Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Yavaş-İmamoğlu modeli nasıl işleyecek?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        FORMÜL aslında yeni ortaya çıkmış değil…

        CHP lideri Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından bir süre önce, 9 Şubat’ta Ankara’da yaptıkları toplantıda karara bağlanan bir formül.

        Formülle ilgili bazı bilgileri bu köşede 28 Mart’ta aktarmıştım.

        Üzerinde uzlaştıkları modelin mimarı da ABB Başkanı Yavaş…

        CHP lideri Özgür Özel önceki gün açıklayınca bazı kişiler siyasi yasaklı olduğu sırada Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Başbakanı Abdullah Gül arasındaki görev paylaşımına benzetti.

        Bazıları ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde getirilmek istenen modelin hukuki olarak uygulanamayacağını ileri sürdü.

        PARLAMENTER SİSTEMİN ADIMI

        Baştan belirteyim ki getirilmek istenen ne Erdoğan-Gül modeline benziyor ne de hukuk açısından engel teşkil ediyor.

        CHP liderinin özetle, “Parlamenter sistemi başlatacak adım…” diye tanımladığı model, Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin, idare ile ilgili yetkilerini yardımcısına devretmesine dayanıyor.

        Şu aşamada, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı için öngörülen isim Ekrem İmamoğlu; çünkü CHP tarafından yapılan teamül yoklamasında aday olarak kabul görmesine karşın önünde hukuki engeller duruyor.

        BAKANLAR İÇİN ÜNİVERSİTE ŞARTI YOK

        Bunun başında da üniversite diplomasının iptali konusu geliyor…

        Anayasa’ya göre, bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için üniversite mezunu olması şartı bulunuyor.

        Her ne kadar İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün aldığı karara İmamoğlu itiraz etmiş olsa da seçime kadar mahkeme sürecinin tamamlanıp, tamamlanmayacağı kestirilemiyor.

        Türkiye’de bir davanın sonuçlanması ortalama 4 yıl olduğu unutulmamalı.

        Ayrıca hakkında açılmış diğer davlar da var…

        Yine Anayasa gereği bir yıldan fazla ceza alması durumunda da aday olmasının önünde engel bulunuyor.

        ÜÇLÜ ZİRVEDE YAVAŞ ÖNERDİ KABUL EDİLDİ

        Üçlü zirvede bütün bunlar öngörülmüş ve Yavaş’ın önerisi üzerine formül geliştirilmiş.

        “Yarı Başkanlık…” modelinin gayrı resmi uygulaması da diyebileceğimiz formül, Özel’in de dile getirdiği gibi Cumhurbaşkanı Yardımcısının icraya dayalı bütün görevleri bir başbakan gibi üstlenmesini öngörüyor.

        Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’nın görevlerine ilişkin 104’üncü maddesi de bu modeli engellemiyor.

        Cumhurbaşkanı, Anayasa 104 ve 106’ıncı maddelerine göre, yardımcılarını ve bakanları dilediği şekilde atayıp, görevine son verme yetkisine sahip.

        Yardımcılarının hangi görevleri üstleneceğine de yine kendisi karar veriyor.

        BUGÜN DE UYGULANIYOR

        Cumhurbaşkanı, Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a ekonomi ile ilgili görevleri devrettiği için, bunlara ilişkin yürütme görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getiriyor.

        Yetkinin dayandığı nokta da yine aynı maddede yerini bulan, “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir…” hükmü...

        Görevine ilişkin sınırlamalar ise sadece Anayasa’nın birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili…

        Dolasıyla İmamoğlu’nun önüne çıkan diploma sorununu Anayasa’nın 106’ncı maddesi çözüyor.

        Çünkü Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olmak için milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak yeterli…

        Anayasa’nın 76’ncı maddesi de bu yeterliliği sıralarken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve en az ilkokul mezunu olmasını yeterli buluyor.

        İkinci engel ise taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymemiş bulunmak…

        Eğer bir yıldan fazla hapis cezası alırsa bu göreve gelemiyor.

        YAŞAYAN HUKUKTAN KOPUK

        Ancak o da kalıcı bir engel teşkil etmiyor.

        Hükmün çekilmesinden üç yıl sonra alınacak “memnu hakların iadesine” ilişkin mahkeme kararını Yüksek Seçim Kurulu milletvekili seçilmek için yeterli kabul ediyor.

        Nitekim, bugün TBMM’de de geçmişte bir yıldan fazla hüküm almış olmakla birlikte, memnu hakların iadesiyle tekrar milletvekili seçilme yeterliliğine kavuşmuş çok sayıda vekil bulunuyor…

        Anayasa’nın 76’ncı maddesinde yerini bulan bu hüküm işlerliğini yitirmiş durumda.

        Anayasa Hukuku üzerine çalışmaları ile tanınan Doç. Dr. Ozan Ergül de aynı görüşü savunuyor.

        Doç. Dr. Ergül, sohbetimizde örneklerinde de görüldüğü gibi Anayasa’nın 76’ıncı maddesindeki bu hükmünün “yaşayan hukuktan uzun süredir kopuk olduğunu” söyledi.

        Cezanın çekilmesinden üç yıl sonra kişinin mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi ile aklanma olanağına kavuştuğunun altını çizdi.

        Özel, Yavaş ve İmamoğlu’nun Ankara Zirvesi sırasında bir karar daha alınmış.

        Seçime üç ay kala, kamuoyu yoklamalarında kim önde çıkıyorsa, diğerinin onun lehine çekilmesi, önde olanın aday gösterilmesi üzerinde uzlaşılmış.

        İmamoğlu’nun tutukluluğu ise bu hükmü devre dışı bırakmış.

        “REDDEDİLECEK MAKAM DEĞİLDİR”

        Sonuç olarak şurası açık ki CHP yönetimi açısından bundan sonraki süreçte aday Özel’in da önceki gün adını dile getirdiği ABB Başkanı Mensur Yavaş…

        Zaten son mitinglerde sürekli olarak Yavaş’ı öne çıkarıp, diğer belediye başkanlarının aksine sadece onun konuşmasını sağlamasının gerisinde de bu tutum yatıyor.

        Bütün bunlar kağıt üzerinde çok yerinde, hukuki açıdan da sorunsuz görülüyor.

        Ancak unutulmamalı ki Cumhurbaşkanlığı birinin diğerine hediye edeceği koltuk değildir…

        Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sözünün de unutulmaması gerekir:

        “Cumhurbaşkanlığı reddedilecek bir makam da değildir, Cumhurbaşkanlığı verilirse almam denilmez…”