Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Şam'ın şekerini acıtanlar…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BEŞAR Esad sonrası yönetimi ele geçiren Ahmed El-Şara yönetimi batılı ülkelerin de desteği ile Şam’da varlığını güçlendirdiği sanılıyordu.

        Ancak son günlerde Washington yönetiminden gelen açıklamalar ve onunla bağlantılı olarak İsrail’in Suriye içindeki atakları, Dürzilerle çatışma ve DSG’nin Kürt özerkliği talebi bütün dengeleri değiştirdi.

        Bütün bu gelişmeler de Suriye’nin üç yıldızlı yeni bayrağını BM binasına çektiği sırada ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün açıklamasıyla start aldı…

        Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Irak Kürdistan Bölge Yönetimi’nin Erbil merkezli yayın kuruluşu Rudaw’a yaptığı açıklamada, “ABD, şu anda hiçbir kuruluşu Suriye’nin hükümeti olarak tanımıyor” dedi…

        Hatta Şam’a hakim olan HTŞ’nin de terör listesinden çıkarılmadığını belirtirken, geçici hükümetin davranışlarını izlediklerini söyledi.

        Daha ilerisi yeni Şam yönetiminin New York’taki Birleşmiş Milletler’e atadığı Büyükelçisi ve diplomatlarıyla ilgili de öngörülmedik bir adım atarak Suriye Daimi Temsilciliği personelinin diplomatik vizelerini (G1), normal vizeye (G3) çevirme kararı aldı.

        Sözcünün açıklamasının bütünü, Şam’ın yeni hükümetini tanımanın koşullarını da kapsıyordu.

        ABD, ŞARA HÜKÜMETİNİ TANIMAYI SEKİZ MADDELİK ŞARTA BAĞLADI…

        ABD’nin bir süre önce Şam’a ilettiği 8 maddelik talebinin yerine gelmesi halinde tanımanın olacağı imasında bulunuyordu:

        “(Sekiz maddelik taleplere) Şam’dan gönderilen yanıtı değerlendiriyoruz, henüz paylaşacak bir şeyimiz yok. ABD, herhangi bir oluşumu Suriye hükümeti olarak tanımıyor. İleriye dönük normalleşme süreci, geçici hükümet yetkililerinin eylemlerine göre belirlenecek.”

        Dikkat çeken Trump’ın partisinden iki senatörün Şam ziyaretinin ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bruce’nin yeni yönetimi tanımadıklarını açıklamasının hemen ardından DSG’nin Kamışlı’da düzenlediği Kürt Ulusal Konferansı’nın gelmesi ve federasyon talebinde bulunması.

        Oysa DSG, kendini feshedip, silahlı gücü YPG’yi Şam güçlerinin unsuru yapacağını vaat eden anlaşmayı imzalamıştı…

        Bu gelişmelerin hemen ardından topladığı Konferans sonrası açıklamasında özerklik içinde varlığını sürdüreceğini açıkladı...

        Şam’dan da bu açıklamaya sert tepki geldi…

        PKK VE DÜRZİLER…

        Sadece o da değil…

        Yakın zamana kadar liderinin çağrısı ile kendini feshedeceğini açıklayan PKK yönetim konseyinin şarta bağlı yeni açıklamasının da aynı süreçte gelmiş olması da dikkate değer…

        Buna bir de İsrail’in güneyde Dürzileri harekete geçirmesini de eklemeli…

        Şam’ın mahallelerindeki Dürziler ile Suriye ordusunun çatışması sırasında, İsrail güçlerinin savaş uçakları ile dahil olması da olayların gerisinde Tel Aviv’in bulunduğunun kanıtı…

        İsrail, çatışmada Dürzileri koruma adı altında Suriye ordu güçlerini önce dronlar, ardından savaş uçakları ile bombaladı.

        Bununla kalmadı, İsrail bu gece de Şam'da Cumhurbaşkanlığı yakınlarında bir hedefe füze saldırısı düzenlediğini resmi bildiri ile açıkladı.

        ŞARA ŞAM’A SIKIŞTI MI?

        İsrail, son bir haftadır Suriye hava sahasını savaş uçakları ve silahlı dronlarıyla sürekli ihlal ediyor.

        Esad döneminde füze savunma sistemiyle hava sahasını koruyan Rusya’nın çekilmesi sonrası, Suriye hava sahasına etkin olarak üç güç bulunuyor: Türkiye, ABD ve İsrail…

        Hem Dürzilerin, hem de DSG’nin çıkışlarının gerisindeki neden ise Şam yönetiminin, dolayısıyla Ahmed El-Şara’nın ilk günlerdeki gibi elinin rahat olmadığını hissetmiş bulunmaları…

        Şara’nın Şam’dan çıkması halinde içerdeki bölünmenin ve güneydeki İsrail’in saldırılarının daha da artacağı beklentisi, yeni yönetimin pozisyon almasının da önüne geçiyor.

        Sadece İsrail değil, desteğindeki ABD de bunu gördüğü için 8 maddelik talepleri arasında IŞİD ile mücadelede DSG’nin dinamik olarak kalmasını istenirken, Filistinli silahlı güçlere Suriye sahasının yasaklanması ve İsrail’e güvenceler verilme maddelerini de koymuş bulunuyor.

        Bunların yerine getirilmesi halinde, Şam hükümetini tanımayı vaat ediyor; olmazsa da henüz terör örgütü listesinden çıkarmadığı HTŞ lideri olarak kabul etmeye devam edeceği mesajını veriyor…

        ABD’NİN, DSG VELAYETİ SÜRÜYOR

        Uzun süredir Suriye sahasında çalışmalarda bulunan ve bölgeden yeni gelen Prof. Dr. Serhat Erkmen ile dün sohbet ederken, gözlemlediği iki noktaya işaret etti.

        Bunlardan ilki Suriye sahasına İsrail’in ABD desteğiyle gittikçe nüfuz ediyor olması…

        ABD’nin ve bazı Arap ülkelerinin çıkıyor gibi görünmesine karşın, yakındaki Irak sınırlarına doğru çekilmesi ve DSG’nin velayetini üstlenmeye devam edeceği mesajını vermesi…

        DSG'nin de federasyona dayalı bir özerklik talebini bu güvence altında Konferans'ta bölgedeki tüm Kürt sivil toplum kuruluşlarını da davet ederek açıklaması ve güç gösterisinde bulunması...

        İkincisi ise HTŞ güçlerinin bir zamanlar çatışma sahasında çok etkin olan komutanlarının mücahitlikten, Şam’da yönetimi ele geçirdikten sonra süratle müteahhitliğe soyunmuş olmaları…

        Prof. Dr. Erkmen, Dürzilerle çatışmanın başlamasındaki gelişmelerin, bir süre önce sahilde Nusayrilerle çatışmaya benzer bir süreç geçirdiğine vurgu yaptı.

        BİR SES KAYDIYLA BAŞLADI

        Dürzi ve Hristiyan nüfusun yoğun yaşadığı Şam kırsalındaki Ceremana, Sehnaya ve Eşrefiye Sahaya bölgelerinde yaşanan çatışmalar, Humus’taki üniversitede öğrenciler arasında başladı.

        Sunni olmayan öğrencilere yönelik bir ses kaydının sosyal medyada yayınlanması sonrası çıkan çatışmada Dürzi bir üniversite öğrencisi öldü…

        Dürzilerden bir grup Şam yönetimi ile toplantı yaparak çatışmaların durdurulması konusunda atılacak adımları belirledi.

        Ancak çatışmalar durmadı, 6’sı Dürzi, 16’sı da HTŞ’li 22 kişi yaşamını yitirdi.

        Son üç gün içinde çatışmalarda ölen sayısı ise 80’i aştı…

        Bu HTŞ içindeki bazı grupların Dürzilerin ve Hristiyanların yaşadığı bölgelerde eylem yapma çağrılarına neden oldu.

        Şam çatışmayı bastırmak için güç gönderdi, ancak onlar da arkadaşlarını yatıştırmakta başarılı olamadı.

        Devreye İsrail’in silahlı insansız hava araçlarının girmesi, ardından savaş uçaklarının gelmesi çatışmaları daha da coşturdu, engellenemez hale getirdi.

        HEDEFİ DAHA FAZLA TOPRAK

        Prof. Dr. Erkmen, bu çatışmaların Şam güçlerine katılmak isteyen diğer grupları silahlarını elde tutma çabasına ittiğine dikkat çekti.

        Ahmet El-Şara’nın, kendisine yakın Dürziler aracılığıyla duruma vakıf olma çabalarının da Dürzi topluluğunun Kuzey Bölge Komutanı’nın İsrail Başbakanı Netanyahu ile poz vermesi sonrası işe yaramaz hale geldiğini belirtip ekledi:

        “İsrail adım adım Suriye’de daha fazla yer elde edip, hakimiyetini arttırmanın peşinde, olayların gerisinde olduğuna ilişkin çok veri var.”

        “İSRAİL, KORUMA ADI ALTINDA SURİYE’YE GİRME PLANI YAPIYOR

        Prof. Dr. Serhat Erkmen’in şu sözü de geleceği okumak açısından önemliydi:

        “Dürzilerin lideri Şeyh Hikmet Hicri gibi İsrail’in Suriye’de muhatap kabul ettiği kişilerden gelecek yardım çağrısı sonrası İsrail ordusunun Dürzileri korumaya alma görüntüsü altında Suriye’ye girmesi şeklinde gelişirse kimse şaşmasın. İsrail bir sonraki adımını Dürzileri koruma adı altında Suriye’ye girmek şeklinde gelişebilir…”

        Sözlerini doğrulayan gelişmeler de yok değil…

        İsrail ordusunun Türkçe X hesabı üzerinden yapılan şu açıklama da bu sürecin zemininin hazırlandığının en önemli göstergesi:

        “Genelkurmay Başkanı Orgeneral Eyal Zamir, yapılan durum değerlendirmesinin ardından Suriye'deki Dürzilere yönelik şiddetin durmaması durumunda, rejim hedeflerine yönelik saldırılara hazırlık talimatı verdi…”

        “MÜCAHİTLER, MÜTEAHHİT OLDU…”

        HTŞnin Şam’da yönetimi devralmasından sonraki sürece dönük de Prof. Dr. Ermen önemli gözlemler aktardı.

        HTŞ’nin güç dengesinin bozulduğunu, bunu Dürzilerle yaşanan çatışmaların bastırılması çabaları sırasında da gözlemlendiğini belirtti.

        “HTŞ’nin bir zamanlar sahada etkin olan mücahitleri, Şam’a gittikten sonra müteahhit olmuşlar. Şam’daki bir çok müteahhitlik işini onlar alıyor. Dolayısıyla mücahitliği bırakmışlar, müteahhitlikle uğraşıyorlar. Çünkü para oradan geliyor…”

        Suriye’de her şey rayına girdiğinin ileri sürüldüğü bir dönemde birilerinin var olan bir hesabı, her şeyin bozulmasına ve taşların yeniden dizilmesine neden olabiliyor.

        Boşuna “Burası Ortadoğu…” denilmiyor…

        - Emeğiyle kazananların onur günü, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun…