Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Avustralya yapımı “Onu Geri Getir”in (Bring Her Back) açılış sahnesinde gördüğümüz şeyler, filmdeki kötülüğün nereden geleceği ve olayların nereye bağlanacağı hakkında daha ilk andan fikir veriyor. Birkaç dakika süren sahnede detaylara odaklanamasak da ürperiyor ve derin sapkınlığı hissediyoruz. Ama konuşulan dil dahil anlamadığımız o kadar çok şey var ki…

        Babalarını kaybeden üvey kardeşler Piper (Sora Wong) ve Andy’nin (Billy Barratt) hikâyesinin açılıştaki o uğursuz karanlığa nasıl bağlanacağını kestirmek uzun süre pek kolay olmuyor. Piper ve Andy’yi hareketli bir rock şarkısıyla karşılayan koruyucu anne Laura (Sally Hawkins) ve onun evi de ilk bakışta çok tekinsiz gelmiyor. Ta ki boş havuzda kediyi zorla kucağına alan ve hiç konuşmayan Oliver’ı (Jonah Wren Phillips) görene kadar…

        Tanıdıkça Laura’da bir tekinsizlik seziyoruz kuşkusuz. Ama tıpkı Andy gibi ona önyargısız yaklaşmaya çalışıyor, hatta kendimizi sorguluyoruz. Sözgelimi, Laura’nın Oliver gibi problemli bir çocuğa koruyucu annelik yapmasını, onu sahiplenmesini göz ardı edemiyoruz. Kızı Cathy’yi kaybetmiş olmasının verdiği derin acıyla baş etmek için sadece şekilleri ve ışıkları görebilen Piper’ı sahiplenmesi, zihnimizdeki olumlu puanlarını artırıyor. 18 yaşına girmesine 3 ay kalan ve Piper’ı bırakmak istemeyen Andy’yi, başlangıçta istememesine rağmen evine kabul etmesi, kardeşleri ayırmaması da aynı şekilde takdir edilesi geliyor bize.

        İşte bu yüzden, 3 ay sonra Piper’ın velayeti için başvuracak olan Andy ile rekabete girmesi ve ona olan tuhaf davranışları, biraz anlaşılabilir hale geliyor. Bizi en çok etkileyen ise daha ilk andan Piper’a gösterdiği sevgi, şefkat ve sahiplenme duygusu… Kaldı ki, Piper bu sevgiyi hissediyor ve güveniyor Laura’ya. Yine de Laura’nın filmin başındaki tekinsizlik ve uğursuzluğun parçası olduğu fikrinden bir türlü vazgeçemiyoruz. Zaten detaylar da aradaki bağı sezdiriyor. Yıllarca sosyal hizmetlerde çalışması ve çocuklarla ilgili psikolojik konularda danışmanlık yapması dahi tam olarak bizi ikna edemiyor. Her geçen an psikolojik açıdan dengesiz bir kişiliği olduğuna daha çok emin oluyoruz.

        Gerilim sadece Andy ile Laura’nın Piper’ı sahiplenme rekabeti üzerinden ilerlemiyor. Laura’ya güvenmek ve güvenmemek, bizim ve Andy’nin içine düştüğü bir ikilem olarak filmin ilk bölümündeki gerilim duygusunun temelini oluşturuyor. Film bu ikilemi sona erdirmekte gecikmiyor aslında. Ama yine de sonuna kadar Laura’nın neler yapacağını merak ediyoruz. Çünkü Laura’nın içindeki kötülük kadar iyiliği, sevgiyi hissettiğimiz bazı anlar da var.

        Oliver’ın filmin en büyük gizemi haline gelişi, atlanmaması gereken bir nokta. Oliver ilk göründüğü andan itibaren filmin gerilimini inşa eden bir karakter… Filmin afişinde de o var. Belirli bir noktadan sonra Laura’nın Oliver ile ilgili sakladığı gerçeğin, her şeyi belirleyeceğini anlamaya başlıyoruz zaten.

        Filmde sürpriz öğesi kullanılıyor ama Danny Philippou ve Bill Hinzman’ın imzasını taşıyan senaryonun sevdiğim yanı, detaylara dikkat kesilecek bir seyircinin, en başından itibaren hikâyenin nereye doğru gideceğini görebilme şansının olması... Laura ile Oliver’ın gizemini çözdüğümüzde veya en başından beri neyin içinde olduğumuzu anladığımızda dahi filmden kopmuyoruz; olayların nereye varacağını merak ediyoruz. Çünkü karakterler arası ilişkiler ve çatışmalar iyi kuruluyor. Mesela, Andy’nin babasıyla ilgili sorunları, Laura’nın en başından itibaren kullanmaya çalıştığı bir zaaf… Piper’a ve Andy’ye çok farklı yüzlerini gösteren baba ile Laura arasındaki paralelliğin altını çizmek gerek.

        Doğaüstü öğelerin giderek öne çıktığı “Onu Geri Getir”, karakterlerin psikolojilerini filmin tam merkezine koyuyor. Olup biten doğa üstü her şey, Piper, Laura ve Andy’nin geçmiş öyküleri ve psikolojileriyle anlam kazanıyor. Laura, baştan sona iyi yazılmış ve çok iyi oynanmış bir karakter. Daha önce hem anaakım hem art-house’da birbirinden unutulmaz karakterler canlandıran, mükemmel performanslar çıkaran Sally Hawkins, Laura’ya sahici bir derinlik katarak filme çok önemli bir katkı sağlıyor. Laura, 1980’ler ve 1990’lar sinemasında sıkça karşımıza çıkan sapkın ve marazi karakterin bir versiyonu aslında. Hatta onların en iyilerinden biri. Tehlikesi, hedefine kilitlenmiş olmasından kaynaklanıyor. Açıkçası karakterlerin psikolojileri ve yaptıkları, bazen filmdeki doğaüstü unsurlardan çok daha korkutucu olabiliyor.

        Tüm bunlar bir yana, 2022 yapımı “Konuş Benimle” (Talk to Me) ile tanıdığımız, Avustralyalı sinemacılar Danny Philippou ve Michael Philippou, yeni filmlerinde seyirciyi çok iyi yakalayan bir yönetmenlik sergiliyor; güçlü ve etkileyici bir gerilim atmosferi kuruyorlar.

        Psikolojik gerilimi özenle inşa ettikten sonra filmin aniden şiddet sahnelerine yönelmesi, gerçekten çok etkili sonuç veriyor. Andy ile birlikte evin içinde hiç beklemediğimiz bir dehşete tanık oluyoruz. Bu arada, “Onu Geri Getir”in, alışageldiğimiz anlamda olmasa da “body-horror” öğeleri taşıyan bir film olduğunu söyleyelim. Kendi adıma, bakmakta zorlandığım birçok an oldu filmde. O sahneyi değil çekmek, hayal etmek bile katlanılmaz geldi bana. Hepsi de bir insanın şuursuz şekilde kendi bedenine verdiği inanılmaz zararlarla ilgiliydi. Benzer sahnelerdeki CGI kökenli grafik şiddet, filmin belki de en korkunç tarafı… Ama “Onu Geri Getir” sadece bu sahnelerdeki aşırılıktan ibaret değil. Kendi adıma, aşırılığı ve uç noktalara gitmeyi, her şeyin önüne koyan korku filmlerini bir türlü sevemiyorum; ilgimi hemen kaybediyorum. Alt metinlerin kalitesi bir yana asıl olarak karakterlerin derinliği ve yönetmenliğe bakıyorum. “Onu Geri Getir”de her iki unsurun da kötü olmadığı kesin. Amerikalı eleştirmenlerin Yeni Fransız Aşırılığı (New French Extremity) diye adlandırdığı alt türün, psikolojik derinlik ve nitelikli gerilimle buluşmasının bir örneğini seyrediyoruz. İşte bu yüzden, Danny Philippou ve Michael Philippou, sadece korkunç sahnelerde değil filmin bütününde, mesela daha sakin sahnelerde de etkili bir iş çıkarıyorlar. Ki bence nitelikli korku gerilimin ruhu tam da böyle incelikli sahnelerde çıkar ortaya.

        Sözgelimi, Piper’ın üvey, Andy’nin ise öz babasının banyodaki ölüm sahnesi, body-horror alt türünün ilginç yansımalarından biri. Piper’ın babasına suni solunum yaptırmaya çalışması, Andy’nin bunu ürpertiyle seyretmesi ve Laura’nın cenaze töreninde Andy’ye ısrarla babasının cansız bedenini öptürmeye çalışması arasında kuşkusuz bir bağ var. Bu iki sahne Andy’nin babasıyla ilgili tüm geçmiş problemlerini yansıtıyor ve hiç aşırıya kaçmadan bizi rahatsız ediyor. Laura’nın cenazeden sonra evde Piper ve Andy ile içki içtiği, bağıra bağıra şarkılar söylediği sahnede de alttan alta bir tekinsizlik var mesela. Kaldı ki, o sahneden sonra Laura’nın gizli bir gündemi olduğu çok belirgin hale geliyor.

        Danny Philippou ve Michael Philippou, filmin bütününde iyi yazılıp iyi çekilmiş detaylarla takdire değer bir yönetmenlik koyuyorlar ortaya. Ama “Onu Geri Getir”in bazı sahneleri itibarıyla gerçekten çok rahatsız edici bir film olduğunu söylemek zorundayım. O yüzden sadece türün meraklılarına önermekte yarar var.

        7/10