CHP şayet ‘yeter’ düdüğü çalıp bugün içine düştüğü durum ile ilgili kendine yönelik özsel bir restorasyon çabasına girmezse her uyandığımız gün benzer bombalar patlamaya ve biz bu haberlerle oyalanıp Türkiye için kaygılanmaya devam edeceğiz.
“Nagehan Kasım 2023’te yapılan bir kurultayla ilgili açılan soruşturmanın şimdi canlandırılmasının sorumluluğunu da mı CHP’ye atacaksın?” diyebilirsiniz…
Elbette hayır.
Meslek hayatım boyunca siyaset alanının siyasetçiler tarafından şekillendirilmesini savunan bir gazeteci olarak yargı kararlarının siyasetin yönünü belirlemesinden fevkalade rahatsızım.
Elbette her hukuksuzluk soruşturulmalı ama seçilmişlerin kaderi yargının, zamanlaması kendi elinde olan kararları ile şekillendirilebilir algısı oluşmamalı…
Ben son zamanlarda böyle bir algının oluştuğunu ve bunun zaten kırılgan olan Türkiye demokrasisine zarar verdiğini düşünüyorum.
CHP nerede siyaset yaptığının farkında mı?
Peki CHP iç hesaplarından kafasını kaldırıp ayakta kalma ve alternatif siyaset geliştirme stratejisi yapıyor mu?
Hayır!
Kendine yönelik risk ve tehditlerin farkında mı?
Hayır!
Gazetecilerin bildiğini CHP bilmiyor
Mesela kurultaydan hemen sonra bir soruşturma açıldığını bilen bazı gazeteciler varmış.
Bunlardan biri Nuray Başaran.
Başaran’ın bildiğini CHP neden bilmiyor? Ya da hiç mi duymuyor? En azından "Nedir bu öğrenelim" diyen yok mu?
Başaran Mart 2024’te TV 100’de katıldığı yayında şunları söylemiş:
“.. Makbuz yok, harcanan yer yok, nasıl dağıtıldığı, nasıl toplandığı belli değil. Açılan bir kurultayla ilgili soruşturma var., bu soruşturmaya ifade veren bazı kişilerin demeçleri…”
“CHP’nin kongresinde o gece yaşadıklarımız, delegelere dağıtılan paralar ki onunla ilgili açılmış bir savcılık soruşturması var. Oraya ifade veren, belge bilgi veren Hasan Şenyurt çıktı konuştu, 70 delegeye ev alındığından bahsetti. Kemal Bey’in odasında da bunlar o gece konuşuluyordu.”
Ben bu yayını izlememiştim, haberini dün görünce gözlerime inanamadım.
Nuray Başaran’ı 20 yıl önce birlikte çalıştığımız Akşam Gazetesi’nden tanırım, Ankara temsilcisi idi, eski bir gazetecidir, kulağı deliktir. Soruşturma açıldıktan iki ay sonra çıkmış, böyle bir soruşturma var demiş. Acaba CHP’den bir kişi merak edip de "Nedir bu soruşturma, aslı astarı var mı" diye sordu mu? Ona göre önlem almaya ya da bu konunun üzerine gitmeye çalıştı mı?
CHP kaynaklarına sordum, gördüğüm kadarıyla kimse dikkate almamış…
Kılıçdaroğlu’nun yüzleşmesi gereken gerçek
Başaran’ın sözlerinde dikkatimi çeken başka bir ayrıntı Kemal Kılıçdaroğlu…
Kurultaydan hemen sonra bu iddiaların Kılıçdaroğlu’nun odasında konuşulduğunu söylüyor. Yani eski CHP Genel Başkanının yeni odası CHP’nin kazanının kaynatıldığı yer mi?
Kemal Bey "Ben bir şey bilmiyorum, ifadeye gitmeyeceğim" dedi. O zaman bu iddia doğru değil. Değilse yalanlandı mı? Doğru ise bildiği şeyler var mı?
Açık söyleyeyim neresinden tutsanız dökülüyor bu fotoğraf.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğu kaybetmesinin çaresiz çırpınışlarını eski CHP Genel Başkanı adına utanarak izliyorum.
O kurultayda ne yaşanmış olursa olsun, bunu Kemal Bey üstelik üzerinden bir yıl iki ay geçtikten sonra canlandırınca kendi partisini iktidarını kaybettiği için hançerleyen siyasetçi algısından kurtulamaz.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ise kendilerine yönelik bu iddialara karşı bunca zaman bir cevap vermemiş olmayı "Cevap vermeye değmez" diyerek geçiştiremez. En azından gazetecilerin bildiği soruşturmadan haberdar olmaları ve ona göre strateji belirlemeleri gerekirdi.
Şimdi belki soruşturma meselesi Kemal Kılıçdaroğlu’na büyük hezimet yaşattığı için ‘iyi oldu’ diyorlar ama bu öngörüsüzlük ile bugünkü Türkiye’de nasıl ayakta kalacaklar bilmiyorum…
