Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Savaşın nadir elementi…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        DÜNYADA bir asırdan bu yana gerçekleşen savaşların gerisinde çoğunlukla hidrokarbon enerjiye sahip olmak çabası vardı…

        Yakın dönemde gerçekleşen Körfez Savaşı, Afganistan, Irak ve Suriye işgalleri ile başlayan iç çatışmaların gerisinde yatan neden de enerjiye veya onun yollarına sahip olmaktı…

        Vekalet savaşları ile devam eden çatışmaların temelinde de hidrokarbon yataklarına daha fazla sahip olma çabası yatıyordu.

        Dikkat edilirse ABD, hem Irak, hem de Suriye’de girdiği savaşta petrol kuyularının bulunduğu yerlerin dışında asker konuşlandırmadı…

        En küçük inceleme bile gösterir ki petrolün bulunduğu Basra, Ramadi, Ba’aj veya Rakka dışında ABD askerinin esamesine rastlanmaz…

        Son dönem gerilimlerinin gerisinde de yine enerji ve onun yeni nesil üretimi için gerekli olan yer altı kaynakları bulunuyor…

        YENİ GÜÇ KAYNAĞI…

        Bunun başında da ABD Başkanı Trump’ın, Rusya ile savaşında desteğini sürdürmek için Ukrayna’ya dayatıp aldığı Nadir Toprak Elementleri (NTE) geliyor…

        Aslında bu elementlerin bilinme tarihi de öyle çok eskiye dayanmıyor…

        Ancak geleceğin en önemli ürünü olarak karşımızda duruyor...

        Nedeni de NTE’den üretilen sanayi ürünlerine, savaş uçaklarından cep telefonuna, kameralardan yeni nesil gemilere, termonükleer santrallere ve enerji iletiminde kullanılan süper-iletken tellere kadar her alanda ihtiyaç duyulması.

        ENERJİYİ EKSİKSİZ İLETİYOR

        Enerjiyi, herhangi bir dirençle karşılaşmadığı için süper-iletken telden geçen enerji kayba veya yüksek ısıya uğramadan bir başka yere aktarma olanağına kavuşuyor.

        Örneğin, ısısı belirli bir sıcaklığın altına düşürülmüş süper-iletken bir halka telden geçen elektrik yeni bir güce gerek duymadan sürekli aynı enerjiyi aktarabilir…

        Ayrıca ABD, Rusya ve Çin’in de arasında bulunduğu süper güçlerin savunma sanayii firmaları nadir toprak elementlerini üretim süreçlerinde bol miktarda kullanma ihtiyacı duyuyor.

        Mesela, bir zamanlar bizim de güney sınırlarımıza yerleştirildikten sonra alınıp götürülmesi tepkiye yol açan Rytheon firmasının ürettiği Patriot füzeleri, Lockheeed firmasının ürettiği F-35 savaş uçakları, füze güdüm sistemleri ve sensörlerinin üretiminde de çok miktarda NTE kullanılıyor.

        Bununla da kalmıyor.

        Örneğin Apple, son dönem cep telefonlarının kamera ve hoparlörlerini nadir toprak elementlerinden üretiyor.

        Sadece o da değil, Çin de ürettiği telefon ve tabletlerde bu elementleri kullanıyor.

        Hemen hepsindeki kullanımı da öyle sınırlı da değil, kallavi miktarda…

        F-35’TE YARIM, GEMİDE 4,5 TON VAR

        Buna ilişkin dün New York Times’ta önemli bir editoryal makale vardı.

        Makalede aktarıldığına göre, her F-35 Lightning II uçağı, 408,5 kg (900 Pound) nadir toprak elementi içeriyor.

        Yine, yeni nesil her Virginia sınıfı denizaltıda da 4,5 ton (9 bin 200 Pound) NTE yer alıyor.

        En çok kullanılan alanlardan biri de “kalıcı mıknatıslar…”

        Makalede belirtildiğine göre, Tomahawk füzeleri, Predator Dron, Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı ve akıllı bomba yapımlarında da NTE çok miktarda bulunuyor.

        EN BÜYÜK ÜRETİCİ ÇİN

        Peki, ABD bu elementleri Ukrayna ile yaptığı yeni anlaşma olmasaydı nereden alacaktı?

        Tabii ki geçmişte de olduğu gibi dünyanın açık ara nadir toprak elementine sahip olan Çin’den geliyor…

        ABD savunma sanayiinin kullandığı elektrik motorları, uzay sistemlerinde bulunan optik gözler, türbinler ve elektronik devrelere kadar sivil ve askeri amaçlı tüm mıknatısların neredeyse tamamı; %90’ı Çin’in elinde bulunan işlenmiş NTE’den üretiliyor.

        NYT editoryal makalede de buna vurgu yapılıyor, Trump’ın Çin’den ithalata karşı getirdiği gümrük duvarlarının ABD’nin savunma sanayi başta olmak üzere, yeni nesil endüstri ürünlerine ne denli engel çıkardığını örnekleriyle sergiliyor.

        Çünkü Çin de Beyaz Saray’ın bu atağına karşılık olarak altı ağır nadir toprak elementinin yanı sıra, NTE mıknatıslarının ihracatını da askıya almıştı.

        Makalede, “Bu nedenle, Trump'ın Çin'e karşı ticaret savaşı Amerika'nın ulusal güvenliğini tehlikeye atmaya başladı...” vurgusu yapılıyor.

        ÇİN ELİNDEKİ BÜYÜK GÜCÜN 15 YIL ÖNCE FARKINA VARDI

        ABD ordusunun üstünlüğünün riske atıldığına işaret ediliyor…

        Çin’in bu gücünü, 15 yıl önce balıkçı trolüyle ilgili bir anlaşmazlıkta Japonya’ya karşı uyguladığı 7 haftalık ambargo döneminde deneyimleyerek kazandığını anımsatıyor.

        Peki, Brezilya, Vietnam, Rusya, Hindistan, Ukrayna’da da varlığından söz edilen bu nadir toprak elementlerinin işlenerek sanayi ürünü haline getirilmesi hemen sağlanamaz mı?

        Ona da yanıt verilmiş…

        Avustralya, Brezilya, Güney Afrika ve Vietnam’ın bu konudaki çabalarına dikkat çekilmiş…

        Makalede, “Ancak Çin dışındaki kapasite hala küçük. En iyi ihtimalle, alternatif bir nadir toprak elementleri tedarik zinciri oluşturmak yıllar, belki de on yıldan fazla sürecek…” tespiti yapılıyor.

        REZERVİNDEN ÇOK İŞLENMESİ PAHALI

        Bu koşullar içinde en iyi çözümün Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlatmak yerine, bunu olabildiğince engelleyecek alternatif yolları geliştirmek olduğunun altı çiziliyor.

        Bu aşamada önemli bir bilgiye de yer veriliyor:

        “Genelde toprak altında düşük küçük rezervler halinde bulunuyorlar. Ancak nadir toprak elementlerini 'nadir' yapan şey, rezervlerin azlığı değil bu elementleri işlemenin maliyetinin yüksek olması…”

        TÜRKİYE’DE DE BULUNUYOR

        Nitekim Türkiye’nin de zengin NTE varlığına sahip olduğu, Eskişehir Beylikova yakınlarında 570 bin ton rezervin bulunduğu açıklanmıştı.

        NTE olarak bilinen 17 elementin 10’unun bu rezervde yer aldığı da kayda geçirilmiş, işlenmesi için çalışmaların başladığına vurgu yapılmıştı.

        Bu Çin’den sonra ikinci büyük kaynağa sahip olduğumuz anlamına gelir…

        Makalede de yer aldığı gibi, önemli olan rezerve sahip olmak değil, onu işleyebilmek.

        Yoksa Türkiye Bor madeni açısından da zengin bir rezerve sahip, ancak işlenip sanayi ürünü haline getirilmediği sürece kaya parçası veya topraktan farklı bir anlam ifade etmiyor…

        İşlenebilmesi de inşaat yerine, sanayiye yapılacak büyük yatırımlarla söz konusu olabiliyor…