Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Bakanlığın gıda tağşiş ifşası ne işe yarıyor?

        Bu sıkıntılı konuya nereden başlayacağımı bilemiyorum. Nereden baksanız 20 yıla yakın bir süredir Tarım ve Orman Bakanlığı gıdada tağşiş yapan şirketleri ifşa ediyor. Peki, bu 20 yıllık zaman dilimi içinde neden milim yol alınamadı? Uygulanan yöntemin işe yaramamasına rağmen niçin belli aralıklarla gıdada tağşiş yapan, adı sanı bilinmeyen, marka bile olmamış şirketler ifşa ediliyor? Amaç nedir? Bu yöntemin bir karşılığı olmadığına göre her yeni “Tarım Bakanı” aynı yönteme neden başvuruyor?

        Bu tarz haberler; “Tarım ve Orman Bakanlığı yaptığı denetimler sonrası taklit ve tağşiş yapanlara ilişkin listesini güncelledi. Son yapılan testlerde fıstıklı baklavada ay çekirdeği, sucukta tavuk kafası ve baharat yapımında yasaklı boya kullanımı tespit edildi.” Şeklinde medyaya servis ediliyor. Bakanlığın bu tespitlerini okuyan ve midesi bulanan, her yediğinden şüphe eden vatandaş ne yapacak?

        Bu haberlere bir de Avrupa başta olmak üzere çeşitli ülkelerin gümrüğünden zirai ilaçlar sebebiyle dönen yaş ve kuru meyve/sebzeler eklendiğinde, “Nasıl bir ülkede yaşıyoruz.” Sorusuna cevap vermekte insan güçlük çekiyor. Bana bu durum soran olduğu zaman; “Yurtdışından herhangi bir ülkenin gümrüğünden pestisit sebebiyle dönen gıda bulursanız hemen alın. Çünkü yurtiçinde satılanlardan daha güvenli ve zararsız olduğundan emin olabilirsiniz.” Cevabını veriyorum. Biliyorum ki ülke içinde doğru dürüst bir denetim maalesef yok.

        Yıllar önce Rusya gümrüklerinden dönen yaş meyve sebze için benzer şekilde değerlendirme yapmıştım. Yazım üzerine Bursa’dan önemli bir gıda şirketinin patronu aradı. Konserve, reçel ve sair gibi ürünlerini yurtdışına ihraç eden bu şirketin patronu şu açıklamayı yapmıştı:

        “Yazdıklarında çok haklısın. Yurtdışına göndereceğimiz ürünlerde kullanmak üzere zirai ilaç kalıntısı olmayan meyve/sebze bulmakta güçlük çekiyoruz. Maalesef zirai ilaçların satışları da kullanımları da ve piyasaya sürülen ürünlerde denetlenmiyor. Denetim yapılıp, sorumlular tespit edildiğinde ise cezaların caydırıcılığı olmuyor. Ayrıca isteyen herkeste bir engel olmadan, eğitim almadan gıda üretimi yapabiliyor.”

        Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, gıda gibi toplum sağlığı üzerinde ciddi etkisi olan bir meselenin ifşa yöntemiyle çözülmeyeceğini uzun yıllar yaptığı uygulamalar neticesinde öğrenmiş olması gerekir. Ama böyle bir tecrübe, yönetim anlayışı göremiyoruz. Tarım ve Orman Bakanı Mehdi Eker döneminde bu konuları defalarca aynı yöntemle yaza yaza yoruldum ve maalesef bir netice alamadım. Şimdi 20 yıl önceki faydasız uygulamalar devam ediyor. Hem de hiç ivme kaybetmeden gıdada tağşiş yapılıyor, tarlada rastgele tarım ilacı kullanılıyor.

        Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ne kadar yanlış bir uygulamayla kamuoyunu oyaladığının iyi anlaşılması için vahim bir hadiseyi de hatırlatmak istiyorum. Geçmiş yıllarda Tarım Bakanlığı, bir cuma günü gıdada tağşiş yapan şirketlerin listesini açıklamıştı. İki gün sonra pazartesi günü ise Tarım Bakanı’nın İstanbul’da yaptığı bir sabah toplantısında basın mensupları dâhil tüm misafirlere, tağşiş yapan şirketler listesinde yer alan bir firmanın sucuğu ikram edilmişti. Anlaşılacağı üzere bakanların, bürokratların ne yediğine, içtiğine dikkat etmediği, kendi tespit ve bulgularına inanmadığı bir ortamda “gıdada tağşiş yapan şirketler” listesi bir işe yaramıyor. Çünkü Tarım Bakanlığı yetkilileri de yaptıkları denetimleri dikkate almıyor!

        Ayrıca bu denetimleri yapanlar zaman zaman “gıdada tağşiş” tespitlerini bazen kaliteli mamul üreten, marka sorumluluğu taşıyan şirketlerin de aleyhine kullanabiliyor. Bu mevzuyu da örnekleriyle daha önce de yazmıştım.

        Artık netice alınabilecek adımların atılması gerekiyor. Sektörün doğru şekilde düzenlenmesi, müeyyidelerin caydırıcı olması icap ediyor. Yurtdışından dönen pestisite bulanmış ihraç ürünleri, her ay açıklanan bol miktardaki gıda tağşiş hadiseleri mevcut denetim ve kontrol sistemleri ile düzenlemelerin bir işe yaramadığını ortaya koyuyor.

        Daha fazla zaman kaybedilmeden netice alınabilecek çözümlere odaklanılmasında fayda var. Çünkü çoğu gıda şirketi, işadamı sınıfına geçememiş, itibarın ne olduğunu bilmeyen ve hatta önemsemeyen müteahhitleri gibi sürekli para kazanma peşinde! Dolayısıyla ifşa edilen şirketlerin yerine tağşiş yapmak üzere yenileri de kolayca kurulabiliyor.

        Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan ricamızdır; Lütfen bu anlamsız gıda tağşiş ifşaatlarını bırakın ve icraata geçin. Sonuç alınabilecek, her geçen gün sahtekârlık yapanların sayılarının azaldığını görebileceğimiz yasal düzenleme yoluna gidin. Yurtiçinde satılan yaş ve kuru meyve/sebzenin de en azından yabancı ülke gümrüklerinden dönen, zirai ilaç kalıntılı ürünler kadar temiz ve güvenli olduğuna bizleri inandıracak bir şeyler yapın…