Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        MECLİS tatile girmiş olmasına karşın, Genel Kurul’un dışında her yer tıklım tıklım ve siyasiler ise koşuşturma içinde…

        Bütün bunların nedeni de büyük olasılık bu hafta sonu veya gelecek hafta içinde Terörsüz Türkiye kapsamında kurulacak Komisyon…

        MİT Başkanı İbrahim Kalın, siyasi parti gruplarını PKK’nın kendini feshi ve silah bırakma süreci hakkında bilgilendirirken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da oluşacak komisyon hakkında üç büyük grubu, AK Parti, CHP ve MHP’yi ziyaret edip, komisyonun oluşumu hakkında görüşmelerde bulunuyor.

        Yani Kalın dışardaki, Kurtulmuş ise içerdeki oluşumlarla ve süreçlerle ilgileniyor.

        Her ne kadar ikisi de birbirine bağımlı olarak sürecin basamaklarını oluşturuyor olsa da hem süreç, hem de komisyondan umulanlardan kaynaklanan nedenlerle çoklu gerçeklik durumu yaşanıyor.

        Yani olgu tek olmasına karşın, farklı kesimler kendi doğruları üzerinden yaklaşıyor…

        Algıda seçiciliklerinin farklı olması da perspektif farkı yaratıyor.

        Bu da daha başlamadan hakikatin parçalanmasına, göreceli hale gelmesine neden oluyor.

        Bu ister istemez toplumsal tabanlarına da yansıyor.

        Ortada tek bir gerçek olmasına karşın, herkes kendi penceresinden ve çıkarından konuya yaklaşınca hakikat göreceli hale geliyor; parçalanıyor.

        Aynı gerçekle herkes kendi ideolojik pozisyonları, kültürel kodları ve çıkar ilişkilerine göre yüzleşiyor…

        Bu da tek gerçek karşısında, beklentiyi çoklaştırıyor…

        Örneğin DEM Parti, komisyona TBMM dışında da görev alacak misyon yüklemeye çalışırken, AK Parti baştan beri sergilediği iyimser çekingen tavrını koruyor...

        Hatta iktidar kesiminde komisyonun ileride bir Anayasa değişikliği hazırlık zeminine dönüşmesi gibi arayışlar da yok değil…

        CHP ise komisyonun sadece terör meselesiyle bağlı kalmayıp, demokratikleşme yönünde atılması gereken bütün adımları atacak yetenekle donatılmasını arzu ediyor…

        İYİ Parti ise sürecin tamamen dışında kalıp, oluşacak tepkilerin kendinde toplanması gibi bir taktik güdüyor.

        Bu da ister istemez gerçek bir, tahayyüller sonsuzdur bakışını bir daha geçerli kılıyor.

        Peki, Kalkınma Yolu, Kerkük-Musul Petrol Boru hatları, Dürzi-Arap çatışması sonrası oluşması muhtemel bir özerk yapının, ister istemez SDG’ye de emsal oluşturacağı da dahil bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşabilir mi?

        Dışardan her kamu adına görev yapan kuruma, katkı vermek isteyen her sivil toplum örgütüne ve milletvekiline açık olması nedeniyle Komisyon iş yapmak yerine, gelecek eleştiri veya tepkilerle uğraşan hale gelir mi?

        Bunları ancak Komisyon göreve başladıktan sonra göreceğiz; 1 Ekim’e kadar TBMM’nin tatile girmiş olması, Komisyon’a çalışmalarını daha rahat yapmasını da sağlayacağı için ortak bir noktada buluşulmasını kolaylaştıracağa benziyor.

        Komisyon açısından en büyük sorun ise teröre karşı oluşturulan yapılardan gelebilecek beklentiler.

        Örneğin köy korucularının durumu ne olacak?

        İçerde oluşturulan sivil toplum örgütlerinin durumu nasıl yeni yapılarına kavuşturulacak?

        Daha önce de bu köşeden dile getirdiğim gibi, başta devlet olmak üzere, DEM ve diğer partilerin yeni bir repertuara ihtiyacı var…

        Komisyon’da öncelikli olarak bunun sağlanması gerekiyor…

        GEÇMİŞTE ÖRNEKLERİ VAR

        Komisyon’un yapısına gelince…

        Meclis Başkanı Geçen hafta yaptığı toplantıda CHP ve MHP liderleriyle görüşeceğini söylemişti.

        CHP ve Yeni Yol, son taslağı görmeden komisyonun oluşumuna ilişkin çerçeveye onay vermek istemedi.

        Aslında muhalefetin taleplerinin büyük bölümünün talepleri karşılandı.

        Salt çoğunluk yerine, nitelikli çoğunlukla karar alınması yönüne gidilecek.

        TBMM Başkanı’nın çağrısı ile kurulacak Komisyon kendi gündemine hakim olacak.

        CHP bir sözcüsünün ve başkan yardımcısının, sekretaryanın da oluşturulmasını istiyor; ancak geçmişte Hüsamettin Cindoruk ve Cemil Çiçek’in başkanlığında oluşturulan Anayasa Komisyonlarında da böyle bir uygulamaya gidilmemiş, TBMM Başkanı’nın olduğu yerde yeni bir yapılanma doğru bulunmamıştı.

        Bu açıdan, şu an için oluşmasına çok sıcak bakılmıyor; yine de bu konuda son karar yarın TBMM Başkanı’nın, CHP liderini ziyaretinde nihayete ulaşacak.

        SAYIDA UZLAŞILDI: 35-45 ARASI

        Yapı için de önerilen iki farklı durum var.

        Öncelikle sayı konusunda uzlaşı sağlanmış görülüyor, 35 ile 45 arasında bir sayıda olması isteniyor.

        Ancak siyasi parti gruplarının ve grubu olmayan partilerin temsillerinin nasıl olacağı konusunda farklı aritmetik işliyor.

        TBMM’de 14 parti bulunuyor ve bunların 6’sının Meclis Grubu var.

        İYİ Parti ise Komisyon’a katılmayacağını bildirdi.

        Birinci görüşe göre gruplara önceden üçer üyelik verilip, geri kalan partilerin de birer üye ile temsil edilmesi…

        Geri kalan üyelerin de sayıları oranında grubu olan partilerden karşılanması…

        Ancak Yeni Yol Grubu içinde bulunan DEVA, Gelecek partilerinin istifalar vekili kalmadı, bu grupta yer alan SP’yi temsil eden bir vekil var…

        Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) de DEM ile doğrudan bağı bulunuyor.

        Dolayısıyla, zaten öteki içinde temsil edilen bu iki parti devre dışı bırakıldığında geriye grubu olmayan 6 parti kalıyor.

        GRUPLARA BAŞTAN ÜÇER ÜYE…

        İlk aşamada İYİ Parti dışında kalan, 5 gruba üçer vekilden 15, grubu bulunmayan da 6 parti eklendiğinde sayı 21’e ulaşıyor.

        Komisyonun oluşumunda geri kalan 35 veya 45 vekilden geriye kalacak, 14 veya 24 vekilin dağılımının ise sayıları oranında yapılması isteniyor.

        Sorun da burada çıkıyor.

        Çünkü 56 vekili bulunan DEM Parti, en kalabalık komisyonlardan biri olan Plan Bütçe’de, sayısı 47 olan MHP’den bir fazla vekil ile temsil ediliyor.

        TBMM’de bir üye ile temsil edilen DP, DSP komisyona bu durumda birer üye verirken, ondan katlarca fazla olan partilerin 3 veya 4 üye sınırlı kalması adil bulunmuyor.

        Çözüm olarak da DEM ve Yeni Yol partilerine, üye vermekten feragat ettikleri DBP ve SP nedeniyle birer üye fazla verilmesi düşüncesi var.

        Yani başlangıçta onların üye sayısını 4 olarak belirleyip, MHP’yi 3, AK Parti ve CHP’nin üye sayısını ise oransal olarak yüksek tutmak.

        Komisyon’da her gruptan bir grup başkanvekilinin de katılımının zorunlu olması gibi bir kural da getirilmek isteniyor.

        Özetle şu ana kadar komisyonun içerik çalışmasından çok, yapısı, yani mimarisiyle uğraşılıyor.

        KOMİSYONA YÜKLENEN

        Komisyon’a verilecek isim konusunda kesin bir netleşme olmamakla birlikte, önerilerde “Birlik…” kelimesi öne çıkıyor; adının da bu kapsamda düzenlenmesi amaçlanıyor.

        Umarım komisyon önce kendi birliğini sağlam tutar, gerisi zaten kendiliğinden gelir…