Temmuz 2024 itibarıyla yüzde 50 seviyesinden düşürmeye başladığı politika faizini yüzde 42.5’e indirdikten sonra 19 Mart şoku ve dışsal koş ile çark etmek zorunda kalan Merkez Bankası 4.5 aylık aranın ardından faizleri yeniden düşürmeye başladı.
➔Para Politikası Kurulu’nun temmuz toplantısında indireme gideceği netleşmişti ama oranı konusunda iki rakam öne çıkmıştı. Biri yüzde 2.5 diğeri yüzde 3.5.
➔Yüzde 3.5 indirim beklentisi, 19 Mart sürecinde faizin artırıldığı oranda geri alınması anlamına geliyordu.
➔Yüzde 2.5 beklenti de yine 19 Mart öncesi Merkez Bankası’nın indirim adımlarına dayanıyor.
➔Merkez Bankası ise iki beklentinin ortasını aldı ve politika faizini indirmeye 3 puanla başladı.
DÜŞÜŞ KADEMELİ OLACAK
➔İki ayrı tahminin de yıl sonu faiz beklentisi yüzde 35-36 düzeyinde oluşmasına dayanıyor.
➔TCMB’nin tahminlerine göre enflasyon patikasının üst kanalı yıl sonunda yüzde 29’a inecek. Piyasa katılımcıları anketindeki beklenti de üst kanalın tutturulacağı yönünde. Bunun birkaç puan üstünde bir faiz de normal bulunduğundan yıl sonu faizi yüzde 35 civarında tahmin ediliyor.
➔Normalde bundan sonra her Kurul toplantısında indirim bekleniyor. Yılın geriye kalan döneminde 5 toplantı ve yüzde 35’e göre hesap yaparsak 8 puanlık indirim alanı var.
➔Başlayan indirim süreciyle Merkez Bankası dezenflasyon politikası duruşunda belirli bir yumuşamaya gitti. Kademeli bir şekilde ve enflasyon geriledikçe yumuşamanın devamı gelecek.
➔PPK metninde parasal sıkılaştırma veya faiz artırımından söz edilmiyor, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır” deniyor.
GEREKİRSE MAKROİHTİYATİ ÖNLEM
➔Hatta bir sonraki cümle bu ifadeyi tamamlar nitelikte: “Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir.”
➔Faiz artırımına herhangi bir işaret yok.
➔Ancak aynı metin, bunun kalıcı ve güçlü bir faiz indirimi sürecinin başlangıcı olduğuna dair kesin bir sinyal veya garanti de vermiyor.
➔Faizi düşürmesine düşürecek ama ihtiyatlı bir tutum takınarak.
➔TCMB’nin şu ifadeleri faiz indirim sürecinin yol haritası gibi:
➔"Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümündeki olasılık, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilecektir."
➔Bu cümle, Merkez Bankası'nın faiz indirim sürecinde aceleci davranmayacağını, veriye dayalı karar alacağını ve para politikası çıpasını kaybetmeden süreci yöneteceğini gösteriyor.
NE KADAR SÜRDÜRÜLEBİLİR?
➔Faiz indiriminin sürdürülebilirliğinin üç temel şartından ilki enflasyonun kalıcı düşüş göstermesidir.
➔Bunun için iç talep belirleyicidir. Talepte azalma var ama yeterli olup olmadığı tartışılır.
➔Satış rekoru kıran otomobilde OTV artışının ithal oto talebini düşürüp düşürmeyeceğini göreceğiz.
➔Konut fiyatları ve kiralar da yüksek seyrediyor.
➔Kur istikrarının korunması ve dış finansman koşullarının pozitif seyri de enflasyonu düşürmek için gereklidir. Metin, "jeopolitik riskler ve küresel ticarette artan korumacılık" gibi unsurlara dikkat çekerek dış kırılganlıklara karşı temkinli olunması gerektiğini hatırlatıyor. Dış koşullar elverişli kalmadıkça faiz indirimlerinin devamı gelmez.
➔TL'nin değeri ve enflasyon beklentileri de dezenflasyonun sürdürülmesinde önemlidir. Metinde “Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme gözlenmektedir” ifadesi yer alsa da bu eğilimin sürdürülebilirliği belirsizdir.
➔Faiz indirimi döviz talebini artırırsa, kurdaki oynaklık yeniden beklentileri bozar.
PİYASALARA ETKİSİ NE OLUR?
➔Faiz indirimi, klasik biçimiyle yatırımcı açısından pozitif bir unsur gibi görünse de, önceden fiyatlamanın etkisiyle piyasanın tepkisi sınırlı olabilir:
➔Getirileri düşeceğinden, mevduat ve tahvil önümüzdeki dönemlerde cazibesini yitirebilir. Bu da paranın alternatif araçlara yönelmesini teşvik eder.
➔Düşük faiz şirketlerin borçlanma maliyetini azaltacağından ve riskli varlıklara yönelişi artıracağından Borsa pozitif etkilenebilir.
➔TL faizi düştüğünde, yatırımcı yeniden dövize ve altına yönelebilir. Bu nedenle Merkez Bankası'nın “likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir” vurgusu, ani geçişlerin önlenmesi açısından önemli.
RAHATLAMA NE ZAMAN?
➔Asıl soru burada: Bu süreç gerçek anlamda bir ekonomik rahatlamaya ne zaman dönüşür? Bunun yanıtı da Merkez’in metninde saklı. Şöyle diyor:
➔"Para politikası duruşu, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sürdürülecek."
➔Yani faiz indirimleri sürdürülecekse bile, bu ancak dezenflasyonun kalıcı olduğuna dair güçlü veriler geldikçe mümkün olacak.
➔Ayrıca karar vericiler ve kredi kullananlar için enflasyon ile faiz oranlarının nerede dengeleneceği de önemlidir. Bunun için indirim sürecinin ilerleyen aşamaları beklenebilir. Yolculuk başladı ama yol uzun.
➔Enflasyonun yüksek düzeyini faiz indirimlerinin zaman alacağı gerçeği ile birleştirdiğimizde ve yanına seçimin yaklaşacağı dönemi eklediğimizde rahatlamanın şirketler için 2026, bireyler için 2027’de başlayacağını tahmin ediyoruz.
➔TCMB’nin faiz indirim sürecini sürdürmesi mümkün ancak bu, her koşulda olumlu sonuçlar doğurmayabilir.
➔Etkili sonuçlar için yalnızca faiz değil beklentiler, döviz kuru, likidite yönetimi, siyasi gelişmeler, makroihtiyati tedbirler ve dış finansman koşulları gibi birçok unsurun birlikte çalışması gerekir.
➔Aksi takdirde, faiz indiriminin etkisi sınırlı kalır, kur baskısı ve enflasyon beklentileri yeniden kötüleşebilir.