Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Siz hangi profesörcüdensiniz?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ÇOK uzağa gitmeye gerek yok…

        Gölcük’te 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Gölcük depreminde resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişi yaşamını yitirdi, 49 bin kişi yaralandı ve 6 bine yakın insan da kayboldu…

        O gün depremi iyi bildiklerini, fay hakları üzerinde çalıştıklarını söyleyen birçok akademisyen çıktı.

        Kuzey Anadolu fay hattından söz etti, Marmara’nın ortasından geçen hattın iyi çalışılması gerektiğini kayda geçirdi.

        Devlet bu konuda çok etkili karar aldığını açıkladı.

        Sismik gemiler alındı, yurt dışından deprem bilimciler getirildi.

        Sonunda Marmara Denizi içinde yer alan İstanbul’u etkileyecek fay hattı üzerinde çalışılmadık şeyin kalmadığını, röntgeninin çekildiği açıklandı.

        Çok geçmedi, 4 ay kadar sonra, 19 Kasım 1999’da bu kez Gölcük depremi geldi, 845 insan daha yaşamını kaybetti.

        Ardından Van depremi geldi, 601 insanın yaşamını aldı…

        Sonra Elazığ, İzmir, tekrar Düzce ve binlerce insanımızın yaşamını yıkan, 11 kenti birden etkileyen Kahramanmaraş depremi geldi.

        Hepsinde de İstanbul depremi konuşuldu, Marmara’daki fay hattı üzerinde herkes bilgilerini yarıştırdı.

        HANİ SANTİMETREKARESİ ARAŞTIRILDIYDI?

        Ve önceki gün 6,2 şiddetindeki Marmara depremi geldi…

        Yine bütün deprem bilimciler, jeologlar, sismologlar ellerinde çubuklarla sahne almıştı…

        Hepsi de sanmayın ki bugüne kadar hiç bilinmeyen bir yer üzerinde görüş açıklıyor; Dünya’da bugüne kadar üzerinde en çok deprem araştırması yapılmış, santimetrekaresi dahi ölçülmüş fay hatları üzerinde konuşuyordu.

        GSM HATLARINI KONUŞAN YOK

        Deprem anında kesinlikle kesilmeyeceği söylenen GSM hatları çoktan çökmüş, internete bağlı hatlar üzerinden konuşma yapmaları tavsiyesi veriliyordu.

        Tartışma ise Kahramanmaraş depremi sırasında Hatay’da ne denli sorun olduğu ve birçok insanın kurtarılmasını engellediği GSM hatlarındaki sorunu sorgulayan yoktu.

        Horoz dövüşüne dönen sosyal medya ekranlarında hoca yarıştırmak onlara daha keyifli geliyordu…

        HOCALARIN MÜNAKAŞASI

        Biri Prof. Dr. Naci Görür’ün tehlikenin geçmediği, 7 civarında bir deprem üretecek enerji birikiminin ortaya çıktığını söylediğini aktarırken, diğeri Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un sözleriyle nispet yapıyordu:

        “Üşümezsoy Hoca, 20 gün önce 6+6,5 olacak dedi bak bildi; şimdi de deprem olmayacak diyor; hepsinin bilgisi çöp olduğunu söylüyor ne haber!..”

        Bir diğeri ise Prof. Dr. Celal Şengör’ün, “Şener (Üşümezsoy) ne zaman orayı çalışmış ki?..” diye sorduğu videoyu yayınlıyor ardına da Prof. Dr. Naci Görür’ün benzer cümlesini ekliyordu:

        “Şener Üşümezsoy’un Marmara faylarıyla ilgili tek bilimsel çalışması yok. Değerlendirmelerinizi ona göre yapın!...”

        Bu tartışmalar arasında bir diğeri, sanırsınız ki ertesi gün hocanın verdiği peleosismoloji dersinin sınavına girecek gibi, “Hoca candır yaaa!... Bir tanem, Hocam benim yaaa…” diye vıcık vıcık yağ akıtıyordu…

        Bir başkası “Devam hocam, ağzına sağlık; bir tane daha cümle çak…” diye belli ki televizyon ekranında izlediği iki deprem profesörünün tartışmasına ara gazı veriyordu.

        HEPSİ DE DEPREM UZMANI

        Hepsinin de isminde deprem uzmanı yazan bilim insanlarının, milimetrekaresi dahi araştırılmış bir fay hattı için girdiği tartışmadan kim çıkabilir?

        O denli ki tartıştıklarını ileri sürdükleri bilim sarsıntıdan üzerlerine yıkılmış, altından kalkamıyorlar…

        İstanbullu ne yapsın?

        Takım tutar gibi, hangi profesörü tutsun?