“Erişkin, dişi insan. Yani gelişimini tamamlamış ve 18 yaşını doldurmuş her dişi birey, kadındır” diyen Türk Dil Kurumu’na inat "Kadın" denilmesinin ayıp sayıldığı memleketimizde bir Kadınlar Günü'ne daha geldik. Keza tek günlere sıkıştırılmış özel günlerden pek hoşlanmayan biri olarak "Kadın" ve sorunlarını, dertlerini konuşabilmek adına "Kadınlar Günü Kutlu Olsun" diyor bağıra bağıra güçlü, cesur, her soruna, her zorluğa rağmen ayakta duran kadınlarımızı kutluyorum.
Çünkü bu topraklarda çözüme ulaşamayan çok fazla kadın sorunu var maalesef. Düşünün "Kadın"ların uzun yıllardır mücadele ettiği alanların içinde en ufacık bir detay gibi gözüken ama kirli bir zihniyetin kelimesi olan "Kadın" kelimesi dahi çözülemiyor.
Öncelikle "Neden kadın demeliyiz?" diye başlamak istiyorum çünkü ülkemizde "Kadın" yerine “Bayan” kelimesi hala sıklıkla kullanılıyor ve tercih ediliyor. Bunun en temel sebebi ise “Kadın” denilmesinin ayıp sayıldığı bir kültürel yansıma. Yani “Kadın” denildiği zaman özünde cinsellik algısı yaratılacağı düşünülüyor. Bu algı ile de her türlü kirli zihniyet devreye giriyor.
Önce temennim bu algının aşılıp bu zihniyetin yok olması elbet. Kadına sadece "Cinsel" bir obje olarak bakılmadığı zaman kurtulacağız.
Aslında hiç de zor değil!!! Tabii gönül ister keşke bugün;
- Bütün kadınlar çok mutlu...
- Bütün kadınlar çok özgür...
- Kadınlar asla şiddete uğramıyor...
- Kadınlar öldürülmüyor...
- Kadınlar tacize uğramıyor...
- Bütün kadınlar istediği zaman evlenebiliyor...
- Kadınlar küçük denebilecek yani çocuk yaşta zorla evlendirilmiyor...
- Kadınlar istediği şekilde okuyabiliyor...
- Bütün kadınlar istediği şekilde evden çıkabiliyor...
- Bütün kadınlar istediği yere istediği şekilde tek başına gidebiliyor...
- Bütün kadınlar her kararı kendi başına verebiliyor...
Diyebilsek ve gururlansaydık ülke olarak. Yıl 2025 ve hala "Kendi eşini, kocasını seçme özgürlüğüne kavuşabilme” durumundan yoksun kadınlar var. Düşünün;
Çocuğunu dünyaya getirdiği.
Gece koynuna girdiği.
Aynı yatağı paylaştığı adamı bir başkası seçiyor.
Bunları yaşamak zorunda olan kadınlar ve kadınlarımızın acısını yürekten paylaşıyorum. Bu yüzdendir ki bir an önce; "Böyle kız mı olur!", "Kör bıçak ele iş bilmeyen avrat dile", "Saçı uzun aklı kısa", "Eksik etek seni", "Babalar ister döver ister öper", "Bize laf getirme", "Hırsızlık bir ekmekten kahpelik bir öpmekten", "Sırtımda hançere yer kalmadı", "Çalışıp da ne yapacaksın", "Şimdi bir şey derdim de dua et kızsın", "Kendine bir çeki düzen ver", "Oğlan doğrudan övünsün kız doğrudan dövünsün", "İffetine sahip çık", "Bu nasıl saç böle erkek gibi olmuşsun", "Beş tavuğa bir horoz yeter", "Kızını dövmeyen dizini döver", "Senden anne falan olmaz", "Ne işe yararsın ki", "Kızın var mı derdin var", "İnşallah kızın da sana benzer", "Kır dizini otur evinde", "Senden kan olmaz", "Bir kadın olarak sus" diye uzayıp giden cümlelerin kurulmadığı güzel yarınlara diyorum.
***
Benim alkışladığım kadınlar
Şartları, düşüncesi, tercihi, fikri, zihniyetli ne olursa olsun önce, her zaman hemcinslerimin yanındayım elbet.
Ancak kendi hemcinsini korumayan, öteleyen, kötüleyen, açıklarını ortaya çıkartan, aşağılayan, ayağını kaydıran, sevgilisini, kocasını elinden alan, üstelik aldıktan sonra utanmadan karşısına geçip göbek atan kadınların zihniyetini sevmiyor ve desteklemiyorum. Ki bunu da sık sık dile getirip yazıyorum zaten. Fikrim değişmedi.
Tabii; her koşulda güçlü duran, kendini koruyan, kollayan, zor olduğu zamanlarda bile isyan etmeyen, kendi hemcinslerine iş imkanı sunan kadınlara bayılıyorum.
Ben çok şanslı bir kadınım ki, etrafımda böyle şahane kadınlar ordusu var. En başta anacağım ve dünyaya getirdiği birbirinden başarılı kadınlar yani ablalarım.
İyi ki varlar...
Huzurlarınız da böyle kadınların gününü kutluyorum.
