Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mehmet Açar Geçmişteki geleceğe dönüş
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Fantastic Four’un geçmişteki film uyarlamalarına baktığımızda, hiçbirisinin çok beğenilmediğini, hayranlar ve eleştirmenler üzerinde genel bir hayal kırıklığı uyandırdığını görüyoruz: 1994 tarihli düşük bütçeli ilk uyarlama gösterime dahi girmemişti mesela. 2005’teki ikinci uyarlama, Marvel’ın o dönemde en az beğenilen süper kahraman filmleri arasındaydı ama gişelerde fena gitmemiş, hatta devamı bile çekilmişti. Ne var ki, “Fantastic Four: Rise of the Silver Surfer” (2007) öylesine olumsuz tepkiler aldı ki yapımcılar planladıkları üçüncü filmden vazgeçtiler. Bunun üzerine, 2015’te her şey yeni baştan ele alındı; resimli romandaki orijin öyküsünden dahi vazgeçildi ama ortaya çıkan film, özellikle ABD’de yerden yere vuruldu ve “dosya” bir kez daha kapandı. Resimli romanın sinema hakkını elinde bulunduran 20th Century Fox, ikinci kuşağın serüvenlerini konu alan “Ultimate Fantastic Four” üzerine çalıştı bir süre. Fox’un 2019’da Disney tarafından satın alınmasından sonra ise tüm planlar değişti ve Marvel Sinematik Evreni’ne dahil olacak yeni uyarlama için start verildi.

        Baştan söyleyelim: Uzun bir hazırlık döneminin ürünü olan “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar” (Fantastic Four: The First Steps), geçmişteki dört uyarlamaya göre daha iyi… Nedenlerine girmeden önce biraz hikâyeden söz edelim: Beş kişinin yer aldığı kalabalık yazar ekibi, alışageldiğimiz tarzda bir orijin hikâyesiyle çıkmıyor karşımıza. Fantastik Dörtlü’nün herkes tarafından süper kahraman olarak tanındığı bir dönemde başlıyor film. Geçmişte olup bitenler, arşiv görüntüleri ve haber filmleriyle kısaca özetlenip geçiliyor. Dört astronotun çıktıkları uzay yolculuğu sırasında kazandığı süper güçleri, insanlığın yararına kullandıklarını; çok popüler olduklarını ve sevildiklerini görüyoruz.

        Aslına bakarsanız, filmin çıkış noktası, başarısızlığıyla meşhur 2007 yapımı “Fantastic Four: Rise of the Silver Surfer”dan alınma... Gümüş Sörfçü (Julia Garner), uzaydan Yeryüzü’ne iniyor ve yakında kıyametin kopacağını, dünyanın tümden yok edileceğini açıklıyor. Ama film bu noktadan sonra özgün bir hikâyeyle ilerliyor. Fantastik Dörtlü, Reed Richards’ın (Pedro Pascal) önderliğinde Sörfçü ile efendisi Galactus’un (Ralph Ineson) yerini belirliyor ve onlarla görüşmeye gidiyor. Galactus, Reed Richards ile Görünmez Kadın Sue Storm’un (Vanessa Kirby) doğmamış bebeğinin kendisine teslim edilmesi karşılığında Yeryüzü’nü yok etmeyeceğini söyleyerek, Fantastik Dörtlü’ye süre veriyor. Bebeklerini kucaklarına almaya hazırlanan Richards ve Sue Storm ile kaya adam Ben Grimm (Ebon Moss-Bachrach) ve alevler çıkartarak uçan Johnny Storm (Joseph Quinn) dünyaya dönüp Galactus’dan nasıl kurtulacaklarını düşünüyor, kendi planlarını hazırlıyorlar.

        Yaşamak için “gezegen yemesi” gereken Galactus ve mecburiyetten onun yancısı haline gelen Sörfçü, mitolojik karakterleri, eski masalları akla getiriyorlar. Masallardaki devlere benzeyen Galactus insanları yok etmekten geri durmayacak acımasız bir Olimpos tanrısı gibi... Öte yandan, gezegenleri yok etmeyi bırakıp köşesine çekilmek de istiyor.

        Masallar bir yana, “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”, çocuklar için çekilen televizyon dizileri ve filmlerini hatırlatan düz, iddiasız ve naif bir hikâyeye sahip. Sörfçü’nün dünyaya inip “Yok olacaksınız” diye insanlığı uyarması, Reed Richards’ın uzaydan döner dönmez doğrucu Davut misali Galactus’un teklifini açıklayıp insanların kafasını karıştırması, sözünü ettiğim düzlüğün aklıma gelen ilk örnekleri. Johnny Storm’un Sörfçü’ye duyduğu romantik ilgi, onun geçmişini araştırması; Sue Storm ile Richards’ın anne baba olma heyecanı ve Grimm’in ortaokul öğretmeni Rachel Rozman’a (Natasha Lyonne) karşı hissettikleri, filmin duygusal yanını güçlendiren dramatik öğeler… Özetle, sert ve karanlık bir film beklemiyor bizi.

        Tüm bunlar, “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”ı, naif bir aile filmi haline getiriyor. “Aile filmi”ni çift anlamlı olarak kullanıyorum. Hem hitap ettiği seyirci profili hem konusu açısından… Yeri gelmişken, projenin şekillenme aşamasındayken yazarların model aldığı filmlerden birinin “İnanılmaz Aile” (The Incredibles - 2004) olduğunu belirtelim. Ama oradaki ironik mizah duygusu, tonu ve alt metinleri değil, sadece “iş başındaki süper aile” fikrini aldıklarını söylemem gerek. “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”ın, Hollywood’un altın çağından gelen eski usul duygusal bir film gibi tasarlandığı belli oluyor.

        Filmin tanıtımında “Marvel’in ilk ailesi” ifadesinin kullanıldığını, pazarlamanın bu fikir üzerine kurulduğunu not edelim. Bebek gelmeden önce de bir aile gibiler zaten. Sue ile Johnny kardeş. Ben Grimm, Reed Richards’ın en yakın arkadaşı ve ailenin ayrılmaz parçası. “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”ı önceki uyarlamalardan ayrıştıran en önemli yanlarından biri, zaten bu aile teması… Galactus, sadece dünyayı değil Fantastik Dörtlü’nün aile bütünlüğünü tehdit ediyor. Böylece bebek, henüz annesinin karnındayken süper güçlere sahip ekibi manevi açıdan daha güçlü bir aileye çeviriyor. Uzay gemisine hep birlikte binip Galactus’u aramaya gitmeleri, aralarındaki bağın yansıması...

        Özetle, “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”, hikâyesinden ziyade ortaya koyduğu aile filmi konseptiyle öne çıkıyor. Görsellik de bu konseptin en önemli parçası. Marvel filmlerinin geçtiği sayısız paralel evrenlerden biri olan Dünya-828’deyiz. Bizim dünyamızdan daha farklı bir yer burası. 1960’lardayız sanki. “Fantastic Four”un çizgi roman olarak yayınlandığı ve çok popüler olduğu 1960’larda… O yüzden, bir tür öze dönüş çabasından söz edebiliriz. Televizyon yayınları analog mesela. Giysiler, mobilyalar, eşyalar, TV programları, uzay çalışmaları en az 50-60 yıl öncesini düşündürüyor. Buna karşılık, Fantastik Dörtlü ışık hızında uzay yolculuğuna çıkıyor; Reed Richards, teleportasyon, yani ışınlama yöntemiyle cisimleri taşıma teknolojisini geliştiriyor. Bir anlamda, geçmişteki geleceğe dönüyoruz.

        #resim#1279084#

        Yönetmen Matt Shakman, geçmiş ve nostalji duygusuyla uzay operası estetiğini birleştiriyor. Retro futuristik dediğimiz tarzı, prodüksiyon tasarımının ruhu haline getiriyor. Filmin tanıtımında çok önemli bir öğe olan fragmanın da geçmişe özlem hissi üzerine kurulduğunu unutmamak gerek. Reed Richards’ın asistanı H.E.R.B.I.E. (Matthew Wood), analog bantları ve tasarımıyla eski usul bir robot olarak retro futuristik tarzın filmdeki en iyi örneklerinden biri. Söz konusu yaklaşım, naif aile filmi konseptiyle birleştiğinde, ortaya gerçekten orijinal bir iş çıkıyor. Geçmişteki uyarlamalardan radikal bir kopuşu, öze dönüş konseptini en baştan önümüze süren mavi beyaz üniformalar, bence filmin en iyi görsel fikirlerinden biri. 1961’de yayınlanan ilk “Fantastic Four” macerasındaki üniformalarda da aynı mavi vardır ama siyah çizgiler bu kez beyaza dönüşüyor.

        Marvel Sinematik Evreni’nin (MSE) Altıncı Fazı’nın ilk filmi olarak karşımıza gelen “Fantastik Dörtlü: İlk Adımlar”ın yönetmenliğini, retro futuristik prodüksiyon tasarımını ve öze dönüş çabasını sevdim. Görsel açıdan akılda kalacak bir film olduğunu tahmin ediyorum. Oyuncular da üstlerine düşeni yapıyorlar. Özetle, önceki Fantastik Dörtlü denemelerinin belki hepsinden daha iyi. Buna karşılık, hikâyesinin ve karakterlerinin derinlikli bir yanı olduğunu iddia etmem mümkün değil.

        6.5/10