Heyelan ve çığ tehdidi altındaki Doğu Karadeniz için "aksiyon planı" önerisi
Coğrafi yapısı itibariyle doğal afetlerde en riskli bölgeler arasındaki Doğu Karadeniz Bölgesi'nde hava sıcaklıklarındaki ani ısı değişikliklerinin çığ ve heyelan riskini artırıyor. Tehlikeye dikkat çeken uzmanlardan KTÜ Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, "Hava sıcaklığındaki değişim beraberinde de doğa kaynaklı afetleri özellikle taşkınları getirecek gibi görünüyor. Doğa kaynaklı afetler ile başa çıkabilmemiz için ulusal ölçekte bir direnç sağlamamız lazım. ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu kabul edip ona göre aksiyon planları aldığımızı düşünürsek, bölgemiz açısından da ulusal ölçekte bir aksiyon planının alınması lazım" dedi

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, Doğu Karadeniz'i bekleyen tehlikeye dikkat çekip, bölge için "aksiyon planı" önerisinde bulundu.
Prof. Dr. Hakan Ersoy, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde geçen yıllara bakıldığında doğa kaynaklı afetlerin çoğunlukla bahar aylarında yaşandığını belirterek, "Bu istatistik açısından bir gerçek. Dolayısıyla şu anda da ekstremum durumda yaşıyoruz. Çünkü birkaç hafta önce 10 derecenin altında çok gün yaşadık ve bunlar karlı günlerdi. Özellikle yağış denizden geldiği için sahil kesimini vurdu. Sonra 20 dereceleri yaşıyoruz. Sonra yine değişen hava ve şartlar. Dolayısıyla bu hava sıcaklığındaki değişim beraberinde de doğa kaynaklı afetleri özellikle taşkınları getirecek gibi görünüyor" dedi.
Heyelan ve taşkın gerçeğinin bilinmesi gerektiğini kaydeden Ersoy, şunları söyledi:
"Hemen hemen her gün ya da Doğu Karadeniz kıyı illerinde irili ufaklı bizim haberdar olduğumuz ya da olmadığınız kütle hareketleri kaya düşmeleri de dahil yaşanmaya başladı. Burada en büyük etkilerden biri de tabii ki yağış. Çünkü aşırı yağışı zemin alınca suya doygun hale geliyor sonra küçük bir tetikleme ile beraber bu olaylarla karşılaşıyoruz.
Arhavi'de 4 kişinin maalesef hayatını kaybetmesine neden olan bir heyelanı da yaşadık o günlerde de dikkat ederseniz ki 15 gündür hava sıcaklığı 15 derecenin üzerindeydi. Dolayısıyla artık bölgemizde bir gerçeği kabul etmemiz lazım. Bu gerçek hangi iklim koşullarında olursa olsun artık bir heyelan ve taşkın gerçeğini yaşamaya başladık. Bunu bilerek düşünmemiz lazım.
Doğa kaynaklı afetler ile başa çıkabilmemiz için ulusal ölçekte bir direnç sağlamamız lazım. Çünkü bireysel çabalarla ya da yerel imkanlarla bu şeylerden kalkmak zor. Birleşmiş Milletler 2020'li yıllarda yaptığı tanımda afeti yerel imkanlarla önüne geçilemez olay olarak görüyor.
Dolayısıyla ülke genelinde biz Maraş depremlerinden sonra özellikle ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu kabul edip ona göre aksiyon planları aldığımızı düşünürsek bölgemiz açısından da ulusal ölçekte bir aksiyon planının alınması lazım. Özellikle çığ olayları da gündeme gelmeye başladı. Özellikle kıyı illerinin güney kesimlerinde çığ olaylarını da yoğun yaşıyoruz.
Vatandaşların kesinlikle devlet kurumlarının yaptığı uyarılara dikkat etmeleri lazım. Mesela şu anda yayla göçleri yavaş yavaş başladı. Çığ riski beraberinde gelecek mi bilemiyoruz. Dolayısıyla bu durumda resmi kurumsal sitelerde bu uyarılar sık sık yapılıyor. Vatandaşların bu uyarıları dikkate alması gerekiyor. Dere kenarları sıkıntı çevresinde taşkınlar var. Hemen çevresinde de yamaçlar var.
Dolayısıyla bizim bölgemizin bir gerçeği bu. Biz yamaçlara eğer uygun koşullarda jeolojik koşullarda düşünürsek yapılaşma yapabiliriz. Ama jeoteknik etütlerin sağlam olması lazım. Hiçbir etüt olmadan hiçbir bilimsel bir veri olmadan biz bunu yaparsak problemler ile karşılaşacağız."