Sean Wang’ın yazıp yönettiği “Dìdi”, dünya prömiyerini 2024 yılında Sundance Film Festivali’nde yaptı. “Dramatik” kategoride Jüri Özel Ödülü’nün yanı sıra Seyirci Ödülü’nü kazandı. National Board of Review tarafından 2024’ün en iyi 10 bağımsız Amerikan filminden biri seçildi. ABD’de geçen yaz gösterime giren “Didi”, Türkiye’de önce İstanbul Film Festivali programında yer aldı. Şimdi ise Prime Video’da…
Tayvan kökenli bir Amerikalı olan Sean Wang, anneannesi ve babaannesini anlattığı “Nǎi Nai & Wài Pó” (2023) adlı kısa belgeseliyle festivallerde ödüller kazandı ve Oscar’a aday olma başarısını gösterdi. İlk uzun konulu filmi de gecikmedi.
13 yaşındaki bir erkek çocuğunun hikâyesini anlatan “Didi”, yarı otobiyografik nitelikler taşıyor ve 2008 yazında Fremont, California’da geçiyor. Çince’de “küçük erkek kardeş” anlamına gelen başlık, filmi anlamak için iyi bir çıkış noktası… Chris Wang (Izaac Wang) evin küçük oğlu… Arkadaşları Wang Wang diyor ona. Evde ise Dìdi diye hitap ediliyor. Chris’in, Dìdi ve Wang Wang olmaktan çıkmak istediği bir dönemdeyiz. Okulun popüler çocukları arasında olmadığı belli ama asosyal biri değil. Asya kökenli iki arkadaşı, Fahad Mahmood (Raul Dial) ve Jimmy “Çorba” Kim (Aaron Chang) ile en sevdikleri şey, yaptıkları eşek şakalarının videosunu çekip YouTube’a yüklemek… Yaz tatilinde evlerde verilen partiler sırasında yakınlaştıkları kızlar, özellikle Fahad ve Chris için yeni bir dönemin habercisi aslında… Chris kızlarla tanışma konusunda çok hevesli ama film ilerledikçe çocukluktan iyice çıkıp geç ergenliğe adım atacağı bu yeni döneme hiç hazır olmadığı giderek belirginleşiyor.
Onun için evde de her şey yolunda gitmiyor. Çalışmak için Tayvan’a giden babanın yokluğundan hiç hoşlanmadığı belli. Yaz sonunda üniversiteye gidecek ablası Vivian (Shirley Chen) ile hiç anlaşamıyor zaten. Babasızlığın acısını birbirlerinden çıkarıyorlar sanki. Huysuz yaşlı babaanne (Chang Li Hua), Chris’in pek ait olmak istemediği Asyalı bir geçmişin ve kültürün temsilcisi… Ressam olarak kendine mütevazı bir kariyer yapmak için çaba gösteren ve Chris’e hep sevgi, hoşgörü gösteren annesiyle (Joan Chen) arasındaki sorun ise “istikbal meselesi”nden çıkıyor. Annesi eğitim öğrenim hayatına önem vermesini, ablası gibi üniversiteye gidebilmesi için çok çalışmasını istiyor. Sosyal hayatta karşısına çıkan problemlerle baş edemeyen Chris’in ise hiç umurunda olmayan akademik hedefler bunlar…
“Dìdi”, yaz tatilinde olup bitenler üzerinden Chris’in ergenlik, kimlik sorunlarına odaklanan ve dönemin sosyal medyası üzerine çok hoş gözlemler yapan bir film. Hikâyenin en dikkat çekici ve son dönemdeki ergenlik anlatılarından ayrılan yanı, Chris’in kendi içinde verdiği mücadeleye odaklanması… Malum, son yıllarda tüm ergen hikâyelerinde akran zorbalığının yarattığı sorunlar öne çıkıyor. Burada ise Chris’in önüne çıkan engeller dışardan değil, bizzat kendi içinden geliyor. Sözgelimi, kız arkadaş konusunda nerdeyse “büyük ikramiye”yi kazanıyor. Uzaktan çok beğendiği ve etkilemek için saçma sapan planlar yaptığı yarı Asyalı Madi (Mahaela Park), yakınlaşma hatta birlikte olma konusunda hiç beklemediği fırsatlar sunuyor ona. Ama film ilerledikçe Chris, eşek şakalarıyla vaktini geçirmiş bir ergen olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Öyle ki, popüler filmler üzerinden gelişecek asgari bir sinema kültürüne bile sahip değil. Olaylar geliştikçe, bırakın sevgili olmaya veya flört etmeye, henüz kızlarla sohbet etmeye bile hazır olmadığı ortaya çıkıyor. Ablası Vivian’dan kızlar konusunda akıl istemek yerine sürekli tişörtlerini çalması da zaten ayrı bir konu. Tek sorun özgüven eksikliği, dişlerindeki tel veya deneyimsizlik değil aslında. Sakin olup olayların akışına bıraksa kendini, her şey yolunda gidecek belki. Ama toksik ergen erkeklik halleri ve kendisini gösterme isteği, hep başına bela oluyor. Egosuna söz geçiremediğini ve öfke problemi olduğunu da gözlemliyoruz. Özellikle kendini sözlerle ifade edemediğinde…
Yeni tanıştığı kaykaycı gençlerle yaşadığı deneyim, etnik kimliğin de bir mesele olduğunu hissettiriyor. Tek sorun, onlara yarı Asyalı olduğunu söylemesi değil. Ekibe kabul edilebilmek için video çekme konusunda tecrübeli olduğu yalanını da uyduruyor mesela. Oysa eşek şakası yaparken kamerasını açık tutma dışında kayda değer hiçbir çekim tecrübesi yok. Sonuçta, Madi’nin, Fahad’ın ve kaykaycı gençlerin ona sunduğu fırsatları elinden kaçırıyor.
Öte yandan, olup bitenleri seyrederken yine de kızamıyoruz kendisine. Üzülüyoruz çünkü ergenliğin bazen ne kadar zor olabileceğinin farkındayız. Daha önemlisi, yaşadığı sorunların sadece ona özgü olmadığını biliyoruz. Sonuçta, ergenlik hiç kimsenin mükemmel olabildiği bir çağ değil. Durumu idare etmenin bile bazen çok zor hale geldiği acımasız bir dönemden geçiyor Chris.
Yazar ve yönetmen Sean Wang, kolaycı ve klişe yollara sapıp, “hatalarından ders alan ve doğru yola giren” bir Chris portresi çizmiyor. Hatalı olduğu anlarda dahi öfkesini ablasından ve annesinden çıkarıyor Chris. Ama ablasıyla iyi anlaşamamak ve annesinin gurur duyduğu çalışkan çocuk olmamaktan dolayı içten içe rahatsız olduğunu hissediyoruz. Belli ki yaşıtı birçok ergen gibi davranış sorunlarını düzeltmesi zaman alacak. Ama ergenliğini aşamayan problemli bir yetişkin olarak ömrünü sürdürmeyeceğini de seziyoruz. Çünkü Sean Wang, finale doğru Chris’teki değişme arzusunu gösteriyor bize. Geçmişteki davranışlarından gurur duymadığı belli oluyor.
Sean Wang’ın film boyunca altını çizdiği ama finalde daha görünür hale getirdiği başka bir şey daha var filmde. O da Chris’in bazen çok kötü davrandığı, haksızlık yaptığı annesinden aldığı manevi desteğin önemi… Kötü davrandığınız arkadaşlarınızın size ikinci şansı verip vermeyeceği hiçbir zaman kesin değildir. Babanız hayatınızdan çıkıp gitmiş olabilir ama evde sizi çok seven, her zaman destek olmaya ve saçmalıklarınızı affetmeye hazır bir anneniz varsa, birçok sorunu çok daha rahat aşarsınız. Tabi bu arada, Chris’in dolaylı yardım çağrısını hissettiğinde ablanın duyarlı davranmaya başlamasını unutmamak gerek. Özetle, Sean Wang, aile desteğinin ergenlikteki kilit öneminin altını çizmeyi ihmal etmiyor.
Sean Wang “Dìdi”de ergenlik ile sosyal medya arasındaki etkileşimin de keşfine çıkıyor. 2008’de geçen filmde dönem duygusunu aslında daha çok sosyal medya üzerinden hissettiriyor bize. Chris’in kız tavlamak, arkadaş kazanmak veya arkadaşlık seviyelerini kontrol etmek için sosyal medyayı kullanma biçimi, eğlenceli sahnelere vesile oluyor. 17 yıl öncesinin internetine, telefonlarına bugünden bakmak ilginç bir deneyime dönüşüyor.
“Dìdi” sadece komedi niyetine seyredilecek bir film değil. Bütün olarak baktığınızda dram yanı belki daha ağır basıyor ama ince mizah duygusuyla çok hoş sahneler içeriyor. Özellikle Chris’in, Madi ile yaşadığı tüm serüven filmin belki de en eğlenceli bölümü. Chris’in YouTube üzerinden buluşmaya hazırlanması ve sonra sohbet konusu açmaya çalışan Madi’nin doğallığı, rahatlığı karşısındaki çaresiz halleri akılda kalıcı...
En üzücü sahnelerden biri ise kaykaycı çocukların videoları seyretmek için eve gelmeleri ve Didi’nin annesiyle karşılaşmaları galiba… Chris’e içten içe en çok kızdığımız anlar yaşıyoruz. Ana karakterle seyirci arasına duygusal mesafe koymak kolay değildir ama “Dìdi”de bu gerçekten iyi yapılıyor. Çünkü Sean Wang’ın öncelikle yazar olarak iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Sadece Chris değil, diğer karakterlerin de iyi yazıldığı kesin. Özellikle de Joan Chen’in çok iyi yorumladığı anne karakteri…
2007 doğumlu Izaac Wang’in başrolde başarılı bir performans çıkardığı “Dìdi”, son zamanlarda seyrettiğim en hüzünlü, komik ve gerçekçi ergenlik filmlerinden biri… Sean Wang’ın yönetmen olarak başarısı, tüm detaylarıyla iyi işleyen sağlam, inandırıcı ve sahici bir dünya kurması. (Prime Video)