Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya CHP'nin "aday" yol haritası…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP hem Parti Meclisi, hem de TBMM Grubu’ndan Cumhurbaşkanı adayının Ekrem İmamoğlu olduğuna yönelik kararını oy birliğiyle aldı...

        CHP yönetiminin bu adımının nedeni de Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nun 8’inci maddesinden kaynaklanıyor.

        Madde, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin ancak, “grup kararıyla” aday gösterebileceğini hüküm altına alıyor.

        Dolayısıyla, geçen hafta sandık ile İmamoğlu’nu aday olarak belirleyen CHP yönetimi, dün bunun yasal süreçlerini de tamamladı.

        CHP’nin adayı belli olmakla birlikte, aday açısından aynı berraklık söz konusu değil.

        ÇİFTE ENGELLİ ADAY

        Çünkü İmamoğlu’nun önünde bugün için geçerli iki önemli engel var.

        İlki diploması ile ilgili…

        Her ne kadar İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün aldığı karar gereği diplomasının iptaline ilişkin hukuki süreci başlatacağını açıklamış olmakla birlikte, bugün için üniversite diploması iptal edilmiş durumda.

        Bu da Anayasa’nın Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliği ile ilgili “üniversite mezunu olmak zorunda” hükmünün yerine gelmesini engelliyor.

        CHP de bu konuda ileride de karşısına çıkacak engelleri de hesaba katarak adaylık sürecinde yeni bir yol haritası belirlemiş durumda.

        CHP yönetiminde en etkin olanlar dahil, yönetim kadrolarında yer alan önemli isimlere, verilen demeçlerle de gittikçe karmaşık hale gelen aday yol haritasıyla ilgili sorular yönelttim.

        ÖZEL NE DEMEK İSTEDİ?

        Bunlardan biri de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, dün Sözcü Yazarı Güney Öztürk’e verdiği demeçte yer alan cümleleri…

        Özel, son gününe kadar İmamoğlu’nun adaylığını zorlayacaklarını kayda geçirirken şunu söylüyordu:

        Başka bir isim yok gündemimizde…”

        Ardından da şunları söylüyordu:

        “Ama İmamoğlu’nun resmi adaylığı mümkün olmazsa, birisi çıkar aday. İmamoğlu’nun yerine kimin olduğunun önemi yok. Ekrem İmamoğlu adına bu seçimi kazanır…”

        Daha yakın geçmişte, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da adaylardan biri olduğunu dile getiren Özel’in bu cümlesi dün Ankara’da en çok sorgulanan konuların başında geliyordu.

        Çünkü Özel, yakın geçmişte net bir şekilde İmamoğlu ve Yavaş’ın adını geçirdikten sonra, “Benim iki forvetim var; onlardan hangisi öne çıkarsa tercihimiz öyle şekillenecek…” demişti.

        Partinin etkin yöneticileri ile dünkü görüşmemde de bunu sordum, aldığım yanıt çok netti:

        “Sanmayın ki bu söz ile Genel Başkan kendisini kastediyor; şundan herkes emin olsun ki Özgür Özel Cumhurbaşkanı adayı değildir…”

        YAVAŞ’IN FORVETLİĞİ SÜRÜYOR

        Sonrasına ilişkin yol haritalarıyla ilgili de önemli detaylar elde ettim…

        Öncelikle CHP, Mansur Yavaş’ı aday göstermekten kesinlikle vazgeçmiş değil…

        Tam tersine İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası Yavaş’ın adaylık ihtimalinin daha da arttığı inancı var.

        Hatta Özel’in yarın İstanbul Maltepe’de düzenleyeceği mitingde Yavaş ile birlikte kürsüye çıkıp, onun adaylığının güçlü bir şekilde devam ettiğine işaret edeceğinden de söz edildi.

        Özel, İmamoğlu ve Yavaş’ın Ankara’da gerçekleşen üçlü görüşmesinde de “Seçime üç ay kala, kamuoyu yoklamalarında kim önde götürüyorsa, iktidarın adayını kim yenebilecek durumdaysa diğeri onun lehine çekilecek” ilkesinde uzlaşılmış…

        Şimdi yeni bir durum var.

        Eğer seçime kadar İmamoğlu’nun diploması ve tutuklanmasına yol açan soruşturma ile ilgili süreç çözülmezse ne olacak?

        CHP adayı olarak belirlediği İmamoğlu’nun adaylığının yerine bir başkasını koyma sürecini nasıl işletecek?

        YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNE BENZER

        Bu konu da önceden aralarında varılan mutabakat ile çözülmüş…

        Formül aslında “yarı başkanlık” modeline yakın bir yönetim biçiminin gayrı resmi olarak hayata geçirilmesini hedefliyor.

        Bu da Yavaş’ın aday olması halinde İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanması ve “Başbakan gibi ülkeyi yönetmesi” yöntemine dayanıyor.

        Bir nevi adı konulmamış yarı başkanlık sistemine dolaylı geçiş sağlanmış oluyor.

        İLKOKUL MEZUNU OLMASI YETERLİ…

        Anayasa’nın 106’ıncı maddesine göre bir kişinin bakan veya Cumhurbaşkanı yardımcısı olabilmesi için milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olması yetiyor.

        Bir diploma zorunluluğu bulunmuyor.

        Cumhurbaşkanı bu yeterliğe sahip bir kişiyi bakan veya Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atama yetkisine sahip bulunuyor. (Anayasa 104-106)

        Anayasa’nın 76’ncı maddesinde yerini bulan milletvekili seçilme yeterliliği için de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, en az ilkokul mezunu olmak; askerliğini yapmış bulunmak; taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymemiş bulunmak gerekiyor.

        Üniversite diploma zorunluluğu olmamakla birlikte İmamoğlu’nun hakkında yürütülen soruşturma ve davalardan seçime kadar bir yıldan fazla hapis cezası alırsa da aday olamayacak.

        YAŞAYAN HUKUKTAN KOPUK

        Bu durumda nasıl bir yol izlenecek?

        Anayasa hukukçuları ile de bu konuda görüş alınmış.

        Nitekim dün sohbet ettiğim Anayasa Hukuku üzerine çalışmaları ile tanınan Doç. Dr. Ozan Ergül, Anayasa’nın 76’ncı maddesinin “yaşayan hukuk ile bağının uzun süredir kopuk olduğunu” söyledi.

        Gerekçesi de “cezanın çekilmesinden üç yıl sonra memnu hakların iadesine ilişkin yapılan başvuru sonucu mahkemeler tarafından aklanma olanağının sunulması…”

        Dolayısıyla bugün TBMM’de de geçmişte bir yıldan fazla ceza almış olmakla birlikte, memnu hakların iadesini aldığı anda seçilme yeterliliğine yeniden kavuşuyor; Anayasa’nın 76’ncı maddesinin işlerliği kalmıyor.

        YSK, hükmün çekilmesinden üç yıl sonra alınacak memnu hakların iadesine ilişkin mahkeme kararını milletvekili seçilme yeterliliği açısından uygun buluyor.

        BAŞBAKAN YETKİSİYLE

        Dolayısıyla, bir olumsuzluk çıkacağını ummamakla birlikte olası bir sorun durumunda seçilme yeterliliğine yeniden kavuştuktan sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak “Başbakan yetkileriyle” görev üstleneceğine vurgu yapılıyor.

        Aynı durumun tek başına İmamoğlu için değil, Yavaş açısından da söz konusu olduğunun altı çiziliyor.

        Ankara’da siyasiler her gün tutuklama, kayyum atanması ve seçim ötesinde bir şey konuşmuyor.

        Sohbet masalarında en çok kanun maddeleri sıralanıyor…