ARA seçim kurumu, 1876 Kanuni Esasi’sinden bu yana Türk siyasi hayatında yerini korur.
Bir tek 1921 Anayasasında yer almamakla birlikte, 1924’te girdiği Anayasa metninde de neredeyse hiçbir değişiklik olmadan bugüne kadarki bütün Anayasalarda yer buldu.
Bu denli köklü bir sandık modeli olmasına karşın, ne iktidar, ne de muhalefet gitmeye çok cesaret edemedi, o nedenle en az başvurulan yöntem olarak uygulandı.
SADECE 7 KEZ GİDİLDİ
Çok partili hayata geçişten bu yana 1951, 1966, 1968, 1975, 1979, 1986 ve 2003 olmak üzere sadece 7 kez ara seçime gidildi…
Burada bir ayrıntıyı da gözden kaçırmamak gerekir, 1951 ve 1966 ara seçimleri, o dönemki Anayasa gereği, bir üyenin boşalması halinde, ertesi yasama yılına girilmeden önce seçimin yapılmasına yönelikti.
Bu gelenek 1976 Kanuni Esasisinden bu yana süregelen bir hükümdü.
Ancak sonrasında üye tam sayısının %5’ine ulaşmadıkça ve genel seçimden 30 ay geçmedikçe seçime gidilemeyeceği şartı konuldu.
En son gerçekleşen 2003 ara seçimi de o dönem AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parlamento dışında kalmaması için CHP lideri Deniz Baykal’ın girişimi ile Siirt’te bütün milletvekilleri istifa ettirilerek yapıldı.
CHP Siirt’te 2002 genel seçiminde aldığı bir milletvekilini de istifa ettirerek ilin boşalmasını ve bu sayede seçimin zorunlu hale gelmesini sağladı.
SİİRT GİBİ GİDİP DE GELMEMEK VAR
Ancak 2003 ara seçiminde AK Parti Siirt’in üç milletvekilini de aldı, önceki seçimde sandıktan çıkan CHP adayı ve bağımsız milletvekili bu kez seçilemedi.
DEMİREL’İN ‘BEŞ, BEŞ, BEŞ’ SLOGANI
Onun dışında en efsane ara seçim olarak da iki sandık siyaset tarihinin hafızasındaki yerini korur; 1979 ve 1986 ara seçimleri.
Birinde CHP lideri Ecevit’i, iki yıl önce %41,4 ile Başbakanlık koltuğuna oturtan sandık, 1979’da ters tepti.
Adalet Partisi 14 Ekim 1979’da daha önce CHP’nin etkin olduğu, Konya, Manisa, Edirne, Muğla ve Aydın’daki seçimlerin hepsini kazandı.
Demirel’in, meşhur “Beş… Beş… Beş…” sloganı hafızalara kazındı; oylarını iki yıl içinde %36,9’dan %50,05’e çıkardı.
İki ay sonra da Ecevit genel seçim kararı almak zorunda kaldı…
BİRİ SAYIDAN DİĞERİ ORANDAN YÜKLENDİ
Sonrasındaki ara seçim ise 1986’da yapıldı.
İktidarda ANAP lideri Başbakan Turgut Özal, 1984 yerel seçiminde aldığı %41,5 oy oranına da güvenerek, o dönem muhalefetten gelen baskılara rest çekti ve ara seçime gitti.
ANAP’ın iki yıl önce yerel seçimde aldığı oylarında 9 puan düşme yaşandı ve %32,12’ye geriledi.
DYP ise yerel seçimdeki %13,4 oyunu, %23,53’e çıkardı.
Ancak gidilen 11 yerde ANAP 6 milletvekilliğini alırken, DYP 4, SHP ise ancak bir vekil çıkarabildi…
ANAP aldığı milletvekili sayısını başarı gerekçesi yapıp, “Topunuzun çıkardığının bir fazlasını aldık” diye sayı üzerinden övünürken, muhalefet de ANAP’a oy oranındaki %9 düşme ile yüklendi.
İLK DİLE GETİRDEN KILIÇDAROĞLU OLDU
Son iki haftadır, CHP orjinli bir ara seçim tartışmasıdır siyasi kulislerde dolaşıyordu.
Hemen şunu belirteyim ki CHP’de yönetim katlarında konuşulmasına karşın, bu konuda alınmış kesin bir karar yok.
Eğer bir ara seçime gidilecekse de bunun kararı tamamen CHP lideri Özgür Özel’e bırakılmış.
Aslında CHP’de ara seçim yeni de konuşulmuyor.
Ara seçimi ilk dile getiren önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Kılıçdaroğlu, 11 Kasım 2024’te CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklanıp, yerine de kayyum atanınca, “Bütün CHP milletvekilleri istifa etmeli ve ara seçime gidilmeli” önerisinde bulundu.
CHP lideri Özel’e bu çağrı sorulduğunda o dönem erken genel seçimi zorlamak için çaba gösterdiklerini belirtmekle yetindi.
ÖZEL’İN KARARINA BIRAKILDI
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası ise Özel bu kez sonbahara doğru bir sürprizleri olduğunu söyledi.
Parti çevrelerinden bu sürprizin ara seçime gitmek için hazırlık olduğu dile getirildi.
Son dönem de daha çok konuşulur hale geldi…
Hemen belirteyim ki, CHP’de yönetim erklerinde görüşülmüş olsa da gidip gitmeme konusunda kafalar karışık; büyük olasılık bundan dolayı karar Özel’e bırakılmış.
Nedeni de ara seçimin “hızar gibi, götüreni de gideni de biçme olasılığı, yüksek riski bulunması…”
Örnekleri de Ecevit ve Özal…
Her ikisinin de iktidardayken kaybettiği savı ileri sürülebilir.
Ancak 1986 ara seçimi sandığın gelmesini çok isteyen muhalefete de arzu ettiği kadar kazandırmadı; milletvekili sayısı açısından Özal kârlı çıktı…
MECLİS’TE 8 BOŞ SANDELYE VAR, 22 VEKİLE DAHA İHTİYAÇ VAR…
Gelelim bugüne…
TBMM’de 8 boş sandalye var…
Bunlardan ikisi vefattan kaynaklı; biri hafta sonu Hak yoluna uğurladığımız DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, diğeri ise SP milletvekili Hasan Bitmez…
AK Parti’den Murat Kurum’un Bakan olması nedeniyle bir sandalye boşaldı.
Geri kalan 5 sandalyeden 4’ü ise Kastamonu, Adıyaman, Kırıkkale, Afyonkarahisar belediye başkanlığına seçilen CHP’li vekillere ait.
Biri de Anayasa Mahkemesi’nin vekilliğinin iadesine ilişkin kararı bulunan Yargıtay’ın ise direndiği CHP’den seçilen Hatay Milletvekili Can Atalay…
Eğer ara seçim zorlanacaksa, CHP’den en az 22 milletvekilinin daha istifası gerekiyor.
Bu da yetmiyor, 22 milletvekilinin istifasının da Anayasa gereği TBMM Genel Kurulu’ndaki oylama ile onaylanma şartı bulunuyor.
AK Parti ve MHP’nin onayı olmadan, bütün muhalefet bir araya gelse de istifaların kabulü için Genel Kurul’da çoğunluğu yok…
Hele ki daha ikinci yılını yeni dolduracak ve milletvekili emeklisi olmaya hak kazanacak vekillerin, böyle bir dönemde ara seçime gitmek için istifasının da sağlanması gerekiyor.
Ara seçime gidilmesi halinde, o ilden CHP’nin tulum çıkarma şansının ne olacağı, sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağını bugünden kestirmek de çok zor…
AK PARTİ VE MHP’NİN BAKIŞI
Bundan kaynaklansa gerek, CHP’de de ara seçim konusundaki talepler çok cevval bir sesle dillendirilmiyor; iyi bir matematik hesabı ve bölge seçiminin yapılması gerektiğinin altı çiziliyor.
İktidar tarafına gelince…
AK Parti ve MHP yöneticileri ile dün sohbet ederken, istifa önlerine gelirse ne yapacaklarına yanıt vermek yerine şu soruya yanıt aradılar:
“CHP böyle bir riski göze alır mı?”
Bunu CHP milletvekillerinin de sorguladığımı söylediğimde ise aldığım yanıt, kendilerinin de bir ara seçime olumlu bakmadığı yönünde oldu.
Peki, kamuoyu baskısı artarsa bu yola giderler mi?
Hiç sanmıyorum…
AK Parti’de konuşulan, daha önce Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın da dile getirdiği gibi en erken 2027 sonbaharı hedefleniyor.
Onun öncesinde bir seçim çabası ise şu an yok…
Zaten milletvekilleri arasında da konu açıldığında tartışanı yok, konuyu kapatanı çok…