CHP Olağanüstü Kurultayı’nda Genel Merkez yönetimi büyük bir başarı elde ettiğini ileri sürerse de yanılır.
Muhaliflerin hezimete uğradıkları algısıyla hayıflanması da yanlış olur…
Bunları geçmiş 45 yılda gerçekleşenler ve hafta sonu yapılan CHP Olağanüstü Kurultaylarını izlemiş bir gazeteci olarak söylüyorum...
Ortaya çıkan, içinde yaşadığı sorunlar karşısında delegeler ve CHP yöneticileri ile kendilerine yakın merkez sağ siyasetçilerin ortak hareket etme kararlılığının göstergesiydi.
Bundan dolayı ne birileri galibiyet, ne de diğerleri kaybetmiş hissiyatı gösterebilir.
Kurultayda yaşanan, ne zafer, ne de hezimettir; CHP’lilerin konsolide halde varlıklarını kamuoyuna sergilemesidir...
DELEGE KENDİNİ KONSOLİDE ETTİ
Yoksa her dönemde olduğu gibi birileri çıkıp Genel Başkanlığa aday olabilirdi.
Kürsüye çıkıp heyecanlı bir adaylık konuşmasıyla, Kurultay’da muhaliflerin alabildiği 350-400 oyu 600’a çıkarabilirdi.
Dilese söz alıp Parti Meclisi’nde Genel Başkan’ın anahtar listesini delip, çarşaf listeden muhalif adayların girmesini sağlayabilirdi.
Unutulmasın ki bu delege, geçen dönem yönetimi tarafından belirlenen kişilerden oluşuyordu…
Delinme ihtimali de oldukça yüksekti.
Parti Meclisi’nin yedek listesinin tamamının muhaliflerden oluşuyor olması da bunun en açık göstergesi….
Ayrıca CHP’nin ister genetik, ister karakteristik deyin, bütün kurultaylarının olmazsa olmazı da liste delebilmek için çabalamaktan geçer…
Ancak, parti ve belediyelerine yönelik yaşadığı gelişmeler karşısında bir duruş sergiledi…
İNÖNÜ’YE DAHİ RAKİP ÇIKTI
Meydan savaşına adını vermiş, Kurtuluş Savaşı’nın en önemli komutanı İnönü’nün dahi karşısına bir aday çıkmışken, bu kurultayda tarihinde ender görülen şekilde, ikinci bir Genel Başkan adayı çıkmadığı gibi, listesinin de tulum çıkmasını sağladı…
Bunlar CHP delegelerinin, başına bir iş geldiğinde dargınlıkları, küskünlükleri, klikleşmeleri bir kenara bırakabilme kabiliyetini sergilemesinden başka bir şey değildi.
Delege ve parti üyeleri açısından durum böyle…
Ancak parti yönetiminin sergilediği tutumu da görmezden gelmemek gerekir.
Uzlaştırıcı olmayı tercih etti…
Ötekine dirsek göstermek yerine, önde gelen kendisine parti içi muhalif olmuş iki büyükşehir belediye başkanını da yanına alıp anahtar listesine alacağı muhalif isimleri belirleme yoluna gitti.
Bundan gocunmadı…
MERKEZ SAĞ YELPAZE
Bunu yaparken önemli bir adım daha attı; partinin en önemli yönetim organına merkez sağ isimlerin yer almasının da kapısını araladı.
Önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun altılı masa ile zaten bunu başlattığı savı ileri sürülebilir.
Ancak o milletvekili listeleri için geçerliydi ve bu CHP’de geçmişte de görülen bir durumdu.
Ancak ana kumanda merkezi Parti Meclisi’nde merkez sağ isimlere daha çok yer verilmesinin önü açıldı.
Kılıçdaroğlu döneminde de Parti Meclisi’nde olduğu söylenebilir, ancak bu denli çok değildi, sınırlı sayıda yer alıyordu…
Onunla da kalmadı partide var olan mezhebi katılaşmayı da bu kurultayda eritti…
Özel, listesinde en yakınında olan, neredeyse her gün birlikte politika ürettiği kişilere sıra açmak yerine, eski PM listesinde az sayıda değişiklikle yola devam etme yolunu tercih etti.
Aksayan yerleri onarmak için, toptan rektifiye yerine, aksam değişikliğine gitti…
“ÖZEL ADAY OLMAYACAK…”
Özel’in CHP’nin kurultaylar tarihindeki en yüksek oylardan birini alan kişi olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olma yoluna gideceğine ilişkin beklentilere gelince…
Kurultay salonunda gerçekleştirdiğimiz Habertürk yayınımızda Özel’in en yakınında olan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba bu beklentilere en net yanıtı verdi…
“Sayın Genel Başkanım Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı seçiminde kesinlikle aday değildir. Bunu kendisi de defalarca dile getirdi. Adayımız belli, Ekrem İmamoğlu. Ama önünde bir engel varsa Özgür Özel dışında bu partiden çıkacak başka bir isim de olur… Biz şimdi İmamoğlu’na odaklıyız…”
İMAMOĞLU- YAVAŞ BULUŞMASI
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylık durumunu sorduğumuzda ise Bayram nedeniyle Silivri’de İmamoğlu’nu ziyarete gittiklerinde karşılaştığı bir tabloyu paylaştı.
Aktardığına göre Yavaş, Ağbaba’dan İmamoğlu’nu birlikte ziyaret için Adalet Bakanlığı’ndan izin almasını rica etmiş.
Ağbaba da bunu gerçekleştirmiş ve birlikte Bayram ziyaretine gitmişler…
Aktardığına göre, İmamoğlu görüş alanına girince ikisi birden ellerini açıp birbirine doğru yürüyüp kucaklaşmış…
Yavaş, o görüşmede İmamoğlu’na, “Aramızdaki anlaşma geçerli. Aynı yolda ilerliyoruz. Adayımız sensin, hedefimiz de seni bir an önce buradan kurtarmak” sözünü yinelemiş…
Peki, seçime kadar İmamoğlu adaylık için gerekli koşulları taşıyamaz halde kalırsa ne olacak?
Kararlı bir ses tonuyla, “Çıkacaktır ve adayımız olacaktır” dedi.
Israr edince Özel’in Saraçhane, Maltepe mitingleri ve Kurultay’da Yavaş’a olan övgüsünü anımsatmakla yetinip ekledi:
“Mansur Yavaş, 2019’da CHP açısından öteki gibiydi. Ama bugün Mansur Yavaş CHP’nin en önemli isimlerinden biridir. CHP’nin yaşayan en önemli hücresi olmuştur… Partililer de onu bağrına basıp içselleştirdiler…”
ANA KUMANDADA YENİ DURUM
Bu sözle Kılıçdaroğlu ile başlayan CHP’yi ideolojik katılıktan çıkarıp, merkez sağa yelpazesine de ekleme yapma çabasının tuttuğunun göstergesi…
Bu dönem Bahadır Erdem, Emine Uçar Erdoğan, PM’ye girmese dahi Genel Başkanın Bilim Kültür Kurulu listesinde yer bulan Prof. Dr. Taner Demirer’in de ana kumandaya alınması veya alma çabası, ana kumanda da aynı sürecin devam ettiğinin göstergesi.
CHP içinde bocalandığı merkezini kliklerin ve ideolojik katılığın yarattığı kitle yapılanmasından çıkıp, toplumsallaşıyor.
Konjonktürün getirdiği birliktelik de bu sürecin sağlıklı işlemesine katkı veriyor…