Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Murat Bardakçı Uçuk mealleri Diyanet denetlemeyecek de bu işi Sanayi Bakanlığı yahut Karayolları mı yapacak?

        Diyanet İşleri Başkanlığı’na Kur’an-ı Kerim meâllerini inceleme ve sakıncalı bulduklarını mahkeme kanalı ile imha ettirme yetkisi veren kanun teklifi yasalaştı.

        Yeni yasaya göre Din İşleri Yüksek Kurulu kişilerin ve kuruluşların talebi üzerine Kur’an meallerini re’sen inceleyecek veya incelettirecek, mealler İslâmiyet’in temel nitelikleri konusunda sakıncalı bulundukları takdirde Başkanlık mahkemeye müracaat ederek bunların basımlarının ve yayımlarının durdurulmasını talep edebilecek, mahkeme de toplatma, hattâ imha kararı verebilecek.

        Kanun teklifinin geçen gün Plân ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından kıyamet kopmaya başlamış, Diyanet’e verilen yetkiye karşı çıkmaların bini bir para olmuştu... Teklifin yasalaşması üzerine eleştirilerin dozu da arttı. Yetkinin sansür olduğu iddiasından enkizisyon benzetmesine varıncaya kadar çok şey söylendi ve söyleniyor...

        Okuyuculardan bazılarının bu yazımı okuduktan sonra hakkımda neler neler diyeceklerini gayet iyi tahmin ederek açıkça söyleyeyim: Ben bu kanunu destekliyorum!

        Zira, son senelerde din âlimi, hoca, şeyh ve hattâ kutup oldukları iddiası ile yeni, yepyeni bir güruh ortaya çıktı. Entari, cübbe, takke falan değil bildiğimiz modern elbiseler giyen ve bazıları profesör unvânı taşıyan bir güruh! Ekranlarda görünüp şöhret olmaya pek bir meraklı bu nev-zuhur ulemâya TV’lerde arz-ı endâm etmek kâfi gelmiyor, sosyal medyada da görünüyorlar ve hemen her gün dinî kurallar ile ilgili yorumlarını, öğütlerini, tefsirlerini, vesairelerini ardarda sıralayıp milletin hiç durmadan kafasını karıştırıyorlar.

        Ortak hususiyetleri, on beş asırdan bu yana tatbik edilen İslamî kurallardan birçoğunun yanlış olduğunu, yani ulemânın yüzyıllar boyunca dini hatâlı yorumladığını ve söylediklerinin İslâmiyet ile alâkası olmadığını iddia etmek!

        Üstelik iddiaları öyle teferruatla ilgili falan değil, bazıları dinin rüknlerini, nâslarını bile değiştirme hevesinde! Orucun Ramazan ayı boyunca değil, o ay içerisinde sadece birkaç gün tutulacağını söyleyeni mi; Kur’an’da kadınlar için örtünmenin farz olduğuna dair bir emrin bulunmadığını iddia edeni mi, falanca surenin ibadet için değil sadece ders alınması maksadıyla nâzil olduğu ve dolayısı ile dualarda okunmaması gerektiği kerâmetini savunanını mı, yoksa vakti zamanında her nasılsa şeyh postuna oturmuş bir zâtı nerede ise peygamber seviyesine çıkartmaya çalışanını mı ararsınız, hepsi var! Hattâ, aralarında bazı âyetlerin Allah kelâmı değil, Hazreti Muhammed'in sözleri olduğunu iddia eden profesörler bile mevcut!

        Ortalıkta dolaşıp “Eskiler bu işi yanlış anlamışlar, meselenin aslı şöyledir, dolayısıyla artık ibadetinizi de böyle etmeniz lâzımdır” diyen ve milletin kafasını karmakarışık eden şöhret, reklâm ve maddiyat meraklılarının çıkarttıkları ve çıkartacakları Kur’an meallerinin ne menem şeyler olacağını varın tasavvur edin!

        DİYANET, ELEŞTİRSENİZ DE GEREKLİDİR

        Diyanet İşleri’nin faaliyetlerini doğru bulmak veya bulmamak, yorumlarını desteklemek yahut karşı çıkmak; mensuplarının sözlerini, hareketlerini beğenip beğenmemek herkesin hakkıdır. Hattâ teşkilâtın bütçesini, harcamalarını ve başındakileri eleştirmek de bu hakka dâhildir.

        Ama Diyanet’in gerekliliği husûsu bambaşka bir şeydir! Menfaat, şöhret, vesaire maksadı ile kutupluk iddiasında bile bulunan ve verdikleri sözüm ona fetvâlar ile milleti şaşırtan bu kadar allâmenin ortaya çıktığı, hemen her gün yeni tarikatlerin yayılıp holdingleştiği ve daha da önemlisi dinin en büyük derdinin din adamları, özellikle de akademik unvanlı ilâhiyatçılar hâline geldiği bu devirde bunları gücü yettiğince kontrol edecek bir müessesenin mevcudiyeti şarttır!

        Uçuk meallerin basımını ve dağıtımını engelleme görevini Diyanet yapmayacak da bu iş ile Devlet Malzeme Ofisi, Karayolları yahut Tersaneler Genel Müdürlüğü mü alâkadar olacak?