Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mesut Yar Eğik rüzgarda dimdik bir başak gibi!

        “Ölüm bile güzel olmalı. Büyük olmalı. Oya lodosta sobadan zehirlenenlere çok üzülüyorum. Bayramda ölenlere çok üzülüyorum…

        İnandığın uğurda vuruşarak ölmek ne yiğitçe bir şeydir ama lodos esiyor ve Bursa’da soba zehirlenmesinden ölüyorsun…

        Bu kadar ucuz olmamalı. Ama benim ülkemde tavuklar gibi ölmek; buna ‘kader’ derler. Yalan. Gariban ölmek zorundadır benim ülkemde…”.

        *

        Volkan Konak, şimdi internette hesaptan hesaba dolaşan bu mıh gibi sözleri 10 küsur yıl önce Burada Laf Çok programında etmişti bana…

        Dertleşir gibi, birinin derdini sırtına yüklenmiş de nedenini izah eder gibi. Garibanlığın kadere dönüştüğü coğrafyalarda isyan alfabesine yeni bir harf ekler gibi…

        Dediğinin adamıydı. Yaptığının delikanlısıydı. Bir gün bile eğmeden başını, bir gün bile kin gütmeden halkına, bir gün bile ötekiyle arasındaki makası açmadan yaşadı

        *

        Daha dün “Böyle bayram mı olur? Herkes yaralı” diyordum kendime. Erken giden, veda için acele eden ve aramızda olmayan arkadaşlara “nerede o eski bayramlar?” diye sormamızın nedeninin onlar olduğunu yazıyordum kenara…

        Ve ekliyordum “eskide ve yürekte iyi ki vardınız”. Sonra gece yarısı bir mesaj “o güzel arkadaşlarına Volkan Konak’ı da ekle” deyiverdi…

        Yıktın dağlarımı yıktın, mimoza çiçeğim. Kuzey’in Oğlu, ha bizim Volkan; dağlarım gibi yıkılıverdi ha? Kim inanırdı ki…

        Yöneticiliğini yaptığım bir TV kanalında ilk programını birlikte koyduk yayına. Öyle ses getirdi ki, bir daha kimsenin evinin salonundan eksik olmadı…

        Kuzey’in Oğlu bir anda ülkenin oğlu oldu. Karadeniz’e özgü hırçınlığı, Türk edebiyatının en önemli ozanlarından seslendirdiği şiirler, şarkılara kattığı o güzelim şivesi, kendisiyle ilgili anlattığı anılar ve ille de hürriyet aşkı…

        Dünyaya farklı ya da şöyle söylemeliyim, herhangi bir taraftan bakan bütün gönüllerin içinde yer buldu kendine. Aşkla, şiirle, öfkeyle, ezgiyle ve hakikatle…

        *

        Cerrahpaşa’da kaybettiği babasının hikayesini anlattığı o şarkısını bilirsiniz. Ciğerinin yarısının hastanede kaldığını anlatıyordu hani. Öfkeli bir serzenişle…

        Mimoza çiçeğinde bir aşka yine serzenişi vardı. Öyle çok sevdalıydı ki bu memleketin insanına; ayağına taş değse Volkan kanardı…

        Bu yüzden uzun bir süre karavanının içinden seyretmeyi tercih etti dünyayı. Ama arasına her hangi bir duvar örmedi yaşayanlarla. Bizimle yaşadı hayatı boyunca…

        Atatürk ve bağımsızlık sevdasını öyle cebinde dolaştıran bir adam değildi. Yüreğinin içindeki o kara kutuda yeri geldiğinde kolay çıksın diye dolaştırırdı…

        Sahnesinden Atatürk, ağzından bağımsızlık, şarkılarından hürriyet aşkı hiç düşmedi. Bir sevdanın şekilden şekle girse de “sevda” olarak kalacağını yüzbinlere kanıtladı…

        Yine öyle bir sahnede, yiğitçe söylerken şarkılarını, korkusuzca okurken şiirlerini ve herkes adına isyan ederken olup bitene; mücadelesinin ışığına yığıldı gövdesi. Büyük oldu her şey, kendi tanımıyla belki de “güzel”…

        *

        Bana hep “genel müdürüm” diye hitap eder, arkasından koyardı kahkahasını. Siyasete girdiğim günlerde ilk telefonu ondan aldım. “Ne derdin var kendinle?” diye sordu ve düş kırıklıklarını anlattı…

        Konuşurken sakin ama anlatırken öfkeliydi hep. Hayalini kurduğu ufuklarla aramızdaki mesafeye kırgın…

        Ve geçtiğimiz yıl son kez izlerken sahnedeki Volkan’ı, önce politikaya sıraladı ve arkasından koca bir Atatürk portresinin ışığıyla ilan etti sonsuza dek bağımsızlığını

        Eğri rüzgarda dik duran bir başak gibi. Bir mevsimde yedi kez doğuran cümbez ağacı gibi, buğdayını ekmek edip, güneşin sofrasına koyan asil bir oğul gibi…

        *

        Kuzey beni bulur”. Bir yerlerde sarf ettiği cümlelerinden biriydi. Oradan hareketle ve büyük bir kalp fayının üstünden sesleniyorum şimdi Volkan’a…

        Kuzey seni bulur da biz kuzeyi hangi yıldızdan bulacağız be Volkan?

        *

        İnancının ışığı yolunu aydınlatsın. O nurun içinde yat güzel kardeşim, dostum, arkadaşım. Sadece Kuzey’in değil, Maçka’nın ve Türkiye’nin has oğlu!