ATASÖZÜNDEKİ kural nettir; eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan daha iyidir…
TBMM’de iktidar ile muhalefet arasındaki en büyük ayrım ise bu noktada yaşanıyor…
Ana muhalefet partisi CHP, daldaki kuşlara odaklanmışken, AK Parti ve MHP daha çok eldekilerin hesabıyla hareket ediyor.
Yani biri gelecekte olabilecek oranlara göre siyasi pozisyonunu belirlemeye çalışırken, Cumhur İttifakı bileşenleri var olanları önceliyor.
Bunun en belirgin örneklerinden biri de dün MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi (MDKD) Komisyonu üyelerinden bir grubun gerekirse İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşmesine yönelik önerisiyle ortaya çıktı.
MHP’nin bu çıkışının ilk işaretini geçen hafta Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, şu açıklamasıyla vermişti:
“Meclis Başkanı Kurtulmuş’un, terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan’ın beyanlarını almak üzere, zamanlaması ve yöntemi iyi düşünülerek, komisyon içerisinden 3-4 kişiyi seçmesi bir zaaf oluşturmayacaktır…”
MHP’deki durum böyle iken AK Parti’nin, dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın meseleye yaklaşımını da Hukuk Politikaları Başkan Yardımcısı Mehmet Uçum verdi.
Komisyon’dan bir heyetin İmralı’da Öcalan’ı dinlemesinin, “ayağına gitmek” diye nitelendirilemeyeceğini belirten Uçum, bunun bir müzakere değil, bir dinleme faaliyeti olacağına vurgu yaptı…
DEM Parti eş Başkanları da Bahçeli’nin dünkü sözleri üzerine yaptıkları açıklamayı kıymetli bulduklarını belirterek desteklerini dile getirdi.
Dolayısıyla Cumhur İttifakı ve DEM Parti’de bu konuda görüş birliği oluştu…
Beklentileri, TBMM Başkanı’nın komisyonda grubu bulunan partilerden birer temsilcinin katılacağı 5 kişilik heyet oluşturup, onların ziyareti gerçekleştirmesi yönünde…
Ancak CHP bu konuda diğer partilerden farklı bir tutum içinde kalmayı yeğliyor.
CHP ÖNERİYİ BEKLİYOR
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in de dünkü sohbetimizde dile getirdiği gibi kararı kesin bir tutum ile ret etmek yerine, sürece bırakıp gözlemleme kararlılığında…
Emir, “İmralı’ya gitmeyi savunanların önerilerini Komisyon’a getirmesini” bekliyor…
CHP’nin bu tutumunun nedeni İYİ Parti’nin de arasında bulunduğu İmralı konusuna rijit yaklaşım sergileyen milliyetçi kesim ile DEM çemberinde hareket eden Kürt seçmen ile bir süredir yakaladığı birlikte hareket etme ivmesini aşağı düşürmemek.
Ancak bu politika CHP’yi zorluyor; çünkü dışarda yakaladığı ortak tutumu, Parlamento’da bulmakta zorlanıyor.
Hatta ayrışıyor görüntüsüne yol açıyor…
YENİ YOL DA BENZER
Nitekim CHP’nin ayakta kalması için milletvekili transferi dahil desteğini esirgemediği Komisyon’un diğer grubu Yeni Yol Partisi ile de ayrışıyor…
Çünkü Yeni Yol Grubundaki ağırlık görüş de AK Parti, MHP ve DEM ile aynı; İmralı’ya gidilmesi gerektiği yönünde.
Bu konuda karar ise muhtemelen bugün TBMM Başkanı’nın her toplantı öncesinde olduğu gibi Komisyon’da grubu bulunan partilerin grup başkanvekilleri ile yapacağı toplantı sonrasında kesinleşir.
Çünkü TBMM Başkanı da bir süre önce Öcalan’ın görüşmelerinin İmralı’yı sıkça ziyaret eden DEM heyetinin dile getirdiğini, ayrıca avukatları üzerinden de siyasete, sürece ilişkin düşüncelerini de aktardıklarını anımsatmış, yine de kararın Komisyon’un 3/5 çoğunluğunda olduğunu dile getirmişti…
BEŞTE ÜÇÜ BULMADA SIKINTI YOK
TBMM’de 51 vekilden oluşan Komisyon’un karar alması için 3/5, yani 31 üyesinin katılımı yetiyor.
Komisyon’da AK Parti’nin 22, DEM’in 5, MHP’nin 4 üyesi bulunuyor ki bu karar için gerekli 31 sayısını tamamlıyor.
Buna Yeni Yol Grubu’nun 3 üyesi ile DSP, EMEP, TİP’in birer üyesinin olası desteği de eklendiğinde sayı 35’in üzerine çıkıyor.
CHP’nin 11 üyesinin karşı çıkıyor olması, kararın önüne geçilmesini engellemiyor.
MUHALEFETİ ANASINDAN UZAKLAŞTIRMAK
Cumhur İttifakı da zaten bir süredir CHP ile ilgili politikasında bu görüntünün ortaya çıkmasını arzuluyor.
Bunun en belirgin örneği, CHP’nin Kızılcahamam kampında milletvekillerinin de eleştirdiği 1 Ekim açılışında TBMM’de yer almama kararı sonucu çıkmıştı…
Özel, milletvekillerinin eleştirme hakkının olduğunu belirtirken, kararın tamamen kendisine ait olduğunu dile getirmiş...
TBMM’ye katılmama CHP yönetiminin kararı olmakla birlikte, Cumhur İttifakı durumu iyi değerlendirdi…
CHP ile diğer muhalefet partileri arasındaki makasın açıldığı algısına oynadı; kamuoyunda etkili de oldu.
Şimdi de bir başka durumda karşısına çıkacak…
Adı gibi “muhalefetin anası” olması gereken CHP, diğer muhalefet partilerinden ayrışmış, yalnızlaşmış, benzetmek gerekirse yavrularından kopmuş görüntüyle karşılaşacak.
İKTİDAR MEVCUT ARİTMETİĞE, CHP İSE OY ORANINA ODAKLI…
Bu noktaya gelmesinin nedeni de açık, CHP bir süredir TBMM’deki aritmetik yerine, kamuoyu araştırmalarında ortaya çıkan ve sürekli yükselen “oy oranına” dayalı politikaya odaklanıyor…
İktidar ise mevcut Meclis aritmetiği üzerinden politika üretiyor.
Meclis zemininde bugün yapılacaklara odaklı bir siyaset oluşturuyor…
CHP’yi TBMM zemininde diğer partilerden ayrıştıran, onu yalnızlaştıran bir politikanın tabanda yaratacağı etkiyi hesaplıyor; hatta bunun üzerinden bir Anayasa referandumunun yapılabileceğine dönük algıyı da yayıyor.
Yukarıda yarattığı algının tabanda yer edinmesini sağlamayı hedefliyor...
Buna bir ay kadar sonra Komisyon’un raporu doğrultusunda ihtisas komisyonlarına ve Genel Kurul’a gelecek ceza kanunlarına ilişkin düzenlemelerde de görmek olası…
Çünkü CHP, sadece PKK’ya yönelik özel bir yasa düzenlemesine sıcak bakmıyor; demokratikleşme kapsamında her kesimi kapsamasını arzu ediyor.
İktidar ise her kesimi kapsamasının FETÖ ve DAEŞ konusunda yaratacağı olumsuz etkiye dikkat çekip, daha dar bir kesimin yararlanacağı düzenlemeden söz ediyor.
Genel bir affa dönüşecek düzenlemeden uzak durmaya çalışıyor…
DEVLETİN GİTTİĞİ YERE, MİLLET NİYE GİTMESİN?
İmralı konusuna dönersek…
Suriye’de bir süredir sıkışan, birkaç gündür yaşanan gelişmelerin de gösterdiği gibi ABD’nin çözümünün öne çıkmasına yol açan sürecin Türkiye açısından olumlu şekilde çözülmesi arzulanıyor.
Bu konuda İmralı’nın YPG ve SDG komuta kademesi üzerindeki etki gücünden yararlanılmak isteniyor; sürece katkı veren bir kişi olarak Komisyon’un görüşmesinin getireceği olumlu sonuca işaret ediliyor.
Zaten görüşmenin gerçekleşmesinin önünde de aritmetik olarak bir engel bulunmuyor.
Ayrıca devletin temsilcilerinin ziyaret etmekte sakınca görmediği bir yere, milletin temsilcilerinin gitmesinde ne sakınca olabilir ki!..