Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mesut Yar Fahri etiket müfettişliği zamanıdır!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tartışmalı da olsa uzun zamandır hayatımızda fahri trafik müfettişleri. Tartışmalı tarafına ben denk geldim…

        İddia o ki kimisi devletin teveccüh ettiği ceza kesme yetkisini kötüye kullanarak, kafasına göre ceza kesiyor

        Bildiğim kadarıyla mahkemede itiraz hakkınızı kullanıyorsunuz. Ama önce o cezayı ödemek koşuluyla…

        Şu sıralar da kimi mahkemeler fahri müfettişlerden görüntülü belge istiyor. Belli ki şikâyetler ayyuka çıkmış. Hoş değil…

        Yetki aşımı ya da yetkiyi kötüye kullanma meselesinde üzerimize yok. Kimseyi zan altında bırakmadan, gönüllü olarak çeki düzen topuna giren iyi niyetli “fahri müfettişleri” de tenzih ederek şunu söyleyebilirim; birini bitirmek istiyorsanız yetkinizi, özellikle de paranın caydırıcı gücünü kullanarak yapabilirsiniz

        Öyle ya, sayın müfettiş belki hayatın belli bir yerinde birbirimizle çeliştiğimiz ve bunu kine döken biri olabilir. Aynı şekilde liyakati yanlış anlayıp, yanlış işlemlere imza atan biri de olabilir. Ve saire…

        Futbol maçlarında bile takımlar hakem hatası iddiasıyla VAR sistemine gidebiliyor, hata yerinde telafi ediliyor. Ama başında da dediğim gibi işler, fahri müfettişlik söz konusu olduğunda öyle yürümüyor…

        Gönüllüden bile şüphe duymak kadar kötüsü yok. Güven zedelenmesini toplumsal yaşamın her alanında hissediyoruz anlayacağınız…

        Neyse konumuz o değil. Politika terminolojisine bile girmiş “ver yetkiyi gör etkiyi” gibi bir sloganımız var bizim

        Bunun trafikte etkisini bilemiyorum ama şu sıralardaki en büyük derdimiz olan ticari denetimlerde bir şeylerin akışını değiştireceği kesin...

        *

        Devletin geçtiğimiz günlerde sosyal medya platformu olarak işleme soktuğu marketler arası fiyat karşılaştırma adresinde ortaya çıktı ki; iş etiketlere gelince son tüketiciye acıyan yok…

        Ticaret elbette bir rekabet kurumudur, bu tamam. Ama X marketinde 10 birime satılan bir ürünün Y marketinde 22 birime satılmasını rekabetle açıklayacak kadar matematik dersini asmış ya da çakmış tüketici yoktur sanırım şu piyasa koşullarında…

        Durum böyle olunca bu sitenin yedi markete ait karşılaştırmalı fiyat listesi yayınlamasının dışında, kontrole ihtiyacı olan açıkları da saptama gibi enfes bir yeteneği var. Harika!

        İşte buradan hareketle zamanını karşılaştırmalı tablolar etrafında geçirecek, açık ve kötü niyeti yakalayacak en az yüz kadar liyakatli tanıdığım var. Beni de başa yazabilirsiniz…

        Ama ben daha çok alanda olup, raftan yazarkasaya kadar değişen etiket farklarını denetlemek, bir gün öncesiyle bir gün sonrasının farklı fiyatlarını “dün promosyon vardı” mazeretiyle kapatanlarla yüzleşmek ve başta ücretli kesim olmak üzere; fırsat teröründen en büyük tokadı yiyen için çaba göstermek için gönüllüyüm…

        Bu da bizi adını benim koyduğum “etiket müfettişliği” kurumuna götürür ki bu konuda benim kadar azimli binlerce gönüllüyle ilgili bakanlığın fahri şapkasını da büyük bir iştahla giyerim…

        Şimdi başa dönüp, “e, bu yetkiyi de kötüye kullananlar çıkmayacak mı?” diye haklı bir soru yönelten olursa yanıtım da hazır…

        Trafikte gelişine ceza yazdığınız adamın sizi bulup, arabasıyla üstünüzden geçme ihtimali ne kadar az ise cezasını kesmediğiniz her etiket zorbasının sizi bugünden yarına fakirleştirmesi ihtimali o kadar büyüktür”…

        İşi rövanş kafasına sokmadan halletmenin bir yolu da budur. Yetkilisine gönül dolusu arz ederim!

        ***

        Bir moda daha kepenk indiriyor…

        Güzellik merkezleri mantar gibi çoğaldıkları hızla kepenk indirmeye başladılar. Memlekette her şey algı meselesinde bitiyor çünkü…

        Adına güzellik merkezi denen bu müesseseler herkesin yumuşak karnı diyebileceğimiz “estetik” madeninin üstüne giderek doğru bir şey yaptı…

        Ancak bir süre buldukları madeni işlemek yerine daha çok maden çıkarmanın iştahına kapıldılar

        Hal böyle olunca ortalık yerde “güzellik uzmanıyım” diye dolanan herkes kendisine bir merkez açar oldu…

        En kötü, adına kısmen güvenilir markaların temsilciliklerini filan aldılar. Parası olan reklamını yapıp TV ekranlarında, sosyal medyada filan fenomen oldu

        Olmayanlar ise paranın peşine düştü. Sonradan bulunca da sektör evlilikleri(!) için kullanışlı aparatlar oldular…

        Sonuçta kirli olup da yıkanan bir şeyin güzel olmadığını söyleyebilecek biri var mı? Vardı ve söylendi…

        İsim vermeme gerek yok. Güzellik merkezi adı altında çevrilen işlerin karanlık yüzü ortaya çıkınca fetret devri başladı. Şimdi de çökme çağındayız…

        Geçenlerde sıklıkla önünden geçtiğim bir dükkân iki yıl önceki ismine geri dönmüştü. Biri “Falanca Kuaför Salonu”, bir diğeri “Filanca Manikür Pedikür Merkezi” olarak aslına rücu ediverdi…

        Bunlar benim bildiğim estetik kadar etiğe de önem veren esnaflardı. Diğerleri içinse çöküş sürüyor. İşi bilmiyorlarsa bundan sonra her işleri zor…

        Bir dönem her köşe başında beliren kumpirci ya da lokmacı modası, ardından büyük bir furyaya dönen çikolatacı akımı nasıl bittiyse estetik merkezleri de aynı sonu paylaşıyorlar. Unutulup gidecek birçoğu belli ki…

        İşe iyi niyetle girip elinde avucunda ne varsa kaybedenin Allah yardımcısı olsun. Aynı şekilde ardında bu kadar mağdur bırakıp, vurgun yapacak yeni sektörler arayanlar da Allah’ından bulsun. Nokta!

        ***

        İki resim arasında 23 bin fark!

        Gazeteden okudum haberi. Mübarek Ramazan ayına giriyoruz. Lüks restoranlarda dört kişilik bir iftarın maliyeti bir Cumhuriyet altını fiyatını geride bırakıyor…

        Alınan fiyatlara göre sıradanın biraz üstündeki mekânlarda iftar menüleri 1500 ila 7500 lira arasında değişiyor. Fazlası var azı yok…

        Yılın 11 ayı neredeyse oruçlu gibi yaşayan vatandaşımız iftarını insani koşullarda idrak edip, orucunu en azından bir hurma, pastırma ve bir iki kahvaltılıkla açabilsin diye mahalle esnaflarından yardım topluyor gönüllü insanlar

        Belediye çadırları kurulacak, kamu yönetimleri elden geldiğince çorbayı kaynatacak, fakirhanelere kazanlar gidecek ama oralara yetişemeyenler, evden dışarı çıkamayanlar ne olacak?

        Bir yandan tam altın değerinde iştah sofraları (iftar demiyorum bakın) öte yandan bir lokma ve bir yudumla açılan oruçlar...

        İki resim arasındaki 23 bin farkı sadece ben görüyor olamam değil mi? Yüce Yaradan da görüyor. Hatırlatırım…

        ***

        Bu resmen insanlık suçudur!

        ABD Başkanı Donald Trump, kendisine ait bir sosyal paylaşım sitesi olan Truth Social’da “Gaza” (Gazze) isimli bir video yayınladı

        Yapay zekânın hazırladığı klipte enkaza dönmüş bir Gazze’den bir sahil kentine bir delikten giriliyordu…

        Sonra Elon Musk elinde burgeri, Trump ve Netenyahu ikilisi de güneş kremleriyle arzı endam ediyorlardı. Bir de altından Trump heykeli vardı ki, sfenksler filan yanında halt etmiş…

        Büyük acıların enkazından böyle bir eğlencelik çıkarmak ve bunu dünyaya yayınlamak akıl almaz bir şey…

        İnsanlık suçlarına savaşı, soykırımı, terörü ekleyen kim varsa bu klibi de eklemezse insan değildir…

        Cezasız kalmaması dileğiyle; bu çağda ya da zamanın herhangi bir yerinde…