Torunlarınızın isimlerini karıştırıyor musunuz?
Hepimiz bir şeyleri unutuyoruz. Bu, bir yere kadar normal kabul edilse de normal dışı durumları dikkatten kaçırmamak gerekiyor. Torunların adlarını karıştırmak, 50 yıldır yaşanılan evin yerini bulamamak, en önemlisi de unuttuğuna inanmamak 'tehlikeli unutkanlıklar' olarak görülüyor

Unutkanlığın sık görüldüğü toplumlarda, öncelikle “Neden unutuyoruz?” sorusunu yanıtlamak gerekiyor. Yaşamın devamı süresince beyne her gün artan sayıda veri giriyor. Zihin, akışkanlığını sürdürebilmek için bu verileri sınıflandırıyor. Benzer olanlarla olmayanları, tekrar edenlerle etmeyenleri, az görülenlerle sık görülenleri, heyecan yaratanlarla yaratmayanları, tehlike arz edenlerle etmeyenleri birbirinden ayırıyor. HT Magazin'den Ceyda Erenoğlu imzalı habere göre; verilerden olağan sayılanlar, birbirlerine benzeyenler ve tekrar edenler, kişinin yarını için daha az önem arz edenler daha zor hatırlanıyor. Buna ‘unutma’ adı veriliyor.
‘FARKINDALIĞIMIZ ARTIYOR’
Üsküdar Üniversitesi Nörobilim Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ “Son yıllarda unutkanlığımızda bir artış mı meydana geldi yoksa farkındalığımız mı arttı?” sorusuna “İkisi de” karşılığını veriyor ve ekliyor: “Yaşamın karmaşıklığı, bilgi ve veri akışı arttıkça doğal olarak daha fazla şey unutuyoruz. Bu verilerin son yıllarda medya, internet ve eğitim ortamlarına yansımalarının artmasıyla, farkındalığımız her konuda olduğu gibi unutkanlık konusunda da artış gösteriyor. Yaşam süresinin artmasıyla insanların unutkanlık konusuna gösterdikleri ilgi konuya duyulan ilginin çoğalmasına yol açıyor.”
MENOPOZ, UNUTKANLIĞI ARTIRICI BİR NEDEN OLARAK GÖRÜLÜYOR
Kadınlarla erkeklerin unutma nedenleri arasında fark bulunmasa da unutma oranları arasında fark olabiliyor. Kadınların erkeklerden ortalama 10 yıl daha fazla yaşadıkları belirtiliyor. Bu durum yaşlılık ve unutma ilişkisi açısından bir unutma fazlalığı nedeni olarak değerlendiriliyor. Diğer yandan, unutmayı tetikleyen etkenler arasında sayılan kansızlık ve B12 vitamin eksikliği ile hipotiroidi ve depresyon da kadınlarda daha sık görülüyor. Menopoza bağlı östrojen hormonunun azalması ise unutkanlık artırıcı başka bir neden olarak görülüyor.
UNUTKANLIĞIN 2 ALARMI!
Peki unutkanlık hangi safhada alarm veriyor ve bir tehlike işareti olarak değerlendiriliyor? Aşağıdaki 2 göstergenin başka bir belirtiye gerek duyulmadan tehlike işareti olarak kabul edilmesi gerektiği belirtiliyor.
* Unuttuğunu unutmak ya da unuttuğunu kabul etmemek.
* Az önce söylenilen bir şeyi duymamış gibi davranarak yeniden sormak ya da kendi söylediğini unutarak tekrar etmek.
BUNLARI UNUTUYORSANIZ DİKKAT!
* 50 yıldan beri sahip olduğunuz ve son yıllarda içinde yaşamadığınız ev ya da evlerin var olduğunu ya da nerede olduklarını unutuyorsanız (1 kere bile olsa ) bu tehlike işaretidir.
* Gündelik olarak sık kullandığınız eşyaların yerlerini hatırlama konusunda zorluk yaşıyorsanız, bu tehlike işaretidir.
* Siyasetten konuşurken 15-20 yıl önce ölmüş bir cumhurbaşkanını şimdikiyle karıştırıyorsanız, bu tehlike işaretidir.
* Daha önceden iyi tanıdığınız ve ölmüş olduklarını da bildiğiniz insanlardan yaşıyormuş gibi söz ediyorsanız, bu tehlike işaretidir.
* Çok fazla sayıda olmayan (5-6 kadar) torunlarınızın adlarını ve yaşlarını karıştırıyorsanız, bu tehlike işaretidir.
* Yukarıda sayılanlar size söylendiğinde unuttuğunuzu kabul etmiyorsanız, bu tehlike işaretidir.
DEPRESYON, ALZHEIMER RİSKİNİ İKİYE KATLIYOR
Boşanma, ölüm, işten ve okuldan atılma vb. olayların da unutkanlık üzerinde etkisi bulunuyor. Sayılan bu etkenlerin hepsinin öncelikli depresyon nedeni olduğu belirtiliyor. Araştırmalar, kronik depresyonun Alzheimer riskini en az ikiye katladığını gösteriyor.
‘OLASILIKLAR ARAŞTIRILMALI’
Bu ilişki unutkanlık üzerinden kuruluyor. Unutkanlık gösteren birçok erken Alzheimer vakasının depresyon tanısı aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Burada dikkat edilmesi gereken nokta, 60 yaşlarından sonra yaşanan acı ve kayıpların ardından dikkat çekici biçimde ortaya çıkan unutkanlığın sadece depresyon olasılığı yönünden değil, Alzheimer olasılığı açısından da araştırılması gerektiğidir” diyor.
UZUN YAŞAYAN TOPLUMLARDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR
Alzheimer uzun yaşayan toplumlarda daha fazla, kısa yaşayan toplumlarda daha az görülüyor. Bu gerçekten yola çıkıldığında İsveç’te daha fazla, Somali’de daha az rastlandığını söylemek yanlış olmuyor. Bu sosyal ve tıbbi bir konu olarak görüldüğü için genetik ve ırk özellikleriyle bir ilişkisi bulunmuyor.
Yarın: Unutkanlığı ciddiye alıyor muyuz?