Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya CHP'de, "nomenklatura" vedası…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRKİYE siyasetinde son dönem sayıları oldukça arttı.

        Etkileri, sahip oldukları gücünden veya bilgisinden daha yüksek; sesi, bilgi birikiminden daha güçlü çıkan, despot, her konudan anlayan kitleden söz ediyorum…

        Partilerin dışına çıktıklarında veya ardındaki siyasi destek çekildiğinde ise ne denli hazin duruma düştüklerine her dönem tanıklık edilen kesim sözünü ettiğim…

        “Nomenklatura” diye tanımlanan, eski Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku rejimlerinde oldukça fazla bulunan şahsına münhasır, kalantor, kilit idari görevleri elinde tutan kesimlerden bahsediyorum…

        Modern dünyaya özgü yapılar olmadıkları için Sovyetlerin yıkılması sonrasında, Doğu Bloku ve Çin dahil bir çok yerde silinip gitmiş olsalar da genetik kalıntıları devam ediyordu.

        ORTANIN SOLU İLE BAŞLADI

        CHP’de de varlıklarına çok sık rastlandı; sanki onlar olmazsa parti yönetilemeyecekmiş gibi bir algı ile her yönetim erkinin içinde muhakkak yer aldı…

        Yarattıkları kıstaslar da belliydi, ailenin veya kökenin CHP’den gelme şartını taşıması önceleniyordu.

        Muhakkak sol veya sosyal demokrat bir yapıdan gelmiş olması da kaçınılmaz bir zorunluluk olarak kabul görüyordu.

        Ayrıcalıklı zümreyi temsil ediyorlardı…

        Durum böyle olunca partiler de toplumsallaşma sorunu yaşıyor, kitle partisi olmaktan öteye gitmekte zorlanıyordu.

        Bu yapıyı CHP’de ilk kıran da Bülent Ecevit oldu…

        Meydan Savaşına adı vermiş, Kurtuluş Savaşı’nın en önemli komutanlarından İsmet İnönü’yü Kurultayda yenme başarısını gösterip oturduğu liderlik koltuğunda “ortanın solu” kavramıyla partiyi diğer kesimlere açtı…

        CHP’NİN ESTABLİSHMENTLERİ

        Bolşevik anlayıştan gelen nomenklatura olarak tanımlanan ayrıcalıklı zümreden bir nebze kurtaracak damar yolunu ilk açan kişilerden biri oldu…

        Güven veya Demokrat partilerdekilere yapıldığı gibi "ne yapalım giden gider..."bakışının ötesinde bir anlayışı CHP'ye hakim kılmaya çalıştı...

        CHP’nin “establishment” olarak betimlenen zümresinden bir nebze uzaklaşmayı sağlarken, az eleştiri bombardımanına da tutulmadı değil…

        Ancak partiyi iktidara taşıyan bu açılım CHP’ye oy veren kesimlerde takdir topladı.

        Ecevit sonrasında Baykal döneminde de CHP ayrıcalıklı zümreyi uzaklaştırıp, merkez parti olma yönünde önemli adımlar attı; merkez sağ içinden gelenleri de örgüte çekmek için adım atmaktan çekinmedi.

        Kılıçdaroğlu daha ileri bir adımla, merkez sağı siyasetinin ortak paydası haline getirdi; bugün bazılarının eleştirdiği altılı masa ile parti yeni bir aşamaya geçti.

        Sürekli bir noktaya sıkışan oylarına nefes aldırma olanağı buldu…

        Ancak parti içindeki hizipler arası çatışma, çekişme, liste yarışından bir gün olsun ödün vermedi…

        Her kurultayda Genel Başkana karşı aday çıkan birisi muhakkak yer aldı…

        Parti içindeki bu mücadeleyi de haklı bir gerekçeye dayandırdı; öte sese de yer vermenin demokrasinin olmazsa olmazı olduğuna işaret etti.

        Ancak bazen klikleşmenin ölçüsünü kaçırdı, partiyi baraj altına yolladı…

        GASTRİK SIVI GİBİDİR

        Özgür Özelin, Kılıçdaroğlu’na karşı kazandığı son kurultayda da kliklerin savaşı yaşanmadı değil; nitekim bu sayede bazı parti içi muhalifler Parti Meclisi’ne girme başardı...

        Aslında bu her partide normal zamanlarda olması gereken bir durum...

        Siyasi partiler açısından da sağlıklı bir yapıyı beraberinde getirir; çünkü muhalefet ister parti içi yönetime, ister mevcut iktidardaki partiye karşı olsun mide asidi veya gastrik sıvısı gibi fayda sağlar…

        Kasabın parçalayamadığını, midede salgıladığı hidroklorik asit ile paramparça eder; gastrik sıvı sayesinde sindirim hızlanır…

        Bunlar olmadığı taktirde kabız olunur veya kusulur…

        Bunun ilki kişinin korkudan adım atamaz hale gelmesini ve içe büzülmesini, hiçbir şey üretememesine yol açarken, diğeri de meydanların dolmasına, protestoların artmasına denk düşer…

        Fazlası ise ülser yapar…

        Anlaşılan o ki Genel Merkez yönetimi içinde bulunduğu sıkıntılı süreci aşabilmek için parti içindeki her kesimi kapsayacak liste çıkarma konusunda kararlı.

        SEÇER: UZLAŞMACI OLACAK

        Bu amaçla geçmiş kurultayda parti yönetimine karşı kanatta yer almış Büyükşehir Belediye Başkanlarından, Vahap Seçer, Zeydan Karalar gibi isimlerle de temas kurulmuş.

        Seçer dünkü sohbetimizde ortak listede herkesin kucaklanmasını sağlayacak bir uzlaşı için parti yönetiminden talep geldiğini doğruladı.

        Liste üzerinde çalışacaklarını belirtip ekledi:

        “Ortaklaşa düzgün iş yapalım arayışı herkeste var. Derli toplu, zarar verici noktaya getirmeyen bir bütünlük içinde çıkmalıyız. Gün o gün değil. Kurumsal olarak diri kalırsak, iyi bir Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu çıkarırsak güçlü kalırız. Uzlaşmaya çok ihtiyacımız var; bunu da sağlayacağız…”

        Parti içindeki bu arayışa karşın, bazı kesimlerin liste çıkarmakta kararlı olduğu da bir gerçek…

        DEMOKRASİ VE DAYANIŞMA LİSTESİ

        Çarşaf Listenin uygulanacağı kurultayda çıkarılması planlanan anahtar listelerinin adına da “Demokrasi ve Dayanışma Listesi” adı verilmiş.

        Partinin eski Genel Başkan yardımcılarından Oğuz Salıcı, Ali Öztunç, Faik Öztrak ve eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de arasında bulunduğu belirtilen muhalif grup, Genel Başkanın çıkaracağı anahtar listeyi delmeyi hedefliyor.

        Nitekim geçen kurultayda da 11 kişi listeyi delip PM’ye girmeyi başarmıştı…

        Muhaliflerin Kılıçdaroğlu ile de temas kurduğu ancak kendisinin böyle bir çabanın içinde adının geçmesini istemediğini de muhalifler kayda geçirdi.

        Genel Merkez yönetimi de bunun önüne geçebilmek için muhaliflerden de bazı isimleri Genel Başkanın anahtar listesine almayı hedeflediği bildirildi.

        MUHALİFLER DE LİSTEDE

        Aktarıldığına göre PM’de geçen dönem bulunan Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner yeni görevi nedeniyle PM’den düştü, Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın da doğal üye olduğu için yeri boşaldı.

        Bu iki ismin yerine, muhaliflerden, Kılıçdaroğlu’na yakınlığı ile de bilinen eski Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un alınmasının amaçlandığı vurgulandı.

        Yine benzer şekilde eski ANAP’lı, Demokrat Parti’den istifa edip gelen milletvekili Salih Uzun’un da Genel Başkanın anahtar listesinde yer alması bekleniyor.

        Bu arada İYİ Parti’den gelen Prof. Dr. Taner Demirer’in de Bilim Kültür Platformu kontenjanından aday gösterilmesinin hedeflendiği de gelen bilgiler arasında.

        Genel Başkan Özel’in daha önce Prof. Dr. Demirer’e bu konuda söz verdiği iddiası da kayda geçirilen bilgiler arasında…

        GENEL BAŞKANLIK İÇİN İKİ ADAY VAR

        Bütün bunlara bakıldığında bugünkü Kurultay’da öyle geçmişteki gibi yoğun bir çekişmenin yaşanma ihtimali görülmüyor.

        Özel’in dışında Genel Başkan adaylığını açıklayan Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın da içinde bulunulan konjonktürde oylarını etkili seviyeye taşıması beklenmiyor...

        Ayrıca Genel Başkanlığa aday olabilmek için delegelerin %5'inin, yani 67 delegenin imzasına da gerek duyuluyor...

        Görünen o ki CHP bugün yapacağı Olağanüstü Kurultay ile hem tazelenme olanağını bulacak, hem de geçen Kurultay'da da 816 gibi yüksek bir oy alan Özel gücünü yenileme fırsatını yakalayacak; kliklerden ayrışmış birlikte hareketin kapısını aralayacak.

        Kayyum atanmanın tartışıldığı, belediye başkanlarının tutuklandığı böyle bir dönemde, parti de geçen kurultay için ileri sürülen iddialardan da kendini arındırma olanağına kavuşacak…