Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mesut Yar Sektöre değil tarihe geçti!

        Altı yüz küsur kişilik bir gıda zehirlenmesi. Sanırım neredeyse memleket rekoru. Üstelik tavuk dönerden gün içinde ayrı ayrı tüketenlerin hepsi hastanelik…

        Hindistan, Pakistan ve benzer kalabalık coğrafyalara özgü sokak lezzetlerine baktığınızda, tüketenlerin yaşaması mucize ama bizde bu anlamda dünya çapında ünlü olmuş bir hijyen sorunu yoktu yakın geçmişe kadar

        Artık yok dediğin her şey var olduğu için özellikle şaşırdığımı söyleyemem. Ama işletmenin mazereti beni bitirdi…

        Sosuyla sektöre farklı bir yaklaşım getirdiğini, daha önce tavuk döner tüketenlerin “kuru kuruya” yemeye alıştığı için bu olağanüstü durumla karşılaştığını beyan etmiş firmanın ortaklarından biri

        Kuru kuruya tavuk döner nasıl yenir bilmem? Genelde iyi ya da kötü bir sosta bekletilir etler, sonrası da dönere geçirilir. Ama sen pişmiş dönerin üstüne porsiyon zenginleştireceğim diye çiğ et eklemesi yaparsan golü her türlü yersin…

        Misal, Salmonella denilen bağırsak rahatsızlığı mücbir sonucudur bu cehaletin. Daha ne tür bakteriler var, sayamam bile…

        Her türlü bakteriye açık tavuktan değil de alışılmadık sos tükettiği için zehirlenenler. Dünya tarihindeki bu ilk de bizden çıktı ya; adam haklı, sektöre yepyeni bir yaklaşım getirdi. Unutulacağını da sanmam!

        Sokakların güvenliğini geçtim, sokak lezzetleri de güvensiz artık. Üstelik tükürük köftesine bile şerbetlenmiş bir milleti böyle yatağa döküyorsa. Aşk olsun!

        ***

        Bir de Hatay döneri var ki…

        Hazır girmişken, şu döner meselesine de bir açıklık getirelim. Soslu döner “İskender” tabir edilen bir kral lezzetle anılır bizde…

        Dönerin en kıyağı da yaprak denen çeşididir. Dikeyde Ankara ve Bursa kapışır. Yatay dedin mi her ne kadar adı "Cağ Kebabı" da olsa Erzurum’u tek geçerim

        Ve fakat son günlerde bir Hatay döneri modası var. Lavaşın içine bolca basılmış patates ve sos eşliğinde eser miktarda kıyma döneri. Seveni çok. Ama neden say dersen yüksek ihtimal “daha ucuz oluşu” denecektir…

        Mutfağın gelişimi için yeni yaklaşımlara her daim eyvallahım vardır ama ne bileyim, Yunanla hatta Almanla kapıştığımız döner lezzeti böyle fantezilerle tarih olacakmış gibi geliyor bana

        Hatay’ın bin yılı aşkın geçmişe sahip olan onlarca farklı lezzetine alternatif olarak o topraklara en son giren lezzetle ipi göğüsleme çabası da “sınırları zorlamak” gibi geliyor hani. Kimse kusura bakmasın!

        ***

        Domates çağ açabilirdi!

        Domates biraz daha erken girseymiş memlekete bildiğin “menemen” saray sofrasından çıkacakmış…

        Önceki gece “Başka Meseleler” isimli programda ağırladığım iki uzman konuğumla Fatih Sultan Mehmet’in bilinmeyenlerini konuştum…

        İddia o ki soğanlı patates tava en büyük saplantılarındanmış hünkârın. Sofrasından eksik etmediği bu lezzete bir de domates eklenseymiş belki de sadece İstanbul’u değil, dünya mutfaklarını fethederek de bir başka çağ açacakmış…

        Biz de böylece “soğanlı mı olur soğansız mı?” paradoksundan kurtulup, “hünkârın lafı üstüne laf olmaz” diye hiç girmeyecektik bu toplara…

        Neyse, Amerika keşfi için geç kalanlara aşk olsun diyerek kapatalım meseleyi. Ha, bir de “Çakallı” denilen yeni tür menemen popüler şu günlerde…

        Onun da çıkış noktası Samsun. Saray mutfağına hiç giremedi ama şu sıralarda gönül saraylarındaki tahta oturmuş durumda. Bilginize…

        ***

        Çok lezzetliler ama…

        Sokak lezzetlerinden girmişken, Premium lezzetler olarak anılan bir iki kaleme de bakmadan geçmeyelim…

        Misal, şu sıralarda pek popüler olan makarna kafelerde Parmesan tekerinde soslara bulanarak pişirilen ve bu haliyle de acayip çekici görünen makarna çeşitlerinin de sıkıntı yaratabileceğini not düşelim

        Parmesan ısı değişikliğine alışık bir peynir çeşidi değil. Korumak için ekstra bir özen gerekiyor. Sıcak konan makarna, peynir tekerinde ısı değişikliği yaratıp ekstradan bakteri üretebiliyor

        Peynirin bakterisi de fenadır. O yüzden bir dönem lokmacıları gibi akım yaratan bu lezzete dikkatle yaklaşın. Bilindik markalar bunun önlemini almış bu arada, peynir süs verilmiş tekneler kullanıyorlar. İyi de yapıyorlar; iş de sağlık da bilenindir çünkü!

        Bir de önerim olacak. Ünlü bir çiğköfte markası Karaköy’de çok görkemli bir mağaza açtı. Etten çiğköfte satımı özel koşullara bağlı ve kısıtlanmış olduğu için bulgur köftesine alternatif olarak tek çeşitte harikalar yaratıyor…

        Bir de “Çiğ Burger” diye bir icatları var ki, hakikaten efsane. Fiyat olarak da öyle ama yaşarken bir kez denenmeli. “Olmaz” deseler de ihtimal bakterilere dikkat ederek tabi ki!

        ***

        Kuzguncuk’ta büyük değişim…

        Boğaz hattının en sevdiğim semtlerindendi Kuzguncuk. 30 küsur yıl önce sonraları neredeyse deniz fenerim olacak Can Yücel ile ilk röportajımı sahildeki büfede yapmıştık. Birkaç mekanın dışında Kuzguncuk daha çok yerlisinin bildiği bir müstesna mekanlar merkeziydi…

        Geçenlerde ünlü İcadiye caddesini gezme fırsatı bulunca yaşanan olağanüstü değişime de tanıklık ettim. Öncelikle turistik bir semt olarak İstanbul’daki birçok merkeze şapkasını tersten giydirir şu haliyle…

        Dünyanın hemen her mutfağında ustalaşmış mekânlarıyla ağırlıklı olarak Avrupalı ve uzak Asyalı turistlerin olmazsa olmaz duraklarından biri haline gelmiş

        Benim gezdiğim gün İtalya’nın yarısı sokaktaydı sanki. Özellikle hafta sonları iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık olan bu semtten damağımda kalan lezzet 4 kuşak pastacının elinden çıkan “Selanik Gevreği” oldu…

        Ne varsa geleneksel tatlarda var. Akımlarla semiren tat oburluğunu bir kenara bırakınca "ölümsüz" diyebileceğimiz yegâne lezzet onlar!