Zohran Mamdani adı Türkiye için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir. Yakın zamana kadar Amerikalılar için de durum farksızdı. Birkaç gün içinde New York şehrinin belediye başkanı olma yolunda çok önemli bir yol kat edebilir. 24 Haziran’da çoğunluğu Demokrat Parti seçmeni olan New York’ta belediye başkan adaylığı için ön seçimler var. New York’ta hemen her zaman Demokrat aday seçimi kazandığı için Mandani’nin bu yarıştan galip gelirse başkan olacağı varsayılıyor.
Kazanırsa sadece New York’un ilk sosyalist belediye başkanı olmayacak, aynı zamanda şehri yönetecek ilk Müslüman da olacak. Sosyal medyayı çok iyi kullanması, epey karizmatik olması, ağzının iyi laf yapması Mandani’yi kısa sürede Amerikan siyasetinin tanınan figürlerinden biri haline getirdi.
‘NEPO BABY’LER YARIŞIYOR
Annesi “Mississippi Masala” ve “Salaam Bombay” filmlerin yönetmeni Mira Nair olduğu için kamerayı kullanma yeteneği genetik olmalı. Bir ara annesinin filmlerinde de çalışmıştı zaten. Aslında tam bir “nepo baby;” torpilli bir ünlü çocuğu olarak gümüş kaşıkla doğduğunu inkar etmiyor. Babası da Columbia’da kıdemli bir profesör. Ayrıcalıklı bir geçmişten gelenler daha kolay sosyalist oluyor, daha rahat bedava hizmet vaat edebiliyor sanırım. Ama ayrıcalıklı bir hayat yaşamıyor, Queens’de tek odalı bir evde makul bir kiraya oturuyor.
Mandani’nin en yakın rakibi de de bir “nepo baby.” Eski New York valisinin oğlu, kendisi de New York’un eski valisi olan Andrew Cuomo. Oğul Cuomo taciz iddiaları yüzünden istifa etmek zorunda kalmıştı, şimdi belediye başkanı seçilerek imajını toparlamak istiyor. Bizim de Türkiye’den aşina olduğumuz gibi tam bir “çalıyor ama çalışıyor” adayı. Zenginlerin emrinde olduğuna, yolsuzluğa bulaşmadığına hiç kimsenin şüphesi yok. Yakın zamana kadar New York’ta bile yaşamıyordu. Şimdi aylık kirası 8 bin dolar bir evde kalıyor.
İntikam üzerine bir yönetim anlayışı bellediği, karşısındakini ezdiği, köprüleri yaktığı da biliniyor. Ama tecrübesi var, işlerin nasıl yürüdüğünü biliyor. Bir de çoğu kişi New York belediye başkanının hafif yolsuzluğa bulaşmış olmasını normal kabul ediyor.
Yarışı önde götüren iki aday da mükemmel değil. Mamdani bugüne kadar hiçbir kurumu yönetmedi. Dev bütçesi, yüz binlerce çalışanıyla koca bir şirketi ya da ufak bir ülkeyi andıran New York’un karmaşık yapısının altından nasıl kalkacağı soru işareti. Bedava otobüsler gibi bol keseden vaatleri var; vaatlerini zenginlerin vergilerini yükselterek gerçekleştireceğini söylüyor. Bunu tek başına becerebilmesi mümkün değil, eyalet valisi de yaşanacak mı belli değil.
Buna rağmen birkaç ay öncesine şaka gibi bir aday olarak görülen Mandani kısa sürede ciddi bir taban yakaladı. Amerika’nın popüler sosyalist siyasetçilerinin desteğini aldı. New York’tan Alexandria Ocasio-Cortez ve demokratik sosyalizmi ülkenin siyasi gündemine sokan Bernie Sanders arkasında.
Mamndani’nin tecrübesizliğine rağmen anketlerde yükselmesi New York elitini harekete geçirdi. Aslında çoğu insan Cuomo’nun da seçilmesini istemiyor, mecburen ona oy vermeyi düşünüyordu. Ancak son günlerde Mandani anketlerdeki farkı ya geçiyor ya da peşine takılmış durumda. Cuomo’ya destek verense milyarder Michael Bloomberg. Eski milyarder başkan yüklü bir bağış yaparak Cuomo kampanyasının Mandani’nin tecrübesizliğini vurgulayan ilanlar vermesini sağlıyor.
Yerel seçimlerde hiçbir adayın arkasında durmayacağını açıklayan New York Times bu yükselişi engellemek için oyuncaklı bir taktik uyguladı. Önde gelen 15 New Yorklu olduklarını iddia ettikleri bir panele adayları sordu. Çoğunluk yarışta Brad Lander isminde birleşti. Halihazırda New York belediyesinin saymanı Lander yarışta pek adı geçmeyen bir adaydı. Ama New York Times’ın desteği epey etkili oldu. Gazetenin yazarı Ezra Klein da onu desteklediğini açıkladı. Aslında en tecrübeli o ama hemen hemen hiç siyasi karizması yok.
OYLAR BÖLÜNÜRSE
Demokrat Parti’ni aday adayı havuzu yine epey kalabalık. New York yerel seçimlerde iki seçimdir sıralamalı oy pusulası kullanıyor. Seçmenler beş adaya kadar tercihlerini yazıyor, daha sonra oylar buna göre dağılıyor. Daha demokratik olacağı söylenen bu sistem hiç beklenmedik adayları öne çıkardığı gibi popüler adayların da kaybetme ihtimaline yol açıyor. Dahası, her aday ikinci sıraya yazılabilmek için rakiplerine olması gerektiği gibi saldırmıyor. Pek çok adayın kusuru rakibi tarafından dillendirilmiyor.
Geçen seçimlerde Eric Adams’ın belediye başkanı olması bu sayede mümkün olmuştu. Türk Hava Yolları’ndan bedava ‘upgrade’ aldığı için soruşturma geçiren Adams yine yarışta. Demokrat Parti adına değil, bağımsız aday olarak seçimlere giriyor. Oyları bölme ihtimali var. Cumhuriyetçi Parti de her seçimde olduğu gibi yine New York’ta “göstermelik” sayılabilecek bir aday çıkartıyor. Ancak New Yorker dergisinde yayımlanan bir analizde olduğu gibi bölünen oylar sayesinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı sanıldığı gibi “göstermelik” olmayabilir.
İzmir’i AK Parti’nin kazanması gibi bir sonuç çıkarsa sandıktan? İzmir’de bir önceki başkan Tunç Soyer yüzde 58’le seçildi, şimdi kenti yöneten Cemil Tugay ise 10 puan daha düşük oy aldı. Bu yüzde 10’luk düşüş hiç sorgulanmıyor. 2021’de New York’ta da Cumhuriyetçi aday yüzde 27.9 aldı. Eric Adams’ın yüzde 67.4’üne karşı çok cılız gibi gözüküyor ama o kadar önemsiz değil. Trump da ikinci kez Demokratlar’ın kalelerinde oylarını yükselterek seçildi.
2025’teki New York yerel seçimleri aslında 1994’te İstanbul seçimlerine de benziyor. Erdoğan’ı siyaset sahnesine çıkaran o seçim çok küçük farklarla, merkez partilerin oyları bölmesiyle kazanılmıştı. Dönemin merkez partileri DYP, ANAP ve SHP kuvvetli adaylarla yarışa girmişler, birer-ikişer puan farkla oyları bölününce aradan yüzde 25’le Erdoğan sıyrılmıştı. O seçimde DSP’nin adayı da yüzde 12 almıştı. Merkez solun yüzde 30’dan fazla oyu vardı o sene.
İstanbul’un geri alınması, partilerin tek aday etrafında toparlanması 25 yıl sürdü. Siyasi yıkım, partilerin tarihe karışması, yapılan hatalardan ders alınmamasıyla geçen 25 yıl. Kasım ayındaki seçimlerde sosyalist, hırsız, beceriksiz ve karizması olmayan Demokrat adaylar arasında Cumhuriyetçi başkan sıyrılırsa çok gülerim. Çünkü aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemenin sadece bizdeki sosyal demokratlara özgü olmadığını görmüş olacağım.