Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımı olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) yeniden ortak arayışı sebebiyle gündemde. Ukrayna savaşı sebebiyle Batı yaptırımlarına muhatap olan, ABD’nin 2 milyar doları bloke etmesiyle de hafızalara kazanan Rusya, Türkiye’de inşasını sürdürdüğü Akkuyu NGS’ye böyle bir ortamda ortak bulmakta zorlanacak gibi görünüyor. Görüştüğüm ilgili çevreler de Türkiye’de iş dünyasının bu büyüklükte bir ortaklığa girmesi için bankalardan kredi bulmasının zor olacağını belirtiyorlar.
Ayrıca Akkuyu NGS’nin şu ana kadar ulaştığı yatırım maliyetinin buraya ilgi duyacak çevreler için cazip olmayacağı da ifade ediliyor. Pandemi süreci ve geçmişte tartışmalı yönetim şekli sebebiyle Akkuyu NGS için toplam yatırım rakamının yaklaşık 25 milyar doları ulaşmış olmasının ortak bulunmasına en büyük engel olacağına dikkat çekiliyor. Eğer Rusya ortaklık için yeni ve makul bir rakam açıklar, bu rakamı en fazla 15 milyar seviyesine çekerse ortaklığın makul hale geleceğine vurgu yapılıyor.
Medyaya yansıyan haberlere göre Rusya’nın devlete bağlı nükleer enerji şirketi Rosatom, Türkiye’de inşa ettiği 25 milyar dolarlık nükleer santraldeki hisselerinin yüzde 49’unu satmak için görüşmelere başlamış. Rosatom’un iştiraki Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Anton Dedusenko, İstanbul’da düzenlenen Nükleer Santraller Zirvesi’nde Bloomberg’e verdiği röportajda, Türk ve yabancı yatırımcılarla görüşmelerin sürdüğünü açıklamıştı.
Dedusenko, ilk ünitenin elektrik üretmeye başlamasına ne kadar yaklaşılırsa, o kadar yatırımcının gelmeye başladığına işaret etmiş, ama ortaklık için kimler görüştüğüne açıklık getirmemiş. İlk ünitede elektrik üretimine geçilmesiyle gelecek paranın ortaklık için teşvik edici yönü olsa dahi projenin toplam maliyetinin yüksek olması ve diğer ünitelerin inşasının devam etmesi soru işaretlerine sebep oluyor.
Türk iş dünyasından bu ortaklıkla ilgilenme ihtimali olan bazı çevrelere konuyu sorduğumda ise ortaya çıkan yatırım maliyetini yüksek bulduklarını ifade ettiler. Hatta Türkiye içinden ortak bulunmasının zor olacağına dikkat çekilerek, “Bir ihtimal Çin’den ortak gelebilir.” Şeklinde yabancı ortak olabileceğini işaret edenler de oldu.
Bilindiği üzere 2018’de Akkuyu NGS’nin yüzde 49’luk kısmını Cengiz-Kolin-Kalyon guruplarının konsorsiyum olarak satın alacağı gündeme gelmişti. Ancak gerçekleşmedi.
Türkiye, ilk nükleer santralinden 2026 itibariyle elektrik üretimine hazırlanıyor. Fakat diğer 3 ünitenin yaşanan finansman sorunları sebebiyle ne zaman hizmete gireceği noktasında bazı endişeler söz konusu. Muhtemel bir ortaklıkla sorunların hangi oranda aşılacağı ise merak edilen hususların başında geliyor.
BOTAŞ’ın Rusya’dan ithal ettiği yıllık 6-7 milyar dolarlık doğal gaz bedeliyle projenin finansmanı da gündemde, ancak bu konunun kısa zamanda çözülmesinde Rusya’daki kurumlar arası ilişkiler sebebiyle sorunlar olabileceği ifade ediliyor. Fakat en doğru çözümün de ortaklıktan ziyade BOTAŞ üzerinden sağlanacak doğal gaz takası yöntemiyle finansman temin edilmesi olduğuna ilgili çevreler vurgu yapıyor.
Zaten Dedusenko da para aktarmanın birçok yolu olduğuna işaret ederek, Rus rublesi veya TL ile ödeme yapabileceğini belirtiyor. Ancak Akkuyu’da sorun sadece para birimleri sebebiyle yaşanan problemlerden kaynaklanmıyor. Geçmiş yıllarda yönetim şekli ve inşa sürecinde de önemli sıkıntılar yaşandı. Projenin inşasında görev alan Rus ve Türk şirketiyle de problemler gündem oldu.
Hatırlanacağı üzere dönemin Akkuyu Nükleer AŞ Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, Titan 2-IC İçtaş şirketlerini değiştirmeye karar verdiklerini açıklaması üzerine ciddi tartışmalar yaşanmıştı. Rusya tarafı, Türkiye’den IC İçtaş şirketiyle mühendislik, satın alma ve inşaat sözleşmesini feshetmesi sonrası iki ülke liderlerinin devreye girmesiyle sorun çözülmüştü. Ancak Rusya tarafında (Rosatom) ise ciddi soruşturmalar gündeme gelmiş, yönetim kadrosunda değişiklik yapılmıştı.
Netice itibariyle proje önemli aşamalardan geçerek bu seviyeye geldi. Ancak bu şartlarda yüzde 49 hissesi için yerli ortak bulunması zor görünüyor.
RUS TURİSTTE YÜZDE 15 DÜŞÜŞ BEKLENİYOR
Bu yılı Rusya ve BDT ülkelerinden gelen turist akışında karmaşık bir durumun olduğuna turizm sektörü profesyonelleri dikkat çekiyor. Özellikle Rusya pazarında aşırı planlanan uçuş kapasiteleri, operasyonel uçuş aksaklıkları, drone saldırıları ve Ukrayna-Rusya savaşındaki belirsizlikler sektörün önündeki en ciddi engel olarak öne çıkıyor.
Rusya’dan Türkiye kıyılarına olan turist akışında yaklaşık yüzde 15 oranında bir düşüş bekleniyor. Bu düşüş; rezervasyon iptalleri, yüksek rakamlar sebebiyle satın alma kararları ile Soçi, Abhazya kıyıları, Dubai veya Mısır gibi alternatif destinasyonlara yönelmeden kaynaklanıyormuş. Pegas Touristik Rusya ve BDT Ülkeleri Koordinatörü Orhan Sancar’a son gelişmeleri sordum. Rusya pazarında tatil kararlarının ertelenmesi, halk arasında yaygınlaşan ekonomik kriz beklentisi ve tüketici güveninin zayıflamasıyla sebebiyle geçen yıla göre düşüş beklendiğine söyledi.
BDT ülkelerinde de belirsizlik ve ekonomik zorluklar, turistik talebi düşüren unsurlar olarak öne çıkıyormuş. Sancar, Türkiye pazarını etkileyen Rusya ve BDT ülkelerindeki önemli faktörleri şöyle sıraladı:
-Yaptırımlar nedeniyle bazı hava sahalarının kapalı olması, uçuş sürelerini uzatıyor ve maliyetleri artırıyor.
- Özellikle Rusya iç hat bağlantılarında ve resort bölgelerine giden charter uçuşlarında, slot ve trafik sorunları devam ediyor.
- THY’nin 2025 yaz sezonunda resort bölgelere olan charter seferlerinde %15 fiyat artışı yapması, pazarda fiyat rekabetini olumsuz etkiliyor.
2- Destinasyonlar ve Rakip Ülkelerle Rekabet
- Mısır ve Vietnam, 2025’in ilkbahar döneminde cazip fiyatları ve uygun hava koşullarıyla Rus ve BDT pazarında güçlü bir alternatif oluşturuyor.
- Türkiye’nin resort bölgeleri (Antalya, Bodrum, Dalaman), enflasyonist ortam ve düşük kur nedeniyle rakiplerine kıyasla fiyat/performans dengesini korumakta zorlanıyor.
- Özellikle Antalya bölgesinde yüksek otel fiyatları ve artan maliyetler, Rusya pazarında rezervasyonları yavaşlatıyor.
3- Pazarlama ve Tanıtım Faaliyetleri
-TGA’nın reklam ve tanıtım bütçelerinin daraltılması, pazarda görünürlüğü ve destinasyon bilinirliğini azaltıyor.
- Kolektif tanıtım çalışmalarındaki azalma, rakip ülkelere karşı Türkiye’nin konumunu zayıflatıyor.
4- Güncel Gelişmelerin Etkisi
-2025 yaz sezonuna girilirken, Orta Doğu’da yaşanan jeopolitik gelişmeler ve çevresel faktörler, turizm hareketliliği üzerinde ek baskılar oluşturmuştur.
-Özellikle İran–İsrail geriliminin artması ve bazı hava sahalarının kapanması, uçuş güvenliği açısından ciddi endişelere yol açmıştır.
- Türkiye’nin kıyı sahillerinin (Antalya, Muğla, Mersin) gerilim bölgelerine coğrafi olarak yakın olması, bazı turistler açısından risk algısını artırmaktadır.
- ABD üslerinin potansiyel hedef olarak gösterilmesi ve bu yönde yapılan haberler, özellikle Rusya’dan gelecek turistlerin Türkiye’yi tercih etme kararlarını olumsuz etkilemektedir.
- Haziran ayının son haftasında başlayan ve kontrol altına alınmakta güçlük çekilen orman yangınları ile birlikte aşırı sıcaklar, Türkiye’deki sahil bölgelerinin cazibesini düşürmektedir.
Toplamda bu gelişmelerin Rusya’dan Türkiye’ye olan turist sayısında yüzde 15 oranında bir düşüşe sebep olacağı yönünde tahmin yapılıyor.