CHP Büyük Kurultayına dönük devam eden davaların en önemli noktası dün tamamlandı…
Devam eden diğer Kurultay davalarına emsal teşkil edecek kilit taşı niteliğindeki ara karar dün İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verildi.
Mahkeme CHP İstanbul yönetimini “tedbiren…” görevden aldı, yerine yeni isimler atadı, ayrıca Büyük Kurultay delegelerinin görevlerini de askıya aldı…
CHP yönetimi de dün toplanıp, mahkemenin atadığı kayyum heyetini kesin ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti.
Bu aşamada Mahkeme kararına rest olarak da İstanbul İl Olağanüstü Kurultayı'nı toplamak için kolları sıvadı.
CHP YÖNETİMİ BEKLİYORDU
Şunu baştan belirteyim ki, dün sabaha kadar CHP yönetimi zamanlaması dışında böyle bir kararın çıkma olasılığını yüksek görüyordu.
Ancak Ankara’da 15 Eylül’de yapılacak dava sonrası bu kararın gelebileceğine inanıyordu.
Zamanlaması bir yana bırakılırsa, CHP yönetiminde İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nden çıkan kararların ağırlıklı bölümü tahmin ettiği gibi çıktı, veya kendisine ulaşan bilgileri teyit edilmiş oldu.
Peki, bundan sonrasında CHP ne yapacak?
Türk siyasi tarihinde ender rastlanan bir durum yaşanıyor...
CHP yönetimi Mahkeme kararı ile gelen hukuki tıkanmışlıkla yüz yüze bulunuyor...
GÖREVDE KALMA SINIRI
Bunun başında da il yönetiminin tedbiren atanmış olması ve İstanbul’un Büyük Kurultay’a gönderdiği 196 delegenin yine tedbiren bu görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin karar var...
Çünkü Mahkeme'nin muhaliflerin önerisi ile İstanbul İl Başkanlığına geçici atadığı CHP’li Gürsel Tekin ve CHP’li eski 4 ilçe başkanından oluşan heyetinin görev süresine ilişkin sınırlama yok...
Ayrıca bu yönetimin 45 gün içinde kurultaya götürmek gibi bir zorunluluğu da bulunmuyor.
Ancak, Mahkeme yeni bir karar alır, ileri sürüldüğü gibi 21 Eylül'de nihai karını verir veya İstinaf Mahkemesi'nden dönerse görevleri son bulur...
CHP’nin bu konuda çalışan avukatları ve hukukçuları ile sohbetimden anladığım o ki CHP Tüzüğü de bu durum karşısında ne yapılacağına ilişkin bir hüküm taşımıyor.
Dolayısıyla, asli bir atama yerine, geçici olarak, tedbiren göreve mahkeme tarafından getirildiklerinden dolayı, genel merkezin görevden alma gibi bir yetkisi de Tüzük'te yer almıyor.
İstanbul Büyük Kurultay’da oy kullanan 196 delegenin durumu da Genel Merkezin önündeki bir diğer açmaz...
İstanbul delegeleri, hem 38. Büyük Kurultay’da, hem de daha sonra yapılan Olağanüstü Kurultay’da oy kullandı ve Özgür Özel’in seçilmesinde önemli bir destek oluşturdu.
Mahkeme, Büyük Kurultay delegelerini “tedbiren görevinden uzaklaştırırken”, onları seçen İstanbul İl Kongresi delegelerinin, “tedbiren görevden alınmalarına” ilişkin talebi reddetti.
BÜYÜK KURULTAYI ETKİLER Mİ?
Sorun da burada başlıyor.
Öncelikle Büyük Kurultay delegeleri görevden uzaklaştırılmış olmakla birlikte, delege özelliğini kaybetmiş değiller…
Üst kurul delegelerini seçen İstanbul İl Kongre delegeleri de görevlerini sürdürüyor.
Bu arada bir de davaya konu Olağan Kurultay'ın haricinde, Olağanüstü Kurultay'da da oy kullanmış ve Genel Başkan ve yönetimini yeniden seçmiş bulunuyor.
Karar üzerine acil toplanan CHP MYK’da da konu masaya yatırılmış.
Toplantıdan, Mahkeme’nin, 39. Büyük Kurultay sürecine ilişkin başlatılan ilçe ve il kongrelerinin de tedbiren durdurulma kararına da dikkat çekilmiş.
İstanbul il kongre delegelerine yönelik engelleme olmadığı, kararın sadece üst kurul, yani Büyük Kurultay delegelerini bağladığına dikkat çekilmiş…
Kasım veya Aralık ayında yapılması planlanan Büyük Kurultay sürecinin etkilenmeyeceği görüşüne varılmış.
Mahkemenin, dava sonuçlanana veya yeni bir karar alana kadar il ve ilçe kongrelerini tedbiren durdurma kararı varken, bu ne denli geçerli?
OLAĞANÜSTÜ İL KONGRESİ
CHP yönetimi ve hukukçuların bulduğu ara formül, Tüzüğün (24-26) tanıdığı hakkı kullanmak, Genel Merkez kararı ile İstanbul Olağanüstü İl Kurultay'ının toplanmasını sağlamak.
İstanbul'un 600 civarında delegesi bulunuyor, bunların yarıdan bir fazlasının imzası Olağanüstü Kurultay için yeterli oluyor.
Ancak oradaki açmazları da Mahkeme'nin olağanüstü kurultay kararına, il başkanlığına geçici kurul olarak atadığı Gürsel Tekin ve arkadaşlarının itirazları halinde tedbir uygulaması...
Aynen olağan kurultay gibi, olağanüstü kurultay sürecinin de tıkanma olasılığı...
Mahkeme, İstanbul’da başlamış bulunan olağan kurultay sürecini aldığı karar ile dondurmuştu; bu hafta sonu 7 ilçede yapılması planlanan seçimlerin de donmasına yol açmıştı...
Eğer olağanüstü kurultay da söz konusu olmayacaksa Genel Merkez'in elinde bir başka olanak daha var...
Diğer illerdeki kurultayları tamamlayıp, İstanbul’un büyük kurultaya katılmasını Tüzük gereği öteleme hakkına sahip...
TEKİN: KİRACI DEĞİLİM
Mahkeme tarafından İstanbul İl Başkanlığına tedbiren atanan Gürsel Tekin de dünkü sohbetimizde, görevi üstlendiğini belirterek, hedefinin parti içi birliği sağlamak olacağını belirtti.
Hedefinin sağlıklı bir şekilde partiyi kurultaya götürmek olduğunu belirtti, bunun için süre vermekten kaçınıp, şunları söyledi:
“Ben buraya kiracı olarak değil, evin sahibi olarak geldim; davayı açan CHP’li, itiraz eden CHP’li; mahkemenin atadığı da CHP’li. Ne yapsaydım, görevi kabul etmeyip, 2. Baronun gelmesini mi sağlasaydım? Ben ayrıştıran değil birleştirenim; hukuk, Tüzük neyi gerektiriyorsa onu yaparım…”
TEKİN İHRAÇ EDİLİRSE
Tekin bunları dile getirdiği saatlerde toplanan CHP MYK’da Tekin’in partiden ihracına karar verildiğini bizzat Genel Başkan Özgür Özel açıkladı.
CHP Tüzüğü ve Siyasi Partiler Yasası gereği, bir kişinin il başkanlığına kayyum dahi olsa atanabilmesi için parti üyesi olma şartı var.
Tekin, partiden ihraç edilirse bu hakkını kaybetmiş olacak…
Genel Merkez de CHP Tüzüğü’nün (70) verdiği yetki ile Tekin’in ihracını süratlendirmek için tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etti.
Ancak ihraç edilecek kişinin savunmasının alınması ve karara bağlanması için 7 günden az olmayan süreçlerin işlemesi gerekiyor.
Yine Tüzük gereği Yüksek Disiplin Kurulu kararını en geç 4 ay içinde vermek zorunda…
Bu sürede Tekin’in de mahkemeye başvurup ihracı durdurma hakkı da bulunuyor...
Tekin de Tüzük'teki bu hakkını kullanacağını belirterek, Yüksek Disiplin Kurulu'nda ifadesi alınmadan ihraç edilemeyeceğini söyledi...
DAVAYI AÇANLAR İSTİNAFA GİDERSE
CHP Genel Merkezi açısından bir diğer açmaz da Mahkeme’nin davayı açanların taleplerinden bazılarını da reddetmiş olması.
Bu dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un karar sonrası yazdığı X gönderisinde vurguladığı gibi davayı açanlara da İstinaf Mahkemesi’ne gitme hakkı tanıdı.
CHP’nin yıllardır kurultaylarında ortaya çıkan sorunların hukuki yolla çözümünde etkin yol üstlenmiş hukukçu Hakkı Süha Okay da dünkü sohbetimizde davayı açanlar açısından da konuya bakılması gerektiğini belirtti...
Genel Merkez yönetiminin davayı İstinafa götürmeyerek, yani bu yola hiç girmeyerek süreci hızlandırabileceğine dikkat çekti.
“Ancak davayı açanlar, mahkemenin reddettiği taleplerinden yola çıkarak İstinaf Mahkemesine giderse, il kurultayının yeniden yapılabilmesi yıllar alır…” dedi.
Ancak Genel Başkan Özel, dün İstinafa başvuracaklarını açıkladı...
ANAYASA MAHKEMESİ'NDEN
VE 15 EYLÜL’DE NE ÇIKAR?
CHP’deki beklenti 15 Eylül’deki Ankara’da gerçekleşecek Büyük Kurultay davasından çıkacak karar...
Mahkeme, daha önce Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden davanın sonuçlanmasını bekleyeceğini açıklamıştı...
Asliye Ceza Mahkemesi de davanın kendisiyle ilgili olmadığını belirterek üst mahkemeye gitti, sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
CHP'ye gelen bilgi Anayasa Mahkemesi'nin 10 Eylül'de bu konuda toplanıp karar alacağı yönünde...
Dolasıyla CHP yönetimi, 15 Eylül'deki Asliye Hukuk Mahkemesi'nden karar çıkma olasılığını yüksek görüyor...
Ancak Mahkeme'nin savunmaların alınmasını isteyebileceğini, dolayısıyla ileri bir tarihe öteleyeceğini varsayıyor.
Beklentileri Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'nden İstanbul gibi bir kararın çıkmayacağı...
Çünkü Ankara Mahkemesi, daha önceki ara kararlarında İstanbul gibi tedbir kararı alınmasına ilişkin başvuruları kabul etmemişti.
CHP’nin hukukçuları da dün bu duruma dikkat çekti, 15 Eylül’deki beklentilerinin “mutlak butlan” şeklinde olma ihtimaline vurgu yaptı.
Dava nasıl sonuçlanır bugünden kestirmek olası değil.
Genel Başkan Özel de dün restini çekti ve "kayyum olmayı kim kabul ederse onu da partiden atacağız..." diyerek bir anlamda Ankara'daki dava sonrasına da mesaj yolladı...
Görünen o ki CHP bu süreçte mutlak ile dönmeye çalışacak eski yönetim ile muhaliflerin ihracı için disiplin süreçleriyle uğraşırken, diğer yandan da kendini bu çemberden çıkarmanın yolunu arayacak...
Zor bir süreç vessalam....
Şurası açık ki İstanbul davası CHP Genel Merkezi’ni ciddi anlamda zorlar...
Belki Büyük Kurultay'a çok delegeyi yollayan İstanbul olmadan Büyük Kurultay’a gidebilir...
Ancak Ankara’da 15 Eylül’deki karar duruşması CHP’nin bundan sonraki sürecinin şekillenmesine de yol açar...
Mutlak Butlan kararı çıkar, Kemal Kılıçdaroğlu'na görev yeniden tevdi edilirse de parti ciddi anlamda karışır…