Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya "Gitsin…" dedikleri, Başbakanı seçecek…

        ALMANYA bugün öngörülmesi en zor bir seçimi gerçekleşecek...

        Zor olmasının nedeni de seçimin paradokslarla dolu olması…

        Paradoksun başında da ABD Başkanı Trump ve arkadaşı Elon Musk tarafından hararetle desteklenen, oyları sürekli yükselen aşırı sağcı AfD’nin “ülkeden gitsinler...” dediği göçmenlerin oylarının iktidarı belirleyecek olması geliyor…

        GÖÇMEN SEÇMEN SAYISI 7,1 MİLYON

        Almanya’da 59 milyon 200 bin seçmenden, Mediendienst Integration’ın verilerine göre 7 milyon 100 binini, göçmen anne ve babanın çocuğu veya bizzat kendisi göçmen olan kişiler belirliyor.

        Bunun bir milyonunu da Türk seçmenler oluşturuyor...

        Bu seçimde de ayrıca oy kullanma hakkını kazanan ve çoğunluğu da Suriyeli olan 500 bin kadar seçmen bulunuyor.

        Bunların dışında Alman vatandaşı olmadığı için oy kullanamayan, ancak seçim dönemine etki yapan da 10 milyon göçmen yer alıyor.

        Özetle seçmenlerin %12’sini AfD’nin kampanya süresince iktidara gelmeleri halinde ülkeden kovacağını söylediği göçmenler oluşturuyor.

        AMACI AŞIRILARI ENGELLEMEKTİ…

        Belirsizliğin kaynağı bir diğer paradoks da Alman seçim sisteminin dayandığı temelle ilgili…

        Almanya seçim sistemi, koalisyonları önceleyip çoğulcu siyasi kültürü yaygınlaştırma üzerine kurulmuş.

        Bu kapsamda, 2023 düzenlemesiyle 630 ile sınırlandırılan başbakanı da belirleyecek olan Federal Meclis'teki milletvekilleri iki farklı yöntemle seçilip geliyor.

        Seçmen ilk oyunu, 49 seçim bölgesinden Meclis’te temsil edilmesini istediği 299 milletvekili için kullanıyor.

        İkinci oyunu ise partisinin çıkardığı listeye veriyor; partiler aldığı oy oranına göre Meclis’te temsil edeceği sandalye sayına ulaşıyor...

        İkinci oy bir anlamda, Türkiye’de de uygulanan seçim sistemini andırıyor.

        O nedenle ikinci oy hükümeti kuracak partiyi belirlediği için, çok daha önem arz ediyor...

        Bu seçime giren 29 partide yarışan 4 bin 506 adaydan kaçının Federal Meclis’teki 630 sandalyeye sahip olmasının yanında hükümeti kuracak olan başbakanı da belirliyor.

        Ancak sorun da bu aşamada başlıyor...

        Çünkü 49 bölgeden seçilip gelecek 299 vekilden kaynaklı olarak, bir partinin salt çoğunluk olan 316’ya ulaşıp tek başına hükümeti kurması zorlaşıyor.

        Aslında sistemin temeli de bir partinin tek başına hükümet kuramaması üzerine oturuyor...

        Neden de Nazizmden ağzı yanması....

        İkinci Dünya Savaşı sonrası da aşırı uçların tek başına iktidara gelmesinin önüne geçmeye odaklı seçim yasasının uygulamaya devam etmesi...

        Koalisyonları zorlayarak uzlaşıyı siyasi kültürün temeli haline getirmeyi, aşı uçları törpülemeyi hedeflemesi...

        Bugüne kadar da bu hedefine ulaşmış, ancak göçmen karşıtlığı ile oy toplayan AfD'nin bu noktaya kadar ulaşabileceğini de hiç öngörmemiş.

        İçine düştüğü paradoks, istikrarı sağlamak için çıktığı yolda istikrarsız kalmış bulunması…

        AfD İLE KOALİSYON OLUR MU?

        Nitekim SPD’li Başbakan Olaf Scholz da “trafik ışığı koalisyonu” adı verilen üçlü koalisyon hükümetini yürütemedi ve azınlık hükümetiyle yola devam yerine seçime gitmeyi tercih etti...

        Son anketler, Scholz’u tekrar Başbakan adayı gösterilen merkez soldaki SPD'nin, bu seçimde aşırı sağcı AfD’nin de gerisinde üçüncü sırada çıkacağını öngörüyor.

        Rakibi merkez sağdaki CDU/CSU ise ilk sırada çıkıyor...

        Seçim sonrasına dönük bütün endişe Hıristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) lideri Friedrich Merz’in, yakınlık gösterdiği AfD ile koalisyon kurması.

        Merz her ne kadar AfD ile olmayacağına söz vermiş olsa da, küçük partilerin %5 ülke barajını aşamaması veya milletvekili çıkaramaması SPD’nin de koalisyonda yer almak istememesi halinde CDU’yu bu koalisyona zorlayabilir.

        Ancak ağırlıklı beklenti ise merkez sağ ile merkez solun büyük koalisyon diye de nitelenebilecek ortak hükümeti çıkarması...

        TÜRK KÖKENLİ 53 ADAY

        Gelelim 1960'tan bu yana ülkede yaşam süren ve Almanya'da üçüncü kuşağını büyüten Türk seçmenlere...

        Çoğunluğu Sosyal Demokrat ve Yeşiller partilerinde bulunan Türk kökenli 53 aday yarışıyor...

        Dikkat çeken ise göçmen karşıtı AfD’de de iki Türk’ün bulunuyor olması...

        Bunlardan biri, Kuzey Irak’ta Ezidilere verdiği destekle de tanınan kadın aktivist, 1981 İdil doğumlu Bilge Leyla…

        Leyla, aidiyetini tanımlarken ilk sıraya, 2017 yılında geçmiş olsa da Hıristiyan olmasını koyuyor; ikinci sırada anneliğini, üçüncü sırada ise 4 yaşında gelmiş olmasına karşın “Gururlu Alman” olmasını koyuyor.

        Diğer aday da 1990 doğumlu Kerim Denis Erdem…

        Başta da vurguladığım gibi paradokslarla dolu bu seçimde iki aday da göçmen karşıtı partide göçmen iki ailenin evladı olarak yer alıyor...

        AB’NİN TEREDDÜTLÜ GELECEĞİ…

        Almanya seçiminin bir diğer tarafı da savaşın üçüncü yılında Trump yönetimi ile ABD’nin Ukrayna savaşına ilişkin tutumunu değiştirmiş olması…

        AB’nin başat ülkesinde bugün yapılacak seçim ABD’nin tutumuna dönük politikanın da belirlenmesini beraberinde getirecek.

        Trump’ın çok arzu ettiği AfD’nin hükümeti kurma şansı görülmüyor…

        Ancak diğer küçük sol partilerin hiç vekil çıkaramaması, bugüne kadar yerel meclislerdeki gücünü Federal Meclis'e taşıyacak görünen AfD’nin 50’den fazla milletvekiline ulaşması halinde koalisyonlar için kilit role sahip olacağı gerçeği de ortada duruyor.

        Beklenti, CDU’nun başbakanlığında SPD ile büyük koalisyon veya Yeşiller ile üçlü koalisyon; , AfD endişesi de aportta bekliyor…

        Diplomasi ve güvenlikte bugüne kadar ABD’nin peşine takılmanın yarattığı eylemsizlikten hamlamış Avrupa’nın gözü bütün bunlardan dolayı bugünkü Almanya seçimine odaklanmış bulunuyor.

        Çünkü buradan seçilen milletvekilleri AB Parlamentosu’nu da şekillendirecek.

        Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, belirsizliklerle dolu bu seçim, AB’nin yakın geleceğinin sıkıntıları da heybesinde taşıyor...

        Türküdeki gibi; Almanya acı vatan, adama hiç gülmüyor...