESTEK

        Suriye’ye komşu ülkelerin de anlaşmaya olumlu baktığını dünkü açıklamalardan anlamak olası.

        DSG/PYD/YPG ile arası iyi olmayan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminden (IKBY) dün gelen açıklamalar da bunun göstergesi.

        IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, anlaşmayı “selamladığını” vurgulayıp, “Bu anlaşma, geleceğe yönelik uygun bir yol haritası ve istikrarlı bir geçiş sürecinin temeli olacaktır” dedi.

        Okunduğunda sanki İngilizce bir metinden Arapçaya çevrilmiş hissi yaratan anlaşmanın Şam açısından da olumlu bir yönü var.

        O da batıda ve bölge ülkelerinde muhatap olarak kabul ediliyor olması.

        Bu kapsamda Brüksel’de yapılacak Suriye İçin Yardım Toplantısına Ahmed Şara’nın da davet edilmiş olması da bir diğer göstergesi.

        Umarım anlaşmanın gerekleri hızla yerine getirilir ve 14 yıldır devam eden iç kargaşanın yarattığı Suriye etkisinden Türkiye de kurtulur.

        Baharla birlikte her bir yana barış gelir…